Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı krizin önemli ve ciddi bir kriz olduğunu ama aşılamayacak bir kriz olmadığını ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'nin büyük bir devlet refleksiyle birikimle hareket ettiğini, meseleye teenni ile yaklaştığını söyledi.

Kızgınlıkla bir takım hislerle üst perdeden konuşmanın mümkün olduğunu ama bunun sonuçları bulunduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Teenni ile hareket edeceğiz, bütün olasılıkları hesap ederek, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı krizin rahatlıkla aşılması için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz, buna mukabil de teyakkuz halinde olacağız. Olası en kötü senaryoya da Türkiye'yi hazırlayacak şekilde sınırlarımızı, egemenliğimizi, Türkiye'nin ekonomik menfaatlerini, siyasi menfaatlerini koruyup kollayabilecek bir kararlılıkla teyakkuz içinde hareket edeceğiz" diye konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye ve Rusya arasındaki krizin aşılabileceğini ümit ettiklerini ne Türkiye'nin Rusya'yı ne de Rusya'nın Türkiye'yi kolay kolay gözden çıkaramayacağını vurgulayarak, "İki komşu ülkeyiz, iki ortak ülkeyiz, stratejik ortaklıkları olan ülkeyiz. Bu krizin çözülebilmesi için elimizden gelen her türlü gayeti göstermeye çalışıyoruz, diyalog kapılarının açık bulunmasına gayret ediyoruz" bilgisini paylaştı.  

Kurtulmuş, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun önümüzdeki günlerde Belgrat'ta bir araya gelerek, kriz sürecinde iki ülke arasındaki ilk teması gerçekleştireceklerini, Rusya'nın aldığı ekonomik yaptırımlardan Türkiye'nin zarar görmemesi için detaylı bir şekilde çalıştıklarını söyledi.

"İlişkiler tekrar rotasına girer diye ümit ediyoruz"

Kurtulmuş, "Türkiye-Rusya ilişkileri tekrar rotasına girer, eski kaldığı yerden devam eder diye ümit ediyoruz" dedi.  

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye krizinin bölgesel bir kriz olmanın ötesinde küresel bir kriz olma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayarak, Suriye'de ABD, İran, Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere 15'e yakın ülkenin uçaklarının operasyonlar yaptığını, birçok silahlı grubun Suriye'de faaliyet gösterdiğini ve bu silahlı grupların birçok ülke adına vekalet savaşı yürüttüğünü kaydetti.

Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede Suriye krizinin yanı sıra Ukrayna krizinin hala bütünüyle çözülemediğini, Yemen'de siyasi krizin devam ettiğini, Libya'nın parçalanmanın içerisinde bulunduğunu, Irak'ta Bölgesel Kürt Yönetimi ile merkezi yönetim arasında çözülemeyen krizlerin yaşandığını, Doğu Akdeniz'de hakimiyet savaşının bütün gücüyle devam ettiğini anlatan Kurtulmuş, "Bütün bu gerilimlerin ortasında hiç kimse Türkiye gibi büyük bir ülkeyi bir krizler yumağının içerisinde görmek istemez. Bunu ne Rusya için söylüyorum ne de Batı dünyası için söylüyorum. Bunu önemli bir stratejik tespit olarak görmek lazım. Eğer Rusya kendi doğalgazını Avrupa piyasalarına çıkaracaksa burada en kolay, en rahat işbirliği yapacağı ülke Türkiye'dir. Bu anlamda 'Türk gazı' dediğimiz gazın Avrupa piyasalarına çıkabilmesi için Türkiye ve Rusya arasında bir işbirliği, bir yakınlaşma, ticari ortaklık zorunludur Rusya'nın menfaatleri bakımından da. Ayrıca Akkuyu, ticari ilişkiler, tarım, turizm alandaki çok ileri ilişkileri göz önünde bulundurduğunuz da" ifadesini kullandı.

