Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun 2013 yılı sonunda orta noktası yüzde 5,3 olmak üzere yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini açıkladı.

Başçı, "2013 Nisan Enflasyon Raporu"na ilişkin düzenlenen basın toplantısında, tahminlerine temel oluşturan makroekonomik görünüm ve varsayımlarına değinerek, 2013 yılının ilk çeyreğinde enflasyonun yüzde 7,3 düzeyine yükselerek, öngörülerinden bir miktar yukarıda gerçekleştiğini söyledi.

Enflasyonun öngörülenden yüksek gerçekleşmesinde Ocak Enflasyon Raporu'nda yukarı yönlü risk oluşturduğunu vurguladıkları işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmelerin belirleyici olduğuna işaret eden Başçı, bunun yanı sıra, temel enflasyon göstergelerinin de beklentilerinin bir miktar üzerinde seyrettiğini ifade etti.

Başçı, bu dönemde döviz kurundaki gelişmelerin yıllık enflasyona aşağı yönlü katkısının azalması ve iç talepteki kısmi canlanma sonucu temel malların fiyat artış hızındaki gerilemenin yavaşladığını belirterek, "Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise sınırlı bir yükseliş gerçekleşti. Bu gelişmeler çerçevesinde temel enflasyon göstergeleri ilk çeyrekte yatay bir görünüm sergiledi. Temel enflasyon göstergelerinin beklediğimizden daha yüksek gerçekleşmesi nedeniyle enflasyon tahminlerimizin başlangıç noktasını sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncelledik. Bu güncellemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0,2 puan artırıcı yönde oldu" dedi.

Enflasyon tahminlerine temel oluşturan iktisadi faaliyet gelişmelerini ve kısa vadeli görünümü özetleyen Başçı, şunları kaydetti:

"2012 yılının son çeyreğine ilişkin milli gelir verileri, yurt içi talebin özel yatırım talebi kaynaklı olarak gerilediğine işaret etti. Bu dönemde talep koşulları Ocak Enflasyon Raporu'nda sunduğumuz görünüme kıyasla daha zayıf seyretti. Öte yandan, yılın ilk çeyreğine dair veriler tüketim talebinde ılımlı bir artış, yatırımlarda ise kayda değer bir toparlanmaya işaret ediyor. Son dönemde finansal koşulların destekleyici konumunun sürmesi, güven endekslerindeki iyileşme ve kredilerin artış eğilimi, yılın ikinci çeyreğinde toparlanmanın devam edeceğini işaret eden göstergeler olarak öne çıkıyor.

Bu gelişmeler çerçevesinde, tahminlerimizi üretirken 2012 yılının son çeyreğinde toplam talebin bir önceki Rapor dönemine göre sınırlı ölçüde daha zayıf olduğu bir görünümü esas aldık, ancak 2013 yılı geneli için belirgin bir değişiklik yapmadık. Yurt içi talepte gözlenen iyileşme sinyallerine karşılık dış talep zayıf seyrini koruyor. Bu dönemde Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlamaya rağmen küresel büyümeye ilişkin tahminlerde önemli bir farklılaşma gözlenmemesi nedeniyle ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksinde kayda değer bir değişiklik olmadı. Özetle, iç ve dış talep gelişmelerini birlikte değerlendirdiğimizde, toplam talep koşullarının enflasyon tahminleri üzerindeki etkisinde bir önceki Rapor'a kıyasla önemli bir değişim olmadığını söyleyebilirim."

-"Mali disiplinin süreceğini ve yapısal bütçe dengesinde önemli bir değişim olmayacağını varsaydık"-

Başçı, enflasyon tahminlerinde gıda, enerji ve ithalat fiyatlarının da önemli rol oynadığını belirterek, bu değişkenlere dair varsayımlarını da aktardı.

Ocak Enflasyon Raporu'nun yayımlanmasından itibaren geçen süre zarfında ithalat fiyatlarının öngörülerinden düşük gerçekleştiğini ifade eden Başçı, "Özellikle yakın dönemde emtia fiyatlarında beklenenin ötesinde bir gerileme olduğunu gördük. Bu çerçevede Ocak Enflasyon Raporu'nda 108 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımımızı, Nisan ayının ilk üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla uyumlu şekilde aşağı yönlü güncelledik. Bu güncelleme ise 2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı yönde etkiledi. Öte yandan, gıda fiyatlarının yıllık artış oranını bir önceki Rapor;da olduğu gibi yüzde 7 olarak koruduk. Bu raporda, petrol fiyat varsayımımızı 108 ABD dolarından 103 ABD dolarına indirdik" diye konuştu.

