Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: Sermaye akımları gerileyebilir

Babacan: Sermaye akımları gerileyebilir

Başbakan Yardımcısı Babacan, "2014 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları gerileyebilir" dedi

Giriş: 06 Kasım 2013, Çarşamba 11:26
Güncelleme: 06 Kasım 2013, Çarşamba 13:49

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Gelişmekte olan ülkelerin, ABD'nin para politikasında yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen normalleşme dönemine hazırlıklı olmaları büyük önem taşımaktadır" dedi.

Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda küresel krizin başlangıcından bu yana uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen dünya ekonomisinde genele yayılan, dengeli ve sürdürülebilir bir toparlanmanın henüz sağlanamadığını söyledi.

Finans sektörüne ilişkin risklerin bir miktar azalmış olmakla birlikte reel sektörde güçlü bir iyileşmeden söz etmenin mümkün olmadığını dile getiren Babacan, "Küresel büyüme ve dünya ticaret hacmine ilişkin geçtiğimiz bir yıllık dönemdeki gerçekleşmeler beklentilerin altında kalmıştır. Küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü riskler varlığını halen sürdürmektedir" diye konuştu.

Babacan, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'de mali sıkılaştırma ve yaşanan siyasi anlaşmazlıkların büyümeyi olumsuz yönde etkilediğini kaydetti.

Avro Bölgesi ekonomisinin 6 çeyreklik daralmadan sonra resesyondan çıktığını ancak ekonomik aktivitedeki toparlanmanın kalıcı olup olmayacağının henüz netlik kazanmadığını anlatan Babacan, işsizlik oranı ve borç stokunun yüksek olması, yapısal reformlar konusunda atılan adımların yetersiz kalması ve alınan kararların uygulamasındaki sıkıntıların bölgedeki ekonomik iyileşmeyi sınırlandırdığını belirtti.

- "Gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki yavaşlama risk faktörü"-

Japonya ekonomisinin, geçen yılın aralık ayında göreve gelen yeni hükümetin uyguladığı genişleyici politikaların etkisiyle son dönemde yeniden canlanmaya başladığını kaydeden Babacan, buna karşın 2014 yılı nisan ayında yürürlüğe gireceği kesinleşen satış vergisi artışının Japonya ekonomisi üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturduğunu dile getirdi.

Kriz sonrasında dünya ekonomisinin lokomotifi rolünü üstlenen gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızındaki yavaşlamanın, küresel ekonomideki diğer önemli bir risk faktörü olduğuna işaret eden Babacan, şöyle devam etti:

"Bu yavaşlamanın temelinde, küresel bazdaki dış talep yetersizliği, dış finansman koşullarının sıkılaşması ve ülkelere özgü yapısal faktörler yatmaktadır. Özellikle Çin ekonomisindeki yavaşlama, başta emtia ihracatçısı ülkeler olmak üzere birçok ekonomiyi etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5,1 oranında büyümesi beklenmektedir. Çin hariç gelişmekte olan ülkelerin ise 2013 yılında yüzde 3,2, 2014 yılında ise yüzde 4,1 oranında büyüyeceği öngörülmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre dünyadaki işsiz sayısı 2007 yılında 169,7 milyon iken, 2012 yılında 195,4 milyona yükselmiştir. İşsiz sayısının 2015 yılında 207 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir."

Zayıf talep ve yatay seyreden emtia fiyatlarının bu yıl küresel ölçekte enflasyon baskısını azalttığını dile getiren Babacan, öte yandan bu yılın mayıs ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde gözlenen değer kaybının bu ülkelerde enflasyonu artırıcı yönde etki yaptığını söyledi.

- "2014 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları gerileyebilir"-

Babacan, petrol fiyatlarında küresel büyümeye ilişkin zayıf görünüme bağlı olarak önümüzdeki dönemde tedrici bir gevşemenin öngörüldüğünü ifade etti.

ABD'de varlık alım programının yakın gelecekte azaltılmaya başlanabileceğinin açıklandığı mayıs ayından itibaren finansal piyasalardaki oynaklığın arttığını ve küresel finansal koşullar sıkılaştığını belirten Babacan, "Bu süreçte, küresel ölçekte faiz oranları artarken özellikle gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının 2014 yılında da bu yıla göre bir miktar gerileyeceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin, ABD'nin para politikasında yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen normalleşme dönemine hazırlıklı olmaları büyük önem taşımaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2013 yılında altın hariç dış ticaret açığının geçen yıla göre iyileşme göstererek 89,2 milyar dolar olmasını beklediklerini bildirdi.

Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye olarak G-20 bünyesindeki tüm karar alma süreçlerine aktif bir şekilde katkı sağlarını belirterek, Türkiye'nin 2015 yılında G-20 platformuna başkanlık edeceğini ve bu sayede küresel gündemin belirlenmesinde ve küresel ekonomiye yön vermede etkin bir rol alacağını söyledi.

Babacan, 2013 yılının ilk yarısında küresel büyüme, ticaret ve finansal koşullardaki olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 oranında büyüdüğünü ifade ederek, ''Yılın ikinci yarısına ilişkin göstergeler 2013 yılı tamamında büyümenin geçtiğimiz yılki seviyesinin üzerinde, yüzde 3,6 olarak gerçekleşeceğine işaret etmektedir" dedi.

Bu yılın sekiz aylık döneminde istihdam artış hızının, hem geçen yılki seviyesinin hem de uzun dönem ortalamasının üzerine çıktığını anlatan Babacan, istihdamdaki güçlü seyre rağmen işgücüne katılım oranındaki artışın, işsizlik oranının bu yıl tedrici olarak yükselmesine yol açtığını kaydetti. Babacan, 2013 yılında işsizlik oranının yüzde 9,5 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.

Bu yıl ihracat pazarlarındaki büyümenin beklenenden zayıf seyrettiğini, buna rağmen altın hariç ihracattaki artış hızının geçen yılın üzerinde olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

''2012 yılında yüzde 4,3 olan altın hariç ihracat artış hızının bu yıl yüzde 7,3 olmasını bekliyoruz. Bu performansta uygulanmakta olan ürün ve pazar çeşitlendirmesi politikaları önemi rol oynamaktadır. Ana ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği'ndeki sınırlı toparlanma da ihracatımıza olumlu katkı sağlamıştır. İç talepteki ve üretimdeki toparlanma eğilimine bağlı olarak 2013 yılında altın hariç ithalat geçen yılın üzerinde bir artış göstermiştir. Altın hariç ithalatın bu sene sonunda yüzde 4,2 oranında artmasını öngörüyoruz. Bu gelişmeler sonucunda 2013 yılında altın hariç dış ticaret açığının geçen yıla göre iyileşme göstererek 89,2 milyar dolar olmasını bekliyoruz. Bu gelişmeler çerçevesinde altın hariç cari işlemler açığının 2013 yılında geçen yıla göre 3,5 milyar dolar azalarak 50 milyar dolara gerilemesi beklenmektedir. Altın dahil cari işlemler açığının ise bu yıl sonu itibarıyla 58 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. ''

Son dönemde küresel piyasalarda ortaya çıkan dalgalanmalara bağlı olarak Mayıs-Ağustos döneminde Türkiye'den de sermaye çıkışının yaşandığına işaret eden Babacan, bu dönemde görülen sermaye çıkışının yurtdışı yerleşiklerin Türkiye'de sahip oldukları toplam portföy stoku ile kıyaslandığında sınırlı kaldığını, Eylül-Ekim döneminde ise portföy yatırımlarında net girişlerin görüldüğünü belirtti.

-Rezervler 134,3 milyar dolar-

Babacan, Merkez Bankası brüt döviz rezervlerinin, Mayıs ayında başlayan dalgalanma öncesi seviyelere yaklaştığını ve 25 Ekim itibarıyla altın dahil rezervlerin 134,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.

Hükümetleri döneminde uzun vadeli programları tutarlı, güvenilir, gerçekçi bir biçimde hazırlamanın ve titizlikle uygulamanın temel felsefeleri olduğunu ifade eden Babacan, 2014-2016 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı 8 Ekim 2013 tarihinde kamuoyuna ilan ettiklerini hatırlattı.

Makro ve yapısal politikaların eşgüdüm içerisinde yürütülmesine büyük önem veridiklerini vurgulayan Babacan, ''Başkanlığını yaptığım Ekonomi Koordinasyon Kurulu, ekonomik istikrarla ilgili gelişmeleri izlemekte ve değerlendirmekte; ekonomi politikaları ile plan ve programların tespitinde, uygulanmasında koordinasyonu temin ederek gerekli adımların hızlı bir şekilde atılmasını sağlamaktadır'' dedi.