"Doğrudan Suriye üzerinden ortaya çıkmış birçok krizle karşı karşıya kaldık"

Türkiye ve Rusya arasında yaşanan gelişmenin iki ülke arasında doğrudan yaşanan bir krizin yansıması olmadığını, bütün olanların Suriye'de yaşanan krizin Türk-Rus ilişkilerine yansıması olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Doğrudan Suriye üzerinden ortaya çıkmış olan birçok krizle karşı karşıya kaldık. Bizim uçağımızın düşürülmesi, İHA'nın düşürülmesi en son Rus uçağının düşürülmesi gibi. Olay doğrudan doğruya Türkiye ve Rusya tarafının karşılıklı hasmane tavırlarından gelişmiş olan bir takım olaylar değildir. Bu uçağın düşürülmesi durduk yerde olan bir mesele değildir. Bununla ilgili olarak 4 temel tespitte bulunmamız lazım. Bu uçağın defaatle, daha önce de olduğu gibi, Türkiye sınırları içerisinde düşürüldüğünü tespit etmemiz lazım. İkincisi bu uçak düşürüldüğü zaman bu uçağın Rus uçağı olduğu bilinmiyordu. Ben bunu söylediğimde bazıları bunu yanlış anlayarak, ikinci cümleyi duymadan, kasıtla belki, lafı tersinden çevirerek, 'ne yapacaktık, Rus uçağı bilseydik düşürmeyip, okşayacak mıydık' diyenler de oldu. Eğer Rus uçağı olduğu bilinseydi sonuç başka olurdu.

Şundan dolayı, Rus uçağının Türkiye topraklarına karşı hasmane bir tutum içerisinde olmayacaklarını bildiğimiz için cümlesi var, bunu almıyorlar. Üçüncüsü bu olay sırasında defaatle ikaz edilmiş, bunu bütün dünya biliyor. Genelkurmay Başkanlığımızın vermiş olduğu brifingde bizde öğrendik ki her savaş uçağının motoru çalıştırır çalıştırmak kullandığı herkese açık kanaldan bu yayınlar yapılmış, bunların kayıtları var. Dördüncüsü ve belki bunlardan daha önemlisi Rusya tarafı ve ilgili diğer bütün ülkeler, son Suriye'deki gelişmelerden sonra angajman kurallarımızın değişmesi konusunda defaatle uyarılmış. Dolayısıyla bu bütün yönleriyle Türkiye'nin haklı olduğu bir pozisyondur ve ama sonuçta istenmeyen bir durumdur. Böyle bir durumu biz de istemeyi, şimdi bu durum üzerinden daha büyük kriz üretmek yerine bu durumu çözebilecek adımların atılması lazım, bunun için de siyasi ve askeri anlamda diyalog kanallarının açık tutulması lazım."

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katıldıkları uluslararası platformlarda Türkiye'nin görüşlerini dile getirdiğini aktararak, "Biz, bu meselenin daha fazla büyümesi, dallanıp budaklanmasından yana değiliz. Tam manasıyla yangın yerine dönmüş Ortadoğu'da ilave ve diğerlerine benzemeyecek kadar büyük potansiyele sahip olan yeni bir krizin Ortadoğu'da ortaya çıkmasını istemeyiz, bunun için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hem tansiyonun düşürülmesi hem diyalog kanallarının açık tutulması hem de bir an evvel karşılıklı bir araya gelerek acaba bu sonuçları nasıl ortadan kaldırırız bunun müzakerelerini ümit ediyoruz" diye konuştu.  

"Önümüzdeki 4 yıl boyunca seçim yok"  

Numan Kurtulmuş, 64. Hükümetin bir reform hükümeti olduğunu, AK Parti hükümetlerinin yarım kalmış icraatlarını tamamlayacağını ifade etti.

Özellikle 2009'dan sonra hem Avrupa'daki ekonomi ve siyasetin hem Türkiye'nin içinde bulunduğu şartların değişmeye başladığına işaret eden Kurtulmuş, "2009'dan sonra AK Parti'nin daha önce çok hızlı yapmış olduğu reformlarda belli bir hız düşmesiyle karşı karşıya kaldık. Şimdi inşallah hızlı şekilde bu eksik kalanları tamamlayacak bir 4 yılımız var. Önümüzdeki 4 yıl boyunca seçim yok, hiç kesilmeden 2019'a kadar Allah'ın izniyle Türkiye hem siyasi hem ekonomik istikrar sağlanacak" dedi.
"Keşke bu gazetecilerin yargılanması, tutuksuz devam etseydi"

