Uluslararası piyasalar Avrupa'yı konuştu
-
Uluslararası piyasalar geçen hafta, Euro Bölgesi borç krizine ilişkin endişeleri fiyatladı
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P) İspanya'nın uzun vadeli kredi notunu iki kademe birden indirerek ''A''dan ''BBB ''ya düşürdü.
S&P, İspanya'nın uzun vadeli kredi notunu bütçe sorunlarının zayıf ekonomisi nedeniyle muhtemelen kötüleşeceği için indirdiğini, uzun vadeli kredi notu görünümünün ''negatif'' olduğunu açıkladı. İspanya'nın uzun vadeli kredi notunu bu yıl içinde ikinci kez indiren S&P, ülkenin kısa vadeli kredi notunu da ''A-1''den ''A-2''ye çekti.
İspanya'nın borç yükünün, daralan ekonominin bütçe sorunlarını ağırlaştıracağı için artacağına işaret eden S&P, İspanya ekonomisinin bu yıl yüzde 1,5 ve gelecek yıl yüzde 0,5 daralacağını tahmin etti.
Hükümetin istihdam piyasası reformlarının işten çıkarmaların hızını azaltacağını ve sonunda istihdam görünümünün iyileşmesine katkıda bulunacağını belirten S&P, ancak önlemlerin yakın vadede net yeni istihdam yaratmayacağını vurguladı.
Kuruluş, Avrupa'nın yatırımcı güvenini destekleyici ve sermaye akışını istikrara kavuşturucu adımlar atmadığı sürece İspanya'nın durumunun daha da kötüleşebileceği uyarısında bulundu.
İspanya Merkez Bankası, ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,4 küçüldüğünü açıkladı.
Ulusal İstatistik Enstitüsü de geçen yıl son çeyrekte yüzde 22,9 olan işsizlik oranının bu yıl ilk çeyrekte yüzde 24,4'e çıktığını bildirdi. Ocak-mart döneminde 365 bin 900 kişi daha işsiz kalırken, toplam işsiz sayısı 5,6 milyona ulaştı.
-Draghi: ''Kredi talebi hala zayıf''-
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi, Euro Bölgesi'nde kredi talebinin hala yavaş seyrettiğini söyledi.
Draghi, Avrupa Parlamentosu Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi'ndeki konuşmasında AMB'nin araştırmasının, kredi tedariki üzerindeki kısıtlamaların önemli oranda azaldığını gösterdiğini söyledi.
Draghi, ''Kredi talebinin hala çok zayıf olduğunu görüyoruz. Kredi talebi muhtemelen Euro Bölgesi ekonomisinin yavaşlaması nedeniyle bir süre düşük kalmaya devam edecek'' dedi.
Bankaların finansmanını güçlendirmede uygun zamanı kullanmanın hükümetlere ve bankalara bağlı olduğunu vurgulayan Draghi, ''Şimdi top tamamen ve doğrudan hükümetler ile bankalarda'' ifadesini kullandı.
Enflasyonla ilgili risklerin şimdi ''genel olarak dengelendiğini'' söyleyerek, enflasyon görünümüne ilişkin söylemini yumuşatan Draghi, enflasyonun bu yıl AMB'nin yüzde 2 olan limitinin üzerinde seyredeceğini, 2013 yılında yavaşlayacağını ve belli başlı fiyat baskılarının ılımlı seviyede kalması gerektiğini vurguladı.
Bu yılın ilk çeyreği için uygun göstergelerin ekonomik faaliyetteki istikrarın düşük seviyede olduğunu genel olarak teyit ettiğini, ekonomik görünüme ilişkin risklerin aşağı yönlü seyrinin sürdüğünü belirten Draghi, büyümenin yabancı talep, çok düşük kısa vadeli faiz oranlarının yanı sıra AMB'nin aldığı standart dışı önlemlerce desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
-Euro Bölgesi'nde bütçe açığı yüzde 4,1'e geriledi-
Euro Bölgesi ve Avrupa Birliği'nde (AB) geçen yıl bütçe açığı gerilerken, toplam borç seviyesi arttı.