Kamu maliyesine dair varsayımlarını da paylaşan Başçı, orta vadeli tahminlerini üretirken yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine yönelik ek vergi ayarlaması yapılmayacağını varsaydıklarını, öte yandan, diğer vergi ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünümü esas aldıklarını anlattı.

Başçı, maliye politikasının duruşu için ise her zaman olduğu gibi Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonlarını temel aldıklarını dile getirerek, bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceğini ve yapısal bütçe dengesinde önemli bir değişim olmayacağını varsaydıklarını, dolayısıyla, 2013 yıl sonu enflasyon tahmininde maliye politikasından kaynaklanan bir değişiklik olmadığını ifade etti.

-"2013 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 5,3 olarak koruyoruz"

Merkez Bankası Başkanı Başçı, enflasyon ve çıktı açığı tahminlerine ilişkin de şunları kaydetti:

"Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken yakın dönemde hızlanan sermaye akımlarından kaynaklanabilecek risklerin dengelendiği bir çerçeve benimsedik. Diğer bir ifadeyle, faiz oranları düşük tutulurken makro ihtiyati tedbirlerin devam ettiği bir politika duruşunu esas aldık. Kredilerin ise yüzde 15 civarında büyüyeceğini varsaydık yıl sonu itibariyle.

Bu çerçevede, enflasyonun, 2013 yılı sonunda orta noktası yüzde 5,3 olmak üzere yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2014 yıl sonu tahminimiz ise orta noktası yüzde 4,9 olmak üzere yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında yer alıyor. Orta vadede enflasyonun yüzde 5 hedefi düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz."

Enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımları ve dışsal koşulları bir arada değerlendirdiklerinde, enflasyonun başlangıç noktasındaki yukarı yönlü güncellemenin, emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü güncelleme ile telafi edildiğini ifade eden Başçı, bu nedenle 2013 yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 5,3 olarak koruduklarını söyledi.

Başçı, enflasyonun kısa vadede enerji fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak dalgalı bir seyir izlemesini beklediklerini belirterek, "Bu çerçevede yıllık enflasyonda nisan ayında belirgin bir düşüş, mayıs-temmuz döneminde ise sınırlı artışlar görebiliriz. Sonraki aylarda tekrar aşağı yönlü bir eğilimin başlayacağını ve enflasyonun yıl sonunda yüzde 5,3 düzeyine ineceğini tahmin ediyoruz. Buna paralel olarak çekirdek enflasyon göstergelerinin ılımlı seyrini korumasını bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

-''Enflasyon tahminlerini makrofinansal riskleri gözeterek oluşturduk''-

Başçı, yıl sonu enflasyon tahminlerinde değişiklik olmasa da, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen hızlı artışlar nedeniyle enflasyon patikasını kısa vade için bir önceki Rapor'a kıyasla yukarı yönlü güncellediklerini dile getirdi.

Başçı, çıktı açığı tahminlerindeki güncellemelere ilişkin de "2012 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyetin beklediğimizden zayıf gerçekleşmesi nedeniyle başlangıç noktası itibarıyla çıktı açığı tahminlerimizi bir önceki Rapor'a kıyasla sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncelledik. Bununla birlikte iç talepte beklenen toparlanma ile uyumlu olarak, yıl genelinde çıktı açığının Ocak ayında öngörülen patikaya yakın seyredeceği bir çerçeveyi esas aldık" değerlendirmesinde bulundu.

Enflasyon tahminlerini ve politika duruşlarını makrofinansal riskleri gözeterek oluşturduklarını vurgulayan Başçı, tahminlerinin, bir yandan enflasyonun yüzde 5'lik hedefe yakın gerçekleşmesini, diğer yandan ekonominin dengeli büyümesini gözeten bir yaklaşımı yansıttığını kaydetti.

Gelecek dönemde enflasyon hedefe doğru yönelirken dış dengenin bozulmaması için kredilerdeki artışın makul oranlarda seyretmesi ve Döviz kurunda aşırı değerlenme olmaması gerektiğine dikkati çeken Başçı, "Bu nedenle bir yandan yurt dışındaki düşük faiz ortamına uyum sağlarken diğer yandan döviz rezervlerimizi artırıcı yönde adımlara devam etmenin mevcut konjonktürde en uygun politika bileşimi olduğunu değerlendiriyoruz" dedi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Aldığımız tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini dikkatle takip edeceğimizi ve Türk lirası fonlama miktarının gerekli gördüğümüz takdirde aşağı veya yukarı yönlü ayarlayabileceğimizi önemle hatırlatmak isterim" dedi.

