Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, AB ve ABD arasında hedeflenen serbest ticaret anlaşmasından Türkiye'nin olumsuz etkilenmemesi için ABD ile Türkiye arasında paralel müzakerelerin yapılması gerektiğini ancak Washington yönetiminden bu yönde bir sinyal görmediğini belirtti.
Martin Raiser, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) girişimiyle Berlin'de düzenlenen "20 Yıl Sonra: Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Perspektifinde Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin Derinleştirilmesi" konulu panelde konuştu. AB ve ABD arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTYO) , AB ile Gümrük Birliği içinde olan ancak AB üyesi olmadığı için müzakerelerde yer almayan Türkiye'yi olumsuz etkileyeceğini anlatan Raiser, "Bu konuya çözüm bulmak için kolay, sihirli bir formül yok. Bizler, Türkiye ile ABD arasında benzer bir anlaşma için paralel müzakerelerin yürütülmesini öneriyoruz" dedi.
Raiser, TTYO'nun Türkiye ekonomisi için fırsatlar kadar bazı sorunlar da getirebileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bizler paralel müzakereler öneriyoruz. Ancak ABD yönetiminin şu anda pozisyonunun Türkiye'ye müzakere önerme yönünde olduğunu sanmıyorum. Benim kişisel görüşüm, ABD ile paralel müzakerelerin mümkün olmaması durumunda Türkiye'nin diplomatik çabaları, TTYO'nun açık bir anlaşma olmasının sağlanmasına odaklanmalı. Türkiye gibi ülkeler daha sonra TTYO'ya katılabilmeli. Bu katılım için kriterleri açık bir şekilde ABD ile AB arasında imzalanacak anlaşmada tanımlanmalı."
"Türkiye gözlemci olarak dahil edilmeli"
TÜSİAD eski Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da toplantıda yaptığı konuşmada, Gümrük Birliği'nin mevcut işleyişinde Türkiye'nin ticaret politikalarında karar sürecinin dışında kaldığını hatırlattı. AB'nin diğer ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının Türk sanayicileri rekabetçi baskılarla karşı karşıya bırakabildiğini anımsatan Yalçındağ, AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin etkili ve adil bir şekilde uygulanabilmesin için Türkiye'nin karar süreçlerine dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Yalçındağ, "TTYO'ya Türkiye de çok büyük önem veriyor. Türkiye bu sürece dahil edilmezse zarar göreceğimiz endişesi taşıyoruz. Avrupa devletlerinde ve kamuoylarında da TTYO müzakerelerinde şeffaflık konusunun tartışıldığı bir dönemde, bizim temkinli yaklaşımımızın da anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. AB'nin Türkiye'yi gözlemci olarak bu müzakere sürecine dahil etmesi sağduyulu bir adım olacaktır. AB, Avrupa tek pazarına şu anda güçlü bir şekilde entegre olmuş Türkiye, Norveç ve İsviçre gibi ülkelere Transatlantik Pazarın nihai anlaşmada yer alacak özel bir maddeyle açılacağını şimdiden deklare edebilir" şeklinde konuştu.
Türkiye Değişim Kültürü İnisiyatifi toplantısı
Yalçındağ, panelden önce European School of Management Technology (ESMT) ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Değişim Kültürü İnisiyatifi (TCCI) toplantısına da katıldı. Türkiye ile Almanya arasında ilişkilerin geliştirilmesi için 2013 yılında kurulan TCCI'nın Eş Başkanlığını yapan Yalçındağ, iki ülkeden siyasetçilerin, akademisyenler ve kanaat önderlerinin katıldığı toplantının ardından yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren bir kurum olarak TÜSİAD, yürüttüğü projelerle ülkemizin AB kamuoyu nezdinde yaptığı iletişim çalışmalarına katkı vermektedir. Toplantıda da gördük ki, her iki ülke kamuoyundaki karşılıklı algı farklılıklarının giderilmesi için doğru ve düzenli bilgi akışını sağlayacak sürdürülebilir diyalog mekanizmalarına ihtiyaç var ve TCCI Danışma Kurulu üyeleri bu yönde çalışmalar yapmaya hazır" değerlendirmesinde bulundu.
TCCI Eşbaşkanı, Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Emekli Büyükelçi Wolgang Ischinger de toplumlar arası diyalogun arttırılması için sivil toplum girişimlerinin önemine dikkati çekti. Ischinger, "TCCI Danışma Kurulu'nda bugün yapılan tartışmalardaki ilgi ve heyecan iki topluma da aktarıldığı takdirde bu büyük bir kazanç olacaktır" ifadelerini de kullandı.
TCCI, Türkiye ile Almanya arasındaki bağların güçlendirilmesini amaçlıyor
TCCI, Türk - Alman ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesini, Türkiye'nin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin Alman kamuoyunun bilgilendirilmesini ve Türkiye-Almanya sosyo-politik bağlarının güçlendirilmesini amaçlıyor. Her iki ülkenin iş dünyası, siyasetçileri, kanaat önderleri ve akademisyenlerinden oluşan Danışma Kurulu, ilişkilerin yenilikçi bir anlayışla incelenmesini ve her iki toplumda bu alanlardaki farkındalığın artırılmasını da hedefliyor.