Cumhuriyet Gazetesi yöneticileri Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına ilişkin, Kurtulmuş, "Hükümet olarak da görüşümüzü açıkladık. Keşke bu gazetecilerin yargılanması, tutuksuz devam etseydi. Fakat sonuçta bu yargılamadan yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız. İnanın ki biz de hükümet olarak olay ortaya çıktıktan sonra haberdar olduk. Dolayısıyla burada bu yargılama sürecinden sanki sorumlu hükümetmiş gibi kimse davranmasın. Burada hükümete eleştiri oklarını döndürmek de kimsenin hakkı değildir diye düşünüyorum. Bu gazetecilerle ilgili suçlamalar bizim de görebildiğimiz kadarıyla devlete ait olan bir takım mahrem bilgilerin, sırların ifşa edilmesi suçlamasıdır. Mahkemeler devam ediyor. Ümit ederiz ki mahkemeler adil bir şekilde karar verecektir, sonuçlarını da göreceğiz" sözlerini sarf etti.

Diyarbakır'daki görüntülerde polisleri şehit eden insanların kaçtığını, çıkan çatışmada da Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin vefat ettiğini anımsatan Kurtulmuş, "Birilerinin Türkiye'yi terörle mücadelede eleştirirken, aynı şekilde Türkiye'nin her yerinde ilçelerini, sokaklarını terör yuvası haline döndürmüş terör çetelerine karşı üç çift laf söylemelerini bekleriz. Türkiye teröre karşı mücadelede mümkün olduğunca hassas, dikkatli davranıyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki polise silahlı saldırı olayında, polislerin sivil halka zarar gelmemesi için mümkün olduğunca itinalı davrandığını ama birinin çıkıp polislere ateş ettiğini söyledi.

Kurtulmuş, "Tahir Elçi'nin öldürülmesi ve polislerimizin şehit edilmesi aslında bir taraftan da herkesin, 'Türkiye terörle mücadelede ne kadar haklı en azından sözle destek verelim' demesini gerektiriyor. Bu bakımdan da bizim yapacak bir şeyimiz yok bu mücadele devam edecek. Taa ki Türkiye'nin bütün sokakları, dağları, ovaları terörden temizlenene kadar" diye konuştu.

 "Her şeye karşı bizim de tedbirlerimiz var"

Rusya'nın Türkiye'ye yönelik yaptırım kararıyla ilgili, Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bütün vatandaşlarımız şundan emin olsunlar evet önemli bir kriz bir takım Rusyanın ekonomik yaptırımlar meselesinin ne keder sürer? Ben bunların da çok uzun süreceğini tahmin etmiyorum. Zaten bunların bir kısmı da henüz başlamış değil Ocak'ta başlayacak. Uzun süre devam edebilecek bir takım yaptırımlar olacağını zannetmiyoruz. Ancak sonuçta geçtiğimiz cuma günü yaptığımız Bakanlar Kurulunda ekonomiyle ilgili bütün bakan arkadaşlarımızın her açıdan enerji, çalışma hayatı, ithalat ihracat, tarım, müteahhit hizmetleri bakımından karşımıza nasıl bir senaryo çıkabilir bunlar konuşuldu. İlgili arkadaşlarımız Sayın Mehmet Şimşek'in başkanlığında toplantılar yaptılar.

Sonuçta şunu biliyoruz, bundan sonra a, b, c planı uygulanabilecek herşeye karşı bizim de tedbirlerimiz var. Burada Türkiye'de tarımla, ihracatla ilgili bütün kesimlerin mağduriyeti oluşmaması için neler yapılabileceğini biliyoruz. İnşallah böyle bir tablo karşımıza çıkmaz. Çıkarsa neler yapılabileceğini bunları bildiğimiz için bu anlamda rahatız. Vatandaşlarımız da müsterih olsun. İnşallah böyle bir ekonomik yaptırımın Rusya'nın ekonomik şartları bakımından da uzun süre sürmeyeceğini, uygulanmayacağını tahmin ediyoruz."

AA