Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, döviz kuru hareketlerinin gecikmeli yansımaları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle kısa vadede enflasyondaki belirgin yükselişin devam edebileceğinin öngörüldüğü belirtildi.

Kurulun 16 Mart'taki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, şubat ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,81 oranında arttığı ve yıllık enflasyonun 0,91 puan yükselerek yüzde 10,13 olduğu hatırlatıldı.

Bu dönemde gıda yıllık enflasyonundaki yükselişin sürdüğü ve başta temel mal ve enerji grupları olmak üzere genele yayılan döviz kuru etkilerinin gözlendiği ifade edilen özette, "Geçici vergi indirimlerine karşın Türk lirasındaki birikimli değer kaybının etkisiyle temel mal enflasyonunda kaydedilen belirgin artış sonucunda çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık enflasyonu ve ana eğilimi yükselmiştir." denildi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonunun şubat ayında 0,95 puan artarak yüzde 8,72’ye yükseldiği, bu gelişmede taze meyve ve diğer işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yükselişin etkili olduğu kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"İşlenmiş gıda grubunda ise aylık fiyat artışı hızlanmış, grup yıllık enflasyonu yüzde 7,06’ya yükselmiştir. Mart ayına ilişkin öncü göstergeler gıda yıllık enflasyonunun temelde işlenmemiş gıdadaki baz etkisi ile
önemli oranda artacağına işaret etmektedir. Enerji fiyatlarındaki artış eğilimi grup geneline yayılarak bu dönemde de sürmüştür. Böylelikle enerji grubu yıllık enflasyonu şubat ayında 2,34 puanlık yükselişle yüzde 13,94 olmuştur. Enerji grubu yıllık enflasyonunda uluslararası petrol fiyatlarına bağlı olarak mart ayında azalış öngörülmektedir.

Şubat ayında hizmet fiyatları yüzde 0,68 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 0,10 puan yükselerek yüzde 8,37 olmuştur. Yıllık enflasyon ulaştırma ve haberleşme grubunda yükselirken, diğer alt gruplarda nispeten yatay seyretmiştir. Ulaştırma hizmetleri grubunda akaryakıt fiyatlarındaki birikimli artışın etkileri gözlenmiştir. Kira enflasyonu yüzde 9,4 ile yüksek seyrini korumuştur."

- "Türk lirasındaki değer kaybının etkileri izlenmiştir"

PPK özetinde, temel mal grubu yıllık enflasyonunun şubat ayında 1,65 puan artarak yüzde 8,83 olduğu, bu dönemde alt gruplar genelinde Türk lirasındaki değer kaybının etkilerinin izlendiği belirtildi.

Giyim sektöründe zayıf seyreden üretim ve dış talebe karşın şubat ayı fiyat indiriminin tarihsel ortalamaların belirgin olarak altında kalırken dayanıklı tüketim malı fiyatlarındaki yükselişin geçici vergi indirimlerini sınırladığı belirtilen özette, bu dönemde giyim ve dayanıklı mallar dışındaki temel mallarda da fiyatların kur geçişkenliği ile kayda değer bir artış gösterdiği, bu grupta kozmetik ürünlerindeki gümrük vergisi artışının etkilerinin izlendiği vurgulandı.

Özette, döviz kurundaki birikimli değer kaybının mart ayında da temel mal grubu enflasyonunu olumsuz etkileyeceğinin değerlendirilmekte olduğu kaydedildi.

Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynaklığın enflasyonun hızlı bir yükseliş göstermesine neden olduğu vurgulanan özette, "Döviz kuru hareketlerinin gecikmeli yansımaları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle kısa vadede enflasyondaki belirgin yükselişin devam edebileceği öngörülmektedir." denildi.

- "Veriler iktisadi faaliyetin kademeli bir toparlanma sergilediğine işaret etmektedir"

Son dönemde açıklanan verilerin iktisadi faaliyetin kademeli bir toparlanma sergilediğine işaret ettiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:

"Sanayi üretimi 2016 yılının son çeyreğinde dönemlik bazda artmıştır. Ancak üretimdeki artışın üçüncü çeyrekteki iş günü kayıplarının telafisi dışlandığında ılımlı olduğu ve sektörler geneline yayılmadığı değerlendirilmektedir. Yılın son çeyreğinde otomobil ve konut satışları öne çekilen talebe bağlı olarak güçlü seyretmiş ancak yurt içi talepteki toparlanma belirli sektörlerle sınır kalmıştır. Ayrıca, son çeyrekte kamu yatırımlarının büyümeye desteğinin arttığı görülse de yatırım talebindeki toparlanmanın tüketime göre daha yavaş gerçekleştiği düşünülmektedir. Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma eğiliminin devam etmesi beklenmektedir.

2017 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyette genele yayılmayan ılımlı toparlanma görünümünün korunduğuna işaret etmektedir. Ocak ayı sanayi üretimindeki güçlü seyre karşın sektörel yayılımın ve ana eğilimin daha zayıf olduğu gözlenmiştir. Sanayi sektöründe mobilya ve inşaat gibi teşviklere konu olan sektörler üretimindeki toparlanma sinyallerine karşılık, başta perakende olmak üzere hizmet sektörlerindeki zayıf görünüm iç talepte güçlü bir toparlanma olmadığına işaret etmiştir. Nitekim 2016 yılının son çeyreğinde öne çekilen talebin yanı sıra yakın dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybı ve güven kanalının da etkisiyle yurt içi talepte yavaşlama sinyalleri bulunmaktadır. Buna karşılık, konut sektöründe vergi indirim süresinin uzatılması ve son dönemdeki istihdam teşviklerinin önümüzdeki dönemde iç talep ve büyümeyi destekleyeceği öngörülmektedir."

