IMF: Türkiye % 3'ün daha ölçülü bir hızında büyür
IMF, AB'deki zayıf büyümeye rağmen Türkiye'nin bu yıl yüzde 3'ten daha ölçülü bir hızda büyümesinin beklendiğini kaydetti
Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Birliği'ndeki (AB) zayıf büyümeye rağmen Türkiye ekonomisinin bu yıl daha ölçülü bir şekilde yüzde 3'lük bir büyüme göstermesinin beklendiğini bildirdi.
IMF heyetinin Madde IV görüşmeleri kapsamında yaptığı ziyaretin ardından hazırlanan ve heyetin kendi değerlendirmelerini içeren değerlendirme notu yayımlandı.
Değerlendirme notunda, Türkiye'de 2 yıllık hızlı ve trendin oldukça üstündeki büyümenin ardından, ekonominin önemli ölçüde yavaşladığı ve bu yavaşlamanın, dengesizliklerin azaltılmasına katkıda bulunduğu ifade edildi.
Ana ticaret ortaklarındaki zayıf ekonomik faaliyete rağmen, Türkiye'nin büyümesinin bu yıl pozitifte kalması ve daha dengeli olmasının beklendiği belirtilen notta, makroekonomik politikaların ekonominin yumuşak inişine yardımcı olduğu kaydedildi. Değerlendirme notunda, ''Ancak, dış açıktaki azalmanın ve enflasyondaki düşüş eğiliminin tersine dönmeye başlaması halinde, yetkililer politikalarında gerekli uyarlamaları yapmaya hazırlıklı olmalı. Orta vadede politika setinin iyileştirilmesi ve dalgalanmaların azaltılması için daha iyi bir makroekonomik eşgüdüme ihtiyaç bulunuyor'' ifadelerine yer verildi.
Değerlendirme notunda, yetkililerin, dış finansmana olan bağımlılığı azaltmak ve ekonomiyi yeniden daha sürdürülebilir bir büyüme modeline yöneltmek üzere, ulusal tasarrufların artırılmasını doğru bir şekilde en temel öncelik olarak belirlediği, kamu kesimine bu yöndeki çabalarda önemli bir rol düştüğü belirtildi.
Bu arada değerlendirme notu 17 maddeden oluştu. ilk maddede, Avrupa Birliği'ndeki zayıf büyümeye rağmen, Türkiye ekonomisinin 2012 yılında daha ölçülü bir şekilde yüzde 3'lük bir büyüme göstermesinin beklendiği kaydedildi.
Bu yılın ilk yarısında önemli ölçüde azalan iç talebin, kısmen net ihracattaki artışla telafi edildiği, bu dengelenmede, zayıf seyreden ithalatın önemli rol oynasa da dış pazarların özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya yönelik olarak başarılı bir şekilde çeşitlendirilmesi sayesinde ihracat büyümesinin güçlü kalmasının etkili olduğu belirtildi.
İşsizliğin son on yılın en düşük seviyesinde olmasının, görece sağlıklı özel sektör bilançoları ve daha destekleyici makroekonomik politikalar sayesinde, iç talebin tekrar canlanmasına yönelik koşulların mevcut olduğu ifade edilen değerlendirme notunda, 2012 sonrasında, ekonominin, uzun vadeli trendi olan yüzde 4 civarındaki büyüme oranına dönüş için uygun bir konumda olacağı belirtildi.
Türk finansal sisteminin iyi performans göstermeye devam ettiğine yer verilen notta, bankaların karlılığının uluslararası standartlara nazaran yüksekliğini koruduğu, kaldıraç ve takipteki alacak düzeylerinin emsal ülkelere göre daha düşük durumda bulunduğu kaydedildi. Değerlendirme notunda, Basel II standartlarının yürürlüğe girmesinin, sistemin hala yüksek olan sermaye yeterlilik oranında oldukça sınırlı bir düşüşe sebep olduğu ifade edildi.