Kamu maliyesindeki disiplinli duruşun 2013 yılında da devam ettiğini anlatan Babacan, ''Gayri safi yurtiçi hasılaya oran olarak yüzde 2,2 olarak belirlediğimiz merkezi yönetim bütçe açığının öngörülenden yüksek gerçekleşen özelleştirme gelirlerinin de etkisiyle, beklentilerin oldukça altında kalmasını ve yüzde 1,2 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz'' diye konuştu.

-Kamu mali dengelerinin güçlü yapısı korunacak-

Kamu mali dengelerinin güçlü yapısını Orta Vadeli Program döneminde de koruyacaklarını ifade eden Babacan, merkezi yönetim bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının program dönemi sonunda yüzde 1,1 seviyesinde kalmasını hedeflediklerini kaydetti. Program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını, program dönemi boyunca yüzde 1'in üzerinde tutmayı öngördüklerini anımsatan Babacan, 'Birçok ülkenin kamu açıklarının yüksek seyrettiği, faiz dışı dengelerinin açık verdiği bir dönemde Türkiye'nin mali disiplini koruması ülkemizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştırmakta, geleceğe olan güvenin korunmasında önemli rol oynamakta ve sağlam bir çıpa görevi üstlenmektedir'' dedi.

2013 yılında Hazine Finansman Programı'nda da beklentilerden daha iyi bir performans sağlandığını belirten Babacan, yılbaşında yüzde 87,5 olarak açıkladıkları toplam iç borç çevirme oranının yılsonu itibariyle yüzde 85,1 seviyesinde olmasını beklediklerini, 2014 yılında toplam iç borç çevirme oranının yüzde 86 olmasını öngördüklerini bildirdi.

Yatırımcılarla olan güçlü ilişkilerin uluslararası finansal kuruluşların yayımladığı endekslere de yansıdığını anlatan Babacan, Uluslararası Finans Enstitaüsünün düzenli olarak yayımladığı sıralamaya göre 2013 yılında uluslararası finansal piyasalarda aktif olarak rol alan 39 gelişmekte olan ülke arasında Türkiye'nin 'yatırımcı ilişkileri ve veri şefaaflığı' kategorisinde ikinci sırada, veri dağıtımı kategorisinde ise tam puanla birinci sırada yer aldığını söyledi.

-Kamu borç yükü 40 puan düştü-

Son 10 yıllık dönemdeki mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve güçlü büyüme sonucunda Türkiye'nin kamu borç yükünün yaklaşık 40 puan düştüğünü ifade eden Babacan, şöyle devam etti:

''Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının bu yılsonunda yüzde 35 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Borç yükündeki düşüşün Orta Vadeli Program döneminde de devam etmesini ve 2016 yılı sonunda yüzde 30 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. Kamu net borç stoku rakamlarına bakıldığında sadece milli gelire oranla değil nominal olarak da bir düşüş görmekteyiz. Kamu net borcu 2010 yılına göre 100 milyar TL azalarak 2013 yılının ikinci çeyreği itibariyle 217,5 milyar TL seviyesine gerilemiştir.

2002 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı olarak yürütülen borç yönetimi neticesinde borç stokunun makroekonomik şoklara karşı direnci artırılmış, kur, faiz ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmıştır. 2002 yılında değişken faizli senetlerin toplam borç stoku içindeki payı yüzde 55 seviyesinden yüzde 40'a gerilemiştir. Aynı dönemler itibariyle döviz cinsinden borçların toplam içindeki payı yüzde 58'den yüzde 28,9'a düşmüştür. Kamunun döviz cinsi borcu ile döviz cinsi varlıklarının netleştirildiği döviz cinsi net borca bakıldığında 2002 yılında kamunun,75,8 milyar dolar net döviz cinsi borcu var iken 2013 yılının ikinci çeyreği itibariyle kamunun 32,5 milyar dolar net döviz cinsi varlığı bulunmaktadır.''

