Advertisement
EKONOMİK VERİLER VE GÜNDEM ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, merkezi yönetim bütçesinin, haziranda 3,2 milyar lira, ocak-haziran döneminde ise 804 milyon lira fazla verdiğini bildirdi.

Şimşek, düzenlediği basın toplantısında, haziran ayı ve ocak-haziran dönemine ilişkin bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı.

Bu yılın haziran ayında merkezi yönetim bütçesinin 3,2 milyar lira fazla verdiğini belirten Şimşek, bütçenin geçen yılın aynı ayında ise 613 milyon açık verdiğini anımsattı.

Şimşek, haziranda bütçe dengesinde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 3,8 milyar liralık bir iyileşme olduğuna dikkati çekerek, "Faiz dışı dengeye baktığımız zaman geçen yılın aynı ayına göre 4 milyar lira fazla gerçekleşerek, yaklaşık 4,9 milyar lira oldu" diye konuştu.

Maliye Bakanı Şimşek: "Geçen senenin ilk yarısına göre bu yılın ilk 6 ayında ilave 3,1 milyar liralık KDV iadesi gerçekleştirdik"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ekonomik büyüme ve makro finansal istikrar açısından Türkiye'nin şu anda tek çıpası mali disiplindir" dedi.

Şimşek, düzenlediği basın toplantısında, haziran ayı ve ocak-haziran dönemine ilişkin bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı.

Bütçe disiplininin önemine dikkati çeken Şimşek, çevresel olumsuzluklar ve Türkiye'deki belirsizliklere rağmen ekonominin yara almamasının altında bütçe disiplininin yattığını söyledi. Şimşek, bu durumun öneminin farkında olduklarını anlatarak, "Türkiye ekonomisinin uzun bir süredir çıpası, mali disiplin oldu. AB ile ilişkilerin güçlü devam etmediği IMF programının olmadığı bir dönemde bütçe disiplini temel değişken olarak karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu.

Bütçe performansını, giderleri kontrol altında tutarak yakaladıklarını, gelirlerde de ekonomideki yavaşlamaya rağmen ciddi bir artışın söz konusu olduğunu belirten Şimşek, "Yılın ilk 6 ayına bakarsak giderler yüzde 10,7 artmıştır ve 236,7 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam, yılın tamamı için öngördüğümüz giderlerin yaklaşık yüzde 50'sine karşılık gelmektedir, hedeflerle uyumlu şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bu anlamda giderlerde bir kontrol söz konusu" ifadelerini kullandı.

Gelirlerde de yüzde 12'lik bir artış olduğuna dikkati çeken Şimşek, bunun yüzde 6 olarak öngördüklerini hatırlattı ve gelirlerdeki artışın öngörülenin iki katı düzeyinde devam ettiğini vurguladı.

Şimşek, ekonomi yavaşlayınca gelirlerin düşeceği gibi genel bir varsayıma işaret ederek, "Bu durum bütçe sürecinin iyi yönetildiğini, kayıtdışılıkla mücadelenin güçlü bir şekilde devam ettirildiğini, Maliye Bakanlığının iyi çalıştığını gösteriyor" dedi.

Bütçe gelirlerindeki güçlü performansın vergi gelirlerinden kaynaklandığını anlatan Şimşek, vergi gelirlerinin bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,8 artarak 194,7 milyar liraya ulaştığını bildirdi. Şimşek, söz konusu artışın, beklenti olan yüzde 10,5'in oldukça üzerinde olduğunu kaydetti.

Şimşek, geçen senenin ikinci yarısında KDV iade sistemini değiştirdiklerini de anımsatarak, "Geçen senenin ilk yarısına göre bu yılın ilk 6 ayında ilave 3,1 milyar liralık KDV iadesi gerçekleştirdik" ifadesini kullandı.

"Türkiye'nin şu anda tek çıpası mali disiplindir"

Bakan Şimşek, yılın ilk 6 aylık döneminde güçlü bir performans gösterildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Genel seçimlerin gerçekleştirildiği bu dönemde bu kadar güçlü bir performansın ortaya konulması Türkiye için önemli bir kazanımdır. Piyasada kimsenin bütçe noktasında en ufak bir tereddütü yoktur. Enflasyona ilişkin risklerin, siyasi belirsizliğin, bu kadar popülist söylemin olduğu bir seçim ve sonrasında, faizler hala tek hanede ise bu esas itibarıyla bütçe disiplininden kaynaklanmaktadır. Bu disiplinin devam ettirilmesinin ülkenin yararına olduğu kanısındayız. Ekonomik büyüme ve makro finansal istikrar açısından Türkiye'nin şu anda tek çıpası mali disiplindir."