Avrupa istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, 17 üyeli Euro Bölgesi'nde 2010 yılında yüzde 6,2 olan bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 2011 yılında yüzde 4,1'e gerilerken, 27 üyeli AB'de önceki yıl yüzde 6,5 olan bu oran geçen yıl yüzde 4,5'e indi.
Euro Bölgesi'nde 2010 yılında yüzde 85,3 olan toplam borcun GSYH'ye oranı ise 2011 yılında yüzde 87,2'ye, AB'de önceki yıl yüzde 80 olan oran, 2011 yılında yüzde 82,5'e yükseldi.
İrlanda geçen yıl yüzde 13,1 ile en fazla bütçe açığı veren ülke oldu.
Geçen yıl en fazla bütçe açığı veren ülkeler sıralamasında İrlanda'yı yüzde 9,1 ile Yunanistan, yüzde 8,5 ile İspanya, yüzde 8,3 ile İngiltere, yüzde 6,4 ile Slovenya, yüzde 6,3 ile Kıbrıs Rum kesimi, yüzde 5,5 ile Litvanya, yüzde 5,2 ile Fransa ve Romanya, yüzde 5,1 ile Polonya izledi.
En düşük bütçe açığı veren ülkelerin ise yüzde 0,5 ile Finlandiya, yüzde 0,6 ile Lüksemburg ve yüzde 1 ile Almanya olarak sıralandığı geçen yıl, bütçe fazlası veren ülkeler ise yüzde 4,3 ile Macaristan, yüzde 1 ile Estonya ve yüzde 0,3 ile İsveç olarak kayıtlara geçti.
Geçen yıl toplam borcunun GSYH'ye oranı en yüksek olan ülke yüzde 165,3 ile Yunanistan olurken, bu ülkeyi yüzde 120,1 ile İtalya, yüzde 108,2 ile İrlanda, yüzde 107,8 ile Portekiz, yüzde 98 ile Belçika, yüzde 85,8 ile Fransa, yüzde 85,7 ile İngiltere, yüzde 81,2 ile Almanya, yüzde 80,6 ile Macaristan, yüzde 72,2 ile Malta, yüzde 71,6 ile Kıbrıs Rum kesimi, yüzde 68,5 ile İspanya ve yüzde 65,2 ile Hollanda takip etti.
Bu arada Yunanistan'ın özel sektör kreditörlerine borcunun silinmesi amacıyla yürütülen PSI (özel sektör katılımı) tahvil takası anlaşmasına katılım yüzde 96,9'a ulaştı.
Yunan Maliye Bakanı Filippos Sahinidis, program çerçevesinde Yunan devlet tahvillerinin toplam değer kaybının nominal değer üzerinden toplam 199 milyar euro olduğunu açıkladı.
İrlanda'nın Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yardım programının gereklerini yerine getirip getirmediğini incelemek üzere Dublin'de görüşmelerde bulunan AB-IMF ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) troykası heyeti, İrlanda'nın bütçe açığını hedeflenen seviyeye indirmekte ve yeni istihdam yaratmakta ilerlemeler kaydettiğini bildirdi.
Yardım programının genel olarak yolunda gittiğini bildiren heyet, bununla birlikte büyümenin yavaş seyri, iç talebin yetersizliği ve işsizlik seviyesinin yüksekliğine ilişkin kimi önemli sorunların sürdüğüne işaret ederek bu konularda uyarılarda da bulundu.
AMB Başkanı Draghi, İrlanda'nın bankacılık sektöründeki yeniden yapılandırma sürecinin tamamlanması gerektiği uyarısında bulundu.
Draghi Brüksel'de yaptığı açıklamada, İrlanda'nın AB-IMF yardım programı çerçevesinde önemli ilerlemeler kaydettiğine değinirken, bununla birlikte özellikle bankacılık sektöründeki sorunların sürdüğüne işaret etti.
Banka bilançolarının güçlendirilmesi ve İrlanda'nın uluslararası piyasalara geri dönebilmesi gerektiğini söyleyen Draghi, Anglo Irish Bank borçlarına dair mevcut şartların şu an için değişmeyeceğini de kaydetti.