Başçı, "2013 Nisan ayı Enflasyon Raporu"na ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ekonomiye dair gelişmelerin politikalar üzerinde önemli rol oynamaya devam ettiğini belirterek, yılın ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini koruduğunu kaydetti.

Küresel ekonomiye dair süregelen belirsizliklere paralel olarak risk iştahı ve sermaye akımlarının oynak bir görünüm sergilemeye devam ettiğini ifade eden Başçı, şunları söyledi:

"Euro Bölgesi'ne dair sorunlar ve gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına dair belirsizlikler bu dönemde risk iştahındaki oynaklığı artıran başlıca gelişmeler olarak sıralayabiliriz. Yakın dönemde Japonya Merkez Bankası'nın açıkladığı ek parasal genişleme paketi riskli varlıklara yatırım yapma iştahını artırırken, Güney Kıbrıs ve İtalya'daki gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlıkların önemini koruduğunu gösteriyor."

Başçı, gelişmiş ülkelerde miktarsal genişlemenin sürmesi küresel faizlerin tarihteki en düşük düzeyde seyretmesine neden olduğunu anlatarak, "Bu durum gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını besleyen bir etken olarak ön plana çıkıyor" diye konuştu.

-"Kırılganlıklar risk iştahının istikrarsız bir seyir izlemesine yol açıyor"-

Başçı, küresel ekonomiye dair kırılganlıkların devam etmesinin risk iştahının istikrarsız bir seyir izlemesine yol açtığını belirterek, şunları dile getirdi:

"Küresel likidite ve risk iştahının bu görünümü gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının yüksek hacimli ve oynak bir seyir izlemesine sebep oluyor. Bu durum esnek ve çok araçlı bir para politikası çerçevesine sahip olmanın önemini ortaya koyuyor. Merkez Bankası olarak 2010 yılının sonlarından itibaren makro finansal riskleri de gözeten yeni bir PPK çerçevesi tasarlamış ve uygulamaya koymuş bulunuyoruz."

Erdem Başçı, uyguladıkları politikaların orta vadede fiyat istikrarından ödün vermeden iç ve dış talep dengesini gözeterek makro finansal riskleri azaltmayı amaçladığını ve ek politika araçlarının bu kapsamda geliştirildiğini hatırlattı.

Sermaye akımlarındaki oynaklığın fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki bozucu etkisini sınırlamaya özel önem verdiklerini ifade eden Başçı, şunları söyledi:

"Bu çerçevede, kredilerin makul oranlarda büyümesi tedbiri alırken, döviz kurunun iktisadi temellerle uyumlu olmayan hareketlerine kayıtsız kalmadığını vurgulamakta fayda görüyorum. Uyguladığımız politika sonucu olarak 2012 yılı bir dengelenme yılı oldu. Bu dönemde büyümenin kompozisyonu daha sağlıklı bir görünüme kavuşurken, cari işlemler dengesindeki iyileşme devam etti. Net ihracatın büyümeye katkısı ise belirgin şekilde arttı. 2012 yılının ikinci yarısından itibaren kredilerdeki yavaşlamanın belirginleşmesi ile iç talebin zayıf seyri ve enflasyonda gözlenen düşüş eğilimi sonrasında Merkez Bankası olarak piyasaya verdiğimiz likiditeyi kademeli olarak artırarak para politikasını destekleyici konuma getirdik."

Geçen yılın sonlarından itibaren ise sermaye girişlerindeki güçlenme, kredilerde gözlenen canlanma ve Türk Lirası üzerindeki değerlenme baskısı üzerine yeniden makro finansal risklere odaklandıklarına işaret eden Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle bir konjonktürde faiz oranlarının düşük tutulmasının ve makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştik. Yılın ilk çeyreğinde kısa vadeli faiz oranlarında indirim yaparken, zorunlu karşılıkları kullanarak sıkılaştırıcı yönde ölçülü adımlar atmaya devam ettik. 2012 yılının sonlarına doğru gerek Avrupa Merkez Bankası'nın aldığı destekleyici kararla Avro Bölgesine dair risklerin göreli olarak azalması, gerekse rezerv opsiyon mekanizmasının daha etkin bir şekilde devreye girmesi geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azalttı. Gecelik borç verme faiz oranını düşürerek faiz koridorunu kademeli olarak daralttık."

