Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

ABD merkezli bazı düşünce kuruluşlarında görevli bazı uzmanlar, Batılı ülkeler ile İran'ın nükleer müzakereler konusunda anlaşmaya varmalarının petrol fiyatlarını düşüreceğini ve Türkiye ile İran arasında ticaretin artabileceğini belirtti.

Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü Uzmanı Zübeyir İkbal, yaptığı açıklamada, anlaşmanın ardından Suudi Arabistan'ın, İran'a karşı "petrol ve din" silahlarını kullanacağını söyledi.

İran'ın piyasaya girmesinin petrol fiyatlarını düşüreceğine işaret eden İkbal, "Suudi Arabistan ve Körfez'deki ortakları, Yemen, Suriye ve Irak'taki İran karşıtı gruplara desteklerini artıracaklar. Dolayısıyla, petrol fiyatlarının çok fazla düşmesini engellemek için Suudi Arabistan'la işbirliği yapmak, İran'ın çıkarına olur" dedi.

İkbal, İran'ın ekonomik fayda odaklı politikalar gütmesi halinde, Türkiye-İran ilişkilerinde "kazan-kazan" durumunun yaşanacağını vurguladı. İkbal, aksi durumun İran'ın elde ettiği geliri Hamas ve Hizbullah'a kaydırmasına yol açacağını ve bunun başta İsrail olmak üzere, bölge ülkeleriyle arasındaki tansiyonun artmasına neden olacağını kaydetti.

İsrail ve Suudi Arabistan işbirliği

ABD merkezli bir başka düşünce kuruluşu Cato Enstitüsünün Uluslararası Güvenlik Uzmanı Emma Ashford da Suudi Arabistan dahil bölge ülkelerinin İran'ın nükleer güce sahip olma ihtimalinin ortadan kalmış olmasına sevindiğini söyledi.

Buna karşın Suudi Arabistan'ın yaptırımların kalkmasından endişeli olduğunu belirten Ashford, İran'ın bundan sonra bölgede daha agresif ve aktif bir dış politika izleyebileceğini dile getirdi.

İran'ın bölgede şimdiye kadar yatırım yaptığı grupları desteklemeye devam edeceğini ifade eden Ashford, "Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki gizli işbirliğinin güçlenmesi gibi ilginç bir gelişme yaşanabilir. Nükleer müzakereler sırasında kapalı kapılar ardında görüştüklerini biliyorduk. Bunun artacak olması, bölgesel güvenlik için olumlu bir gelişme olur" diye konuştu.

Ashford, anlaşmanın Türkiye ile İran arasındaki ilişkilere etkisine ilişkin, "Ticaret hacmi ve enerji işbirliği artar ancak Tahran ve Ankara, Suriye krizi konusunda anlaşmazlık yaşamaya devam eder" görüşünü savundu.

Washington merkezli Brookings Düşünce Enstitüsü İran Uzmanı Geneive Abdo ise anlaşmanın İran'a sağlayacağı sermaye girişinin bir kısmının askeri yatırımlar için kullanılacağını idda etti.

Anlaşma sonrasında İran'ın daha mezhepçi politikalara yöneleceği belirten Abdo, "Sünni toplumlar, İran'ın bölgedeki gücünün artmasından oldukça rahatsız ve bu durum onları daha da rahatsız edecek" ifadesini kullandı.

İran ile BM'nin beş daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ile Almanya'nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri arasında uzun süredir yürütülen müzakerelerde 14 Temmuz'da anlaşmaya varılmıştı.

Anlaşma, İran'ın nükleer programına ciddi sınırlamalar getirirken, ülkeye yönelik tüm yaptırımların Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yürütülecek doğrulama işlemine paralel olarak kaldırılmasını içeriyor.

AA