Bu disiplinin devam ettirilmesi durumunda makro finansal istikrarın korunacağını anlatan Şimşek, bunun da büyüme için en temel ön koşul olduğunu belirtti.

Şimşek, 25 yapısal dönüşüm programının uygulanması sürecinde Türkiye'nin kaynağa ihtiyacı olacağının altını çizerek, "Reformlara gerekli kaynağı ayırabilmek açısından bu süreç çok önemlidir. Türkiye 2014'te de iki seçim yaşadı, ona rağmen bile bizim bütçe açığımız öngörülenin 10 milyar lira altında gerçekleşmişti. 2009'dan bu yana her sene bütçe gerçekleşmesi, hedeften daha iyi olmuştur. Altyapı ve eğitime ilave kaynak aktarmamıza rağmen" değerlendirmesinde bulundu.

Bu yılın tamamında 21 milyar liralık bütçe açığı öngörüldüğüne değinen Şimşek, yılın ilk yarısında bütçenin 804 milyon lira fazla verdiğini vurguladı. Şimşek, geçen yılın aynı döneminde bütçenin 3,4 milyar lira açık verdiğini belirterek, bu yılın ilk yarısında geçen yılının aynı dönemine göre 4,2 milyar liralık iyileşme olduğunu ifade etti.

Şimşek, bu yılın ocak-haziran döneminde faiz dışı fazlanın 30,5 milyar lira olduğunu belirterek, "Yılın tamamı için öngördüğümüz 33 milyar liralık hedefe göre, yüzde 92,4 oranında ilk 6 ayda bir gerçekleşme söz konusu. Bu sonuçlara bakıldığında göreceksiniz ki Türkiye yılın ilk yarısında bir genel seçim yaşamış olmasına rağmen, hiçbir şekilde seçim ekonomisi uygulanmamıştır. Muhalefet partilerinin ortaya koyduğu tüm popülist yaklaşıma rağmen AK Parti hükümetleri bütçe disiplinini güçlü bir şekilde devam ettirmiştir" diye konuştu.

Maliye Bakanı Şimşek: "Eğer çok hızlı bir şekilde bu belirsizlik ortadan kalkarsa, muhtemelen bir miktar toparlanma olabilir"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Siyasi görünüm net olarak ortaya çıkana kadar özel sektör yatırımları ertelenme riskiyle karşı karşıyadır. Siyasi belirsizliğin devam etmesi aslında bir anlamda, Türkiye'nin uluslararası risk priminin de artmasına, liradaki değer kaybının kalıcı hale gelmesine, hatta faiz oranlarında bir miktar artışa sebep olabilir" ifadelerini kullandı.

Şimşek, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında, haziran ayı ve ocak-haziran dönemine ilişkin bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı.

Küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, küresel ekonomide ve Türkiye'nin ticaret ortaklarında büyümenin beklentinin altında seyrettiğini, küresel büyümeye ilişkin aşağı yönlü risklerin devam ettiğini söyledi.

IMF'nin geçen hafta tahminlerinde bir güncellemeye gittiğini ve küresel büyüme tahminini 2015 için 0,2 puan aşağıya revize ettiğini hatırlatan Şimşek, son tahminlere göre küresel ekonominin 2015'te yüzde 3,3, önümüzdeki yıl ise yüzde 3,8 büyümesinin beklendiğini ifade etti.

Gelişmiş ülkelere bakıldığında gevşek para politikası ve petrol fiyatlarındaki düşüş seviyenin büyümeyi desteklediğine işaret eden Şimşek, "Bu olumludur ama büyümeyi sınırlayan husus ise gelişmiş ülkelerin çok ağır bir borç yükü altında olmasıdır" dedi.

Dünyanın önemli bir büyüme motoru olan ABD'de iyi bir toplanmanın söz konusu olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye için önemli olanın Avro Bölgesi'nde toparlanma olduğunu ancak bunun nispeten zayıf seyrettiğini belirtti.

Yunanistan'daki gelişmeler

Yunanistan konusunda Avrupa Birliğinde bir süreç olduğunu anımsatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Eğer olumlu sonuçlanırsa bir belirsizlik ortadan kalkmış olur ama bu süreçte birtakım sıkıntılar yaşanırsa, bu da bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünkü gelişme, küresel ekonomi açısından birkaç açıdan önemlidir. Birincisi önemli bir sorunu diyalogla çözülebileceği bence çok güzel bir şekilde ortaya konuldu. Bu olumlu. Bir anlamda küresel jeopolitik riskler anlamında baktığımız zaman küçük de olsa bir sorun çözülmüş oluyor."

"İran'da durumun normalleşmesi Türkiye'yi olumlu etkiler"

Türkiye açısından da İran'la Batı arasındaki anlaşmanın da oldukça olumlu olduğunu dile getiren Şimşek, dolaylı etki olarak bölgesel jeopolitik gerginliklerin azalmasının Türkiye'nin lehine olduğunu söyledi.

İkinci olarak İran'ın çok büyük petrol rezervlerine sahip bir ülke olduğuna işaret eden Şimşek, "İran'ın küresel ekonomiye rahat bir şekilde dönüşü muhtemelen doğalgaz ve petrol sektörüne büyük yatırımları beraberinde getirebilir. Bu da orta vadede petrol fiyatlarının düşük kalmasını sağlayabilir. Bu da Türkiye ekonomisi açısından son derece pozitif" değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, İran'da durumun normalleşmesinin muhtemelen Türkiye'nin ticaretini ve turizmini olumlu etkileyeceğini ifade etti.

Gelişmekte olan ülkelere bakıldığında büyümenin yavaşladığını anlatan Şimşek, petrol ihracatçıları açısından petrol fiyatlarının düşüyor olmasının olumsuz olduğunu kaydetti. Sıkı finansal koşulların söz konusu olduğunu, jeopolitik sorunların bulunduğunu anlatan Şimşek, Çin'deki yeniden dengelenme sürecinin bu ülkelerdeki büyümenin görünümünü olumsuz etkileyebildiğine işaret etti. Şimşek, "Önümüzdeki dönemde küresel ekonomi açısından takip edilmesi gereken iki temel husus var, birisi gelişmiş ülkelerde özellikle Amerikan Merkez Bankasının (Fed) parasal sıkılaştırmaya ne boyutta gideceği hususu çok önemli. İkinci olarak Çin'deki yavaşlamanın boyutları çok önemli olacak. Bizim bölgesel anlamda baktığınız zaman da Yunanistan'daki sorunun çözülmesi, AB'deki toparlanmayı bir miktar daha hızlandırabilir" ifadelerini kullandı.

"Seçim sonuçları ile beklentilerde de bir kötüleşme var"

Küresel ekonomideki ve bölgedeki bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde de büyümeye devam ettiğini ifade eden Şimşek, "Büyüme yüzde 2,3 olarak gerçekleşmiş, bu ılımlı, mütevazı bir büyüme oranı ama hangi konjonktürde gerçekleştiği dikkate alınırsa yine de ben bunu olumlu olarak görmemiz gerektiği kanısındayım" dedi.

Şimşek, AB'de durgunluğun devam ettiğini, Rusya'da ciddi bir kriz yaşandığını, Orta Doğu'da kaos olduğunu, jeopolitik gerginlikler bulunduğunu anlattı.

Türkiye'nin bir genel seçime girdiğini ama genel seçimden net olarak bir sonuç çıkmadığını anımsatan Şimşek, şunları kaydetti:

"Bu anlamda belirsizlik bir miktar devam ediyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin büyümeye devam etmesi olumlu. İkinci çeyrekte özellikle öncü göstergelere baktığımız zaman bir miktar daha toparlanma olduğuna dair emareler vardı ama seçim sonuçları ile birlikte beklentilerde de bir kötüleşme var. Bakacağız eğer çok hızlı bir şekilde bu belirsizlik ortadan kalkarsa, muhtemelen bir miktar toparlanma olabilir. Burada bence en önemli konu özel sektör yatırımları. Siyasi görünüm net olarak ortaya çıkana kadar özel sektör yatırımları ertelenme riskiyle karşı karşıyadır. Siyasi belirsizliğin devam etmesi aslında bir anlamda, Türkiye'nin uluslararası risk priminin de artmasına, liradaki değer kaybının kalıcı hale gelmesine, hatta faiz oranlarında bir miktar artışa sebep olabilir. Bunlar da tabii ki Türkiye'nin iç talebini, genel anlamda ekonomik görünümünü, büyümesini sınırlayan faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır."

"Büyümede aşağı yönlü riskler artıyor"

Şimşek, Orta Vadeli Program'ın hedeflerine göre yüzde 4'lük bir büyüme öngörüldüğünü hatırlatarak, "Bu çerçevede baktığınız zaman aşağı yönlü risklerin arttığını söyleyebilirim. Yüzde 4'lük büyüme, siyasi istikrarın devam edeceği, güven ortamının sürdürüleceği ve yılın ikinci yarısında güçlü bir reform programının da uygulanacağını ima ediyordu, bir anlamda varsayıyordu, şu an itibarıyla o noktada değiliz" diye konuştu.

İşgücüne katılım oranı

Maliye Bakanı Şimşek, 2007'den bu yana 6,4 milyon vatandaşa iş bulduklarını belirterek, ancak işgücüne katılım oranındaki yükselme ve zayıf iç talep nedeniyle işsizliğin hala yüzde 10'lar civarında seyrettiğini söyledi.

Bugün açıklanan TÜİK rakamlarına göre, işgücüne katılım oranı yüzde 51,1 iken, işsizlik oranının yüzde 9,6'ya gerilediğini belirten Şimşek, "Son 12 ayda da mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak yarım milyonun üstünde vatandaşımıza iş imkanı bulduk" dedi.

"Enflasyondaki düşüş trendi devam edebilir"

Bu yıl enflasyonda düşüş trendinin söz konusu olduğunu ifade eden Şimşek, özellikle gıda fiyatlarındaki hızlı düşüş ve olumlu baz etkisiyle haziranda enflasyonun yüzde 7,20'ye gerilediğini söyledi.

Şimşek, "Önümüzdeki dönemde de gıda fiyatlarındaki normalleşme, petrol fiyatlarında bu düşük seviyenin devam etmesi veya bir miktar daha İran'ın etkisiyle düşme söz konusu olursa, tabii ki enflasyondaki düşüş trendi devam edebilir ancak önümüzdeki dönemde Fed etkisi veya siyasi belirsizlik nedeniyle kurdaki bir baskı da enflasyonu olumsuz etkileyebilir" değerlendirmesini yaptı.

Cari açıkta iyileşme söz konusu

Şimşek, cari açığa bakıldığında da bir iyileşmenin söz konusu olduğunu vurguladı. Cari açığın 2013'te neredeyse 65 milyar dolar gibi rekor seviyeye çıktığını hatırlatan Şimşek, 12 aylık bazda bakıldığında mayıs ayı itibarıyla cari açığın 44,7 milyar dolara gerilediğini söyledi.

Enerji fiyatlarındaki düşüş, liradaki değer kaybı ve iç talebin ılımlı olmasının bu iyileşmede etkili olduğunu anlatan Şimşek, "Ancak önümüzdeki dönemde risk olarak Orta Doğu'daki sorunlar ve Rusya gibi ana ticaret ortaklarımızdaki sıkıntılar olumsuz etkileyebilmektedir. Özellikle ihracatımız ve turizm sektörü bu anlamda birtakım risklerle karşı karşıyadır" dedi.

Euronun dolar karşısında ciddi bir değer kaybının da dolar bazında Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkilediğine dikkati çeken Şimşek, ancak bütün bunlara rağmen cari açıkta önemli bir iyileşmenin söz konusu olduğunu ifade etti.

"Reformların hayata geçirilmesi zaruri"

AK Parti hükümetleri döneminde makro ekonomik istikrar, toplumun refah düzeyinin artırılması anlamında çok önemli kazanımlar elde edildiğine işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'nin yüksek ve sürdürülebilir büyüme patikasında ilerleyebilmesi için önümüzdeki dönemde mutlaka ve mutlaka ikinci nesil reformları hayata geçirmemiz gerekiyor. Aslında bunu dikkate alarak 2015-2019 döneminde bir seçim olmaz, Türkiye önünü rahat bir şekilde görür diye, biz 25 öncelikli dönüşüm programı adını verdiğimiz çok kapsamlı bir reform paketini kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu reformların çok hızlı ve etkili bir şekilde hayata geçirilmesi zaruridir. Bu büyük oranda siyasi istikrar ve güven ortamına bağlıdır."

AA