Başçı, referans değer olarak açıkladıkları yüzde 15 büyüme oranının oldukça üzerinde seyreden kredi artış hızını yavaşlatmak amacıyla şubat ayının sonlarından itibaren likidite duruşunu normalleştirdiklerini anımsatarak, bunun sonucu olarak, gecelik piyasa faizleri yakın dönemde politika faizi etrafında dalgalanmaya başladığını kaydetti.

-"TL fonlama miktarını aşağı veya yukarı yönlü ayarlayabiliriz"-

Bu dönemde, sermaye girişlerinin krediler üzerindeki aşırı genişletici etkisini sınırlamak için zorunlu karşılıklar aracılığıyla ölçülü bir şekilde sıkılaştırma yapmaya devam ettiklerini hatırlatan Başçı, "Bunun yanında bu dönemde sermaye akımlarının güçlü seyretmesi, Rezerv Opsiyonu Mekanizması'nın daha etkin bir şekilde kullanılabilmesini teminen Rezerv Opsiyon Katsayılarını artırmamızı gerektirdi" ifadesini kullandı.

Başçı, şunları anlattı:

"Yılın ilk çeyreğinde küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın devam etmesi nedeniyle para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunması gerektiği şeklindeki duruşumuzu koruduk. Bu çerçevede, aldığımız tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini dikkatle takip edeceğimizi ve Türk lirası fonlama miktarının gerekli gördüğümüz takdirde aşağı veya yukarı yönlü ayarlayabileceğimizi önemle hatırlatmak isterim."

-"Getiri eğrisi bir önceki rapor dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydı"

TCMB Başkanı Erdem Başçı, risk iştahındaki oynaklığa paralel olarak yılın ilk çeyreğinde piyasa faizlerinin de dalgalı bir seyir izlediğini anımsatarak, Ocak Enflasyon Raporu'nun yayımlandığı dönemi takiben Euro Bölgesi'ndeki belirsizliklerin getiri eğrisinin yukarı kaymasına neden olduğuna değindi.
Başçı, şöyle devam etti:

Yakın dönemde ise Japonya Merkez Bankası'nın açıkladığı miktarsal genişleme paketi sonrasında sermaye girişleri tekrar hızlandı. Bunun yanı sıra Nisan ayında politika faizlerini indirmemiz ve Türkiye'ye yönelik risk algılamalarının olumlu seyretmesi de faizlerdeki aşağı yönlü hareketi destekledi. Bu gelişmeler sonucunda, getiri eğrisinin bir önceki Rapor dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydı. Reel faizler de benzer bir hareket sergileyerek tarihsel olarak düşük seviyelerde seyretmeye devam etti."

Başçı, yurt dışı finansman koşullarındaki rahatlamanın ve uyguladıkları para politikasının etkisiyle son aylarda kredi faiz oranlarındaki düşüşün devam ettiğini belirterek, uzun vadeli piyasa faizlerindeki azalışa paralel olarak tüketici kredisi faizlerindeki aşağı yönlü eğilim sürerken, faiz koridorunun üst sınırında yaptıkları indirimlerin etkisiyle ticari kredi faizlerindeki düşüşün belirginleştiğini bildirdi.

Mevduat faizleri ve bankalarca ihraç edilen tahvil/bono faizlerinin de Merkez Bankası ortalama fonlama faizindeki düşüşü takip ederek yılın ilk çeyreğinde aşağı yönlü bir hareket sergilediğini ifade eden Başçı, 2012 yılının sonlarından itibaren kredilerin tekrar ivmelenme eğilimine girdiğini hatırlattı. Başçı, son dönemde ise toplam kredilerin artış eğiliminin geçen yılların ortalamasına yakın seyrettiğini kaydetti.

Bu gelişmeler sonucunda yıllık kredi artış oranlarının da referans seviyenin üzerinde seyretmekte olduğunu aktaran Başçı, "Sermaye akımlarının güçlü seyri ve faiz oranlarındaki düşüş sonucunda yılın ilk çeyreğinde finansal koşullar endeksindeki iyileşmenin devam ettiğini görmekteyiz" diye konuştu.

AA