-İngiliz ekonomisi resesyonda-
İngiliz ekonomisi, iki çeyrek üst üste daralması yüzünden yeniden resesyona girdi.
Ulusal İstatistik Kurumu (ONS) İngiltere'de bu yılın ilk çeyreğinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 0,2 küçüldüğünü açıkladı. GSYH, geçen yılın son çeyreğinde ise yüzde 0,3 daralmıştı. ONS, inşaat sektöründeki düşüşün beklenmeyen daralmanın temel nedeni olduğunu bildirdi.
Böylece İngiltere ekonomisi 1975 yılından bu yana ilk kez çift dipli resesyona girdi.
Küresel ekonomik krizin etkisini sürdürdüğü 2009 yılında resesyonda olan İngiliz ekonomisi, 2010 yılında resesyondan çıkmıştı.
İngiltere Maliye Bakanı George Osborne, ülkenin tekrar resesyona girmesinin ''çok moral bozucu'' olduğunu, zor bir ekonomik dönemden geçildiğini söyledi.
Muhalefetteki İşçi Partisi ise İngiltere Başbakanı David Cameron ve Maliye Bakanı Osborne'un uyarıları dikkate almadığını savundu.
Gölge Maliye Bakanı Ed Balls, koalisyon hükümetini vergi artışları ve harcama kesintileriyle ilgili çok keskin önlemler aldıkları konusunda sıkça uyardıklarını açıkladı.
''Ancak küstahça, bu uyarıları dikkate almadılar'' diyen Balls, bu nedenle ülkenin ağır bir bedel ödemekte olduğunu ve geçen yıl Avro Bölgesi'nin, İngiltere'den daha hızlı büyüdüğünü savundu.
-ABD ekonomisi ve diğer-
ABD'nin GSYH'si yılın ilk çeyreğinde yıllık yüzde 2,2 arttı.
Geçen yılın dördüncü çeyreğinde yüzde 3 büyüyen ABD ekonomisinin, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,5 oranında büyümesi bekleniyordu.
Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,9 artan GSYH fiyat endeksi ise bu yıl aynı çeyrekte yüzde 1,5 yükseldi. İlk çeyrekte kişisel tüketim harcamaları yüzde 2,9, tüketim fiyat endeksi yüzde 2,4, çekirdek kişisel tüketim fiyat endeksi ise yüzde 2,1 arttı.
ABD Merkez Bankası (Fed), ülkedeki ekonomik büyümenin görünümüne ilişkin tahminlerini yükseltirken, işsizlik oranı konusunda iyimser bir tablo ortaya koydu.
Fed, iki günlük toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ekonominin bu yıl yüzde 2,4 ila yüzde 2,9 büyüyeceği tahmininde bulundu. Federal Açık Piyasa Komitesi'nin, önümüzdeki çeyreklerde ekonomik büyümenin ılımlı seviyede kalmaya devam etmesini, daha sonra ise kademeli olarak toparlanmasını beklediği belirtildi.
Yüzde 8,2 ile son üç yılın en düşük seviyesinde seyreden işsizlik oranının bu yılın sonuna kadar yüzde 7,8 ile yüzde 8 arasına düşmesini bekleyen Fed, ocak ayında enflasyon için yüzde 1,4 ila yüzde 1,8 olan tahminini yüzde 1,9 ila yüzde 2'ye çıkardı.
Öte yandan Japonya Merkez Bankası (BoJ), varlık satın alma programını 5 trilyon yen artırdı.
BoJ yaptığı açıklamada, ekonomik büyümeye destek için varlık satın alma programını 5 trilyon yen (61,8 milyar dolar) artırarak 70 trilyon yene (866,7 milyar dolar) çıkardığını bildirdi. Banka şubat ayında da varlık satın alma programını 10 trilyon yen artırarak 65 trilyon yene çıkarmıştı.
BoJ ayrıca yüzde 0 ve yüzde 0,1 aralığındaki gösterge faiz oranında değişikliğe gitmedi.
Bu arada Japon hükümeti, sanayi üretiminin mart ayında yüzde 1 arttığını açıkladı. Mart ayında ayrıca işsizlik oranı değişmeyerek yüzde 4,5 seviyesinde kaldı.