- "Turizm sektöründeki görünümün cari denge üzerindeki olumsuz etkisi sürüyor"

PPK özetinde, iç talepteki göreli zayıf seyre rağmen Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın başta otomotiv sektörü olmak üzere toplam ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü belirtilerek, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliğinin ihracatı desteklemeye devam ettiği bildirildi.

Özette, "Ayrıca, çevre ülkeler ile normalleşmeye başlayan ilişkiler ihracatı olumlu etkilemeye başlamıştır. Turizm sektöründeki görünümün cari denge üzerindeki olumsuz etkisi sürerken, son dönemde yaşanan reel kur gelişmeleri ve iç talebin ılımlı seyri bu etkiyi sınırlamaktadır." ifadelerine yer verildi.

İş gücü piyasasında mayıs döneminde başlayan bozulma eğiliminin aralık döneminde devam ettiği, bu dönemde sanayi ve inşaat istihdamı gerilerken hizmet istihdamının yatay seyrettiği belirtilen özette, "Ayrıca, yeni iş ilanları, PMI istihdam endeksi, inşaat ve hizmet sektörlerinde çalışan sayısı beklentisi gibi öncü göstergeler istihdamın zayıf seyrettiğine ve işsizlik oranlarının yüksek seyretmeye devam edeceğine işaret etmektedir." denildi.

İktisadi faaliyetin son çeyrekte kademeli bir toparlanma kaydettiğinin görüldüğü ve 2016'daki büyümenin ılımlı bir düzeyde gerçekleşeceğinin tahmin edildiği kaydedilen özette, 2017'de ise iktisadi faaliyetin kademeli ve yavaş biçimde toparlanacağı öngörüsüne yer verildi.

Özette, "Küresel ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliklere bağlı olarak sermaye akımlarının seyri, jeopolitik gelişmeler, iş gücü piyasasındaki zayıf gidişat ve döviz kurlarındaki oynaklığın devam etmesi 2017 yılı büyümesini sınırlandırabilecek unsurlar olarak değerlendirilmektedir." denildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, gerek belirsizliklerin ve finans piyasalarındaki oynaklığın azalması gerekse ekonomiyi destekleyici teşviklerin katkısıyla gelecek dönemde ekonominin ılımlı bir büyüme sergilemesinin beklendiği belirtildi.

Kurulun 16 Mart'taki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, son dönemde küresel iktisadi faaliyete ilişkin öncü göstergeler ve bekleyişlerin olumlu seyrettiği, bir taraftan Avrupa'daki seçim iklimi, ABD'nin dış ticaret ve maliye politikalarının nasıl şekilleneceğine ilişkin haberlerin finansal piyasalarda oynaklık yaratmaya devam ettiği, diğer taraftan küresel para politikasına ilişkin belirsizliklerin azalmasının küresel risk iştahını desteklediği kaydedildi.

Gelişmekte olan ülkelerde olumlu büyüme görünümünün de etkisiyle portföy girişleri gözlendiği belirtilen özette, 2016 yılında belirgin bir artış gösteren küresel enerji fiyatlarının, enerji piyasasındaki olumlu arz koşulları nedeniyle son aylarda daha istikrarlı bir görünüm sergilendiğine işaret edildi.

Özette, ocak ayında sıkı duruşun güçlendirilmesi ile Türkiye'nin finansal göstergelerinin iyileşme kaydettiği, Türkiye'nin bu dönemde tüm göstergelerde yakın dönemdeki kayıplarını büyük ölçüde telafi ederken, diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştığı aktarıldı.

TCMB'nin fonlama faizindeki yükselişe karşın kredi faizlerinin ılımlı seyrettiği, büyüme görünümündeki kısmi toparlanma, makroihtiyati düzenlemeler ve kamu teşviklerinin etkisiyle kredi büyümesindeki canlanmanın devam ettiği belirtilen özette, "Nitekim son dönemde tüketici kredileri ve Türk lirası cinsinden ticari kredi büyümesi geçmiş yıllar ortalamasını yakalamıştır." denildi.

- Aşağı ve yukarı yönlü riskler

PPK özetinde, geçen yılın son çeyreğinde iç talepte bir miktar toparlanma gözlense de toparlanmanın sektörel yayılımının sınırlı kaldığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi:

"Ana eğilim itibarıyla ekonomide ılımlı bir büyüme kaydedilmiştir. Yakın döneme ilişkin göstergeler Türk lirasındaki değer kaybı ve güven kanalının da etkisiyle yılın ilk çeyreğinde yurt içi talebin yavaşladığına işaret etmektedir. Bununla birlikte, gerek belirsizliklerin ve finans piyasalarındaki oynaklığın azalması gerekse ekonomiyi destekleyici teşviklerin katkısıyla önümüzdeki dönemde ekonominin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Diğer taraftan, turizm gelirlerindeki toparlanmanