Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Ekonomistler Fed’in Perşembe günü alacağı faiz kararı ile bölünmüş durumda. Peki Fed faizi bu hafta artırmaya karar verirse ne olur, ne ters gidebilir?

Bu sorunun cevabı oldukça uzun. Eski ABD Hazine Bakanı Larry Summers gibi bazı piyasa izleyicileri finans piyasalarının hazır olmadığı konusunda uyarıda bulunuyor ve finans piyasalarının hazırlıksız yakalanabileceğini belirtiyor. Summers ve diğerlerinin işaret ettiği gibi, vadeli işlem yapan traderlar da faizlerin bu hafta artırılması ihtimalini yüzde 28 olarak fiyatlıyor. Bu hesaplama, efektif fed fon oranının ilk faiz artırımının ardından yüzde 0.375 ortalamasına geleceği varsayımını merkez alıyor.

Görece iyimser olanlar bile zayıf noktaların bulunduğu ve yatırımcıların tetikte olması gerektiğini ifade ediyor.

BMO Capital Markets faiz stratejisti Aaron Kohli, “Çatlakları olan bir cam gibi. Çatlağın nereden yayılacağını tahmin etmek zor” dedi.

Kötümserlerin Fed’in bu hafta faiz artırım kararı alması ile ilgili fikirleri şöyle:

1-Kısa vadeli tahvillerde öfke krizi

2 yıl önce Fed teşvik programının sonlandırılacağı sinyali verilmesi uzun vadeli ABD Hazine tahvil faizlerinin yükselmesine neden olmuştu. Bu kez, en büyük darbeyi kısa vadeli ABD tahvilleri alabilir.  Bu da bu menkul değerlerde güvenlik arayanlara kötü bir sürpriz anlamına gelebilir. Zira geçtiğimiz ay hisse senedi piyasasında yaşanan düşüşte yatırımcı güvenli liman olarak bu varlıklara yönelmişti.

Yatırımcılar bu yıl iShares 1-3 yıl vadeli ABD Hazine Tahvili ETF’sine diğer exchange-traded fonlarından (ETF) daha fazla para yatırdı. Salı günü 2 yıl vadeli tahvil gerilerken faizler 2011’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Brean Capital LLC makro strateji müdürü Peter Tchir, “Faiz artışı ile birlikte neredeyse herkes dolarda ralli bekliyor ancak dolar yükselmek yerine düşerse uluslararası yatırımcıların satışa gitmesi, kısa vadeli tahvillerde kayıpları şiddetlendirebilir” dedi.

2-Gelişen piyasa bulaşıcılığı

Cari işlemler açığını finanse etmek için yabancı sermayeye bel bağlayan gelişmekte olan ülkelerin büyük sorunlarla karşı karşıya kalması bekleniyor. ABD’de faizlerin yükselmesi bu sermayenin geri çekilmesine neden olabilir. Morgan Stanley’nin geçtiğimiz ay yayımladığı rapora göre Brezilya, Endonezya, Güney Afrika ve Türkiye en riskli ülkeler. UBS AG, Ukrayna, Mısır ve Venezuela’yı borç ve finansman güçlerine bağlı olarak en kırılgan ülkeler olarak tanımladı.

BMO’dan Kohli, “Bu ülkeler oldukça tehlikeli” dedi.

3-Şirketler tahvil ihracında zorlanabilir

Faiz oranlarındaki yükselişin kurumsal borçlanma maliyetlerini artırması sürpriz değil. Ancak ABD Hazine tahvillerinde volatilitenin yükselmesi en güvenli şirket tahvilini bile olumsuz etkileyebilir. Geçtiğimiz ay yatırım yapılabilir nota sahip tahvillerdeki hareketler, ABD tahvilleri ile 4 yıldan bu yana en yüksek seviyede korelasyon içindeydi. Öte yandan şirketlerin büyük finansman ihtiyaçları bulunuyor, borçlanıcılar yıl sonuna kadar tamamlanması beklenen alımlar için 458 milyar dolarlık fonlama yapmalı.

Tchir, “ABD tahvil piyasasında kayda değer bir satış baskısı görürsek, bu durum şirketlerin tahvil ihraç etmesini zorlaştıracaktı” değerlendirmesi yaptı.

4-Yapısal Nöbet

Bilgisayarların yükselişi ve geleneksel aracılar olarak Wall Street tahvil dealerlarının düşüşü, ABD tahvillerinde işlem yapmanın doğasını tahmin edilemez şekillerde değiştirdi. Geçtiğimiz Ekim’de ABD tahvil faizlerinde yaşanan “ani kırılma” bunun sadece bir örneği. Bazı analistler ve stratejistler, olası bir faiz artırımının volatiliteyi artırma riski taşıdığını belirtiyor.

5-Beklemede kalınması riskleri

Faiz oranlarını sıfırda tutmanın artırmaktan daha büyük riskler teşkil ettiğini söyleyenleri sayısı gittikçe artıyor. Bunun nedeni ertelemenin finans piyasalarındaki türbülansı artırma riski. Öte yandan beklemede kalınması hali hazırda aşırı ısınmış alanlardaki risk alımını ivmelendirebilir.