Aynı ayda tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 0,5, gıda hariç çekirdek TÜFE ise yüzde 0,2 yükseldi.
-Döviz piyasası-
ABD dolarının, uluslararası döviz borsalarında önemli para birimleri karşısında, pazartesi günü açılış ve cuma günü kapanış değerleri şöyle oldu:
PARA BİRİMİ PAZARTESİ CUMA
----------- --------- ---------
Japon Yeni 81,28 80,24
İsviçre Frangı 0,911 0,909
Kanada Doları 0,994 0,906
Londra döviz piyasasında pazartesi günü 1,319 dolardan açılan euro, cuma kapanışta 1,325 dolara yükseldi.
Aynı borsada pazartesi günü 1,612 dolardan açılan İngiliz sterlini ise cuma kapanışta 1,627 dolar oldu.
Altının ons fiyatı ise haftayı 1.663,40 dolardan tamamladı.
-ABD, Avrupa ve Asya borsaları-
ABD'de dün New York Borsası'nda Dow Jones Endeksi yüzde 0,2 değer kazanarak haftayı 13.228,31 puandan kapattı. Standard and Poor's 500 Endeksi aynı gün yüzde 0,2 artarak 1.403,36 puana yükseldi. Nasdaq Bileşik Endeksi de yüzde 0,6 yükselerek 3.069,20 puana çıktı.
Amerika kıtasında ayrıca Brezilya Borsasında Bovespa Endeksi yüzde 0,81 değer kaybederken, Arjantin Borsası'nda Merval Endeksi yüzde 0,05 ve Meksika Borsası'nda IPC Endeksi yüzde 0,29 yükseldi.
Avrupa'da borsalar haftayı yükselişle tamamladı.
Londra Borsası'nda FTSE-100 Endeksi yüzde 0,49 değer kazanarak 5.777,11 puandan, Frankfurt Borsası'nda Dax Endeksi yüzde 0,91 artarak 6.801,32 puandan ve Paris Borsası'nda Cac 40 Endeksi yüzde 1,14 yükselerek 3.266,27 puandan haftayı kapattı.
Avrupa'da ayrıca İspanya'da Madrid Borsası'nda IBEX 35 Endeksi yüzde 1,69, İtalya'da Milano Borsası yüzde 1,85, Hollanda'da Amsterdam Borsası'nda AEX Endeksi yüzde 0,06 ve İsveç Borsası'nda OMX 30 Endeksi yüzde 2,09 artarken, İsviçre'de Zürih Borsası yüzde 0,10 geriledi.
Asya'da ise borsaların seyri karışıktı.
Japonya'da Tokyo Borsası'nda Nikkei 225 Endeksi haftayı yüzde 0,43 azalarak 9.520,89 puandan tamamladı.
Asya'da ayrıca Hong Kong Borsası yüzde 0,33, Çin'de Şanghay Borsasında SE Composite endeksi yüzde 0,35, Tayvan Borsası yüzde 0,54, Avustralya Borsası yüzde 0,30 ve Endonezya Borsası yüzde 0,39 değer kaybetti.
Güney Kore Borsası yüzde 0,58, Hindistan Borsası'nda BSE Sensex 30 Endeksi yüzde 0,31, Singapur Borsası yüzde 0,01 ve Tayland Borsası yüzde 0,21 yükseldi.
-Petrol piyasası-
Bu arada ABD ham petrolünün mayıs ayı teslimi varil fiyatı haftayı 104,93 dolardan ve Londra Brent tipi ham petrolün mayıs ayı teslimi varil fiyatı da 119,83 dolardan tamamladı.
ABD Batı Teksas tipi ham petrolünün mayıs ayı teslimi varil fiyatı dün haftanın son işlem gününde 38 sent artarak 104,93 dolar, Londra Brent tipi ham petrolün mayıs ayı teslimi varil fiyatı ise 9 sent düşerek 119,83 dolar oldu.
Petrol fiyatlarının yükselişinde dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin bu yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,2 büyüdüğü açıklaması etkili oldu.