-İhtiyatlı politikaların uygulanması
Yetkililerin, hassas bir politika hattını takip etmesi gerektiğine yer verilen değerlendirmede, makroekonomik politikaların, enflasyondaki düşüş ve dış açığın daha da azaltılması ile uyumlu olduğu müddetçe iktisadi büyümeyi desteklemeye devam etmesi gerektiği, buradan hareketle, dengesizliklerin azaltılmaya devam edilebilmesi için, kısa vadede, potansiyelin altında bir büyümeye ihtiyaç duyulabileceği ifade edildi.
Değerlendirmede, büyüme hızının artarak, enflasyon ve cari işlemler dengesi hedeflerini tehdit etmesi halinde, yetkililerin makroekonomik duruşu sıkılaştırmaya hazır olması gerektiği kaydedildi.
Değerlendirme notunda özetle şu görüşlere yer verildi:
''Hükümetin 2012 yılı bütçe hedefi yakalanamayacaktır. Büyümedeki yavaşlamaya bağlı olarak azalan gelirlerin yanı sıra, bütçe tavanlarının üzerinde gerçekleşen harcama artışları, bütçenin kötüleşmesine neden olmuş ve nötr bir duruş daha uygun olabilecekken, döngüsel (genişletici) bir maliye politikasına yol açmıştır. Mevcut ekonomik görünüm çerçevesinde, 2013 için faiz dışı fazlada, nötr duruş ile tutarlı olacak şekilde, ilave bir kötüleşme hedeflenmemelidir.
Hazırlıkları devam eden 2013-2015 dönemine yönelik Orta Vadeli Mali Plan'ın bütçe yapısını güçlendirmeyi temel bir öncelik olarak belirlemesi önem taşımaktadır. Bütçede yapısal zayıflıklar bulunmaktadır: Güçlü seyreden yurtiçi talepten kaynaklanan gelirlere aşırı bir bağımlılık bulunurken, kamu harcamalarında artan katılıklar oluşmaktadır.
Vergi tabanını genişletmeye ve gelir idaresini güçlendirmeye yönelik çalışmalara ilaveten; harcama tarafındaki reformların da cari harcamalardaki reel artışı önemli ölçüde kısıtlamaya odaklanması gerekecektir. Aynı zamanda, emeklilik ve sağlık harcamalarını sınırlayacak ilave çabalara ihtiyaç olup olmadığının da incelenmesi gerekmektedir.
Enflasyon düşmektedir; ancak Merkez Bankası'nın politika çerçevesinin faydaları tam olarak ortaya çıkmamıştır. Merkez Bankası para politikasını belirlerken, dalgalı sermaye akımları ve gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranlarından kaynaklanan güç bir ortam ile karşı karşıyadır. Bu zorluklar ile başa çıkma çabasında TCMB, yurtiçi ve uluslararası faiz oranlarını farklılaştırmada bir miktar hareket alanı elde edebilmek için yeni araçlara başvurmuştur. Bu araçların kullanımı, TCMB;nin fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin hedefleriyle çelişmemesi açısında, kazanılan tecrübenin ışığında sürekli yeniden değerlendirilmelidir.
Enflasyon beklentileri, TCMB'nin hedefi olan yüzde 5'in üzerinde seyretmektedir. Türkiye'nin büyüme görünümü, hala yüksek seyreden enflasyon oranı ve enflasyon hedeflerinden geçmişteki sapmalar göz önüne alındığında, TCMB'nin pozitif bir reel politika faizi tesis etmesi gerekmektedir.
TCMB;nin iletişim politikası güçlendirilmelidir. Para politikası çerçevesi, çok araçlı ve hedefli yapısıyla, kamuoyuna –enflasyon raporları da kullanılarak— büyük oranda anlatılmıştır. Yine de, çerçevenin karmaşıklığı, daha gelişmiş bir iletişim stratejisini gerektirmektedir. Bu, hedefler ile araçların zaman zaman bağdaşmadığı izleniminin bertaraf edilmesine yardımcı olacak ve böylece aksi takdirde maliyetli olabilecek belirsizlikleri azaltacaktır. ''