Babacan, Türkiye'nin uluslararası platformdaki etkinliğinin giderek arttığını ve uluslararası mali kuruluşlar ile işbirliği ve ilişkilerin güçlendiğini belirterek, ''Uluslararası ekonomi politikası alanında Türkiye bugün artık çok farklı yerdedir'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önümüzdeki dönemde küresel konjonktürün özellikle tüm gelişmekte olan ülkeler için daha zorlayıcı olacağının öngörüldüğünü belirterek, "Böyle bir ortamda Türkiye olarak, bir yandan iç ve dış dengeyi sağlam tutmak, diğer yandan büyüme ve istihdamı artırmak durumundayız" dedi.

Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, Türkiye'nin Afrika kıtasıyla ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesinde önemli bir rol üstlenecek olan Afrika Kalkınma Bankası'na üyeliğin bu yıl içinde tamamlandığını dile getirdi. Babacan, Banka'ya üyeliğin bölgede faaliyette bulunan işadamlarına yeni iş imkanları sağlayacağını söyledi.

Diğer uluslararası kalkınma bankaları ile olan ilişkilerin de güçlenmeye devam ettiğini kaydeden Babacan, eylül ayında İslam Kalkınma Bankası Grubunun Ankara Ofisi'nin açıldığını ifade etti.

Dünya Bankası'nın İstanbul'da "Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi"ni kurduğunu anlatan Babacan, "Bu Merkez İstanbul'un küresel bir finans merkezi olması yönündeki hedefimize katkı sağlayacaktır. Ülkemiz, küresel finans sisteminin önemli bir parçası haline gelen faizsiz finansman alanında da önde gelen ülkeler arasında yer alacak ve bu alanda aktif bir rol oynayacaktır" diye konuştu.

Türkiye'nin güçlenen uluslararası rolüyle paralel olarak son yıllarda ülkenin kalkınma yardımlarında da belirgin bir artış yaşandığını belirten Babacan, Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanan nakdi hibe ve kredilerin, kalkınma yardımlarının önemli bir unsurunu oluşturduğuna dikkati çekti.

Babacan, bu anlamda 2013 yılında Hazine Müsteşarlığı bütçesinden 109,4 milyon dolar nakdi hibe ve katkı ödemesi gerçekleştirildiğini ve diğer ülkelere 560 milyon dolar dış kredi sağlandığını bildirdi.

Hazine Müsteşarlığının sadece nakdi hibe ve kredi yoluyla değil, bilgi ve tecrübe paylaşımı yoluyla da ülkenin kalkınma için işbirliği çabalarına destek sağladığını anlatan Babacan, "Hedef bölgeler olarak tespit edilen Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Balkan ülkeleriyle kamu finansmanı ve borç yönetimi, dış borçlanma ve uluslararası ekonomik ilişkiler, kambiyo rejimi uygulamaları ve OECD liberalizasyon kodları, sigortacılık ve özel emeklilik alanlarında tecrübe paylaşım programları gerçekleştirilmektedir" ifadesini kullandı.

-"Büyüme ve istihdamı artırmalıyız"-

Önümüzdeki dönemde küresel konjonktürün özellikle tüm gelişmekte olan ülkeler için daha zorlayıcı olacağının öngörüldüğüne dikkati çeken Babacan, "Böyle bir ortamda Türkiye olarak, bir yandan iç ve dış dengeyi sağlam tutmak, diğer yandan büyüme ve istihdamı artırmak durumundayız. Biz orta vadeli programımızı ve 2014 yılı bütçemizi bu yaklaşımla hazırladık" dedi.

-"BES'te 984 milyon lira devlet katkısı ödemesi yapıldı"-

Bireysel Emeklilik Sisteminin (BES) geliştirilmesine büyük önem verdiklerini dile getiren Babacan, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren uygulanan BES'teki devlet katkısının ilk yıldan itibaren sonuçlarını göstermeye başladığını söyledi.

Geçen yılın ilk 9 ayında sistemdeki katılımcı sayısının yaklaşık 330 bin kişi artmışken, 2013 yılının aynı döneminde bu sayının 760 bin civarına çıktığını belirten Babacan, sistemde halen yaklaşık 3,9 milyon katılımcı bulunduğunu yılın 9 ayında, katılımcılar tarafından ödenen katkı paylarına karşılık olarak, katılımcılara yaklaşık 984 milyon lira devlet katkısı ödemesi yapıldığını kaydetti.

Afet Sigortaları Kanunu'nun da olumlu etkilerinin görülmeye başlandığına işaret eden Babacan, "Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 3,9 milyon olan sigortalı sayısı 14 ayda yaklaşık yüzde 53'lük artışla 6 milyon seviyelerine yükselmiştir" dedi.

Bu yılın eylül ayı sonu itibariyle devlet destekli tarım sigortaları sistemindeki toplam poliçe sayısının 869 bine, sağlanan teminat tutarının da 9,8 milyar liraya ulaştığını bildiren Babacan, 2006 yılından bu yana sistemden sigortalı çiftçilere 992 milyon lira tazminat ödemesinin yapıldığını açıkladı.

-"101 bireysel katılım yatırımcısına lisans verildi"-

Hazine Müsteşarlığı'nın özellikle erken aşama ve teknoloji odaklı firmaların finansmana erişiminin artırılması, yeni finansal ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesi ve finansal tabana yayılmanın sağlanması konusunda önemli çalışmalar yürüttüğüne işaret eden Babacan, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda bireysel katılım sermayesine (iş melekleri) ilişkin kanuni düzenleme 2012 yılı Haziran ayında, yönetmelik ise 2013 yılı şubat ayında yürürlüğe girmiştir. Bugüne kadar 101 bireysel katılım yatırımcısına lisans verilmiş olup, işlemleri devam eden yatırımcı sayısı ise 58'dir. Bireysel katılım yatırımcısı ağlarının akreditasyonu ile birlikte önümüzdeki dönemde sistemin daha da gelişmesini beklemekteyiz."

-"Çiftçiye 16 milyar, esnafa 9 milyar lira kredi kullandırıldı"-

Hazine Müsteşarlığı bütçesinden çiftçilere, tarımsal üreticilere, esnafa ve KOBİ'lere sağlanan finansman destekleri hakkında da bilgi veren Babacan, eylül sonu itibarıyla Ziraat Bankası'nca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesinin 16 milyar liraya, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesinin de yaklaşık 1 milyar liraya ulaştığını, yılın 9 ayında söz konusu uygulamadan yaklaşık 471 bin üreticinin faydalandığını bildirdi.

Babacan, çiftçilere düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılacak ödeme tutarının 2013 ve 2014 yıllarında 1,5 milyar lira olmasının beklendiğini açıkladı.

Esnaf ve sanatkarlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası'nca kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesinin eylül ayı sonu itibarıyla 9 milyar liraya çıktığını anlatan Babacan, bu krediden faydalanan esnaf sayısı 118 bin olduğunu belirtti. Babacan, bu kapsamda oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2013 yılında yapılacak ödeme tutarının 420 milyon lira olmasının beklendiğini ifade ederek, bu amaçla 2014 bütçesinde ayrılan tutarın 528 milyon lira olarak belirlendiğini söyledi.

Bu yılın ocak-ekim döneminde Hazine garantisi altında kamu ve yatırım bankaları aracılığıyla reel sektöre toplam 1,5 milyar dolar uygun koşullu ve uzun vadeli dış finansman sağlandığını anlatan Babacan, "Bu tutarın yıl sonunda 2,7 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir" diye konuştu.

-"Hazine Müsteşarlığı için teklif edilen ödenek 64 milyar lira"-

Hazine Müsteşarlığı 2014 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarının 64 milyar lira olduğunu kaydeden Babacan, şöyle devam etti:

"Söz konusu tutarın 52 milyar liralık kısmı faiz ödemeleri, 3,9 milyar lirası KİT'lere ödenecek görev zararları, 3,5 milyar lirası KİT'lere sermaye ödemeleri, 1,95 milyar lirası Bireysel Emeklilik Sistemi'ne devlet katkısı ödemeleri, 591 milyon lirası borçlanma genel giderleri, 550 milyon lirası yurt dışına yapılan transferler, 544 milyon lirası KKTC'deki yatırım harcamaları, 416 milyon lirası KKTC'ye kullandırılacak krediler, 155 milyon lirası üst fonlar ve Kredi Garanti Fonuna yapılacak aktarımlar, 97,2 milyon lirası da Darphane ve Damga Matbaası Genel müdürlüğünün alımları için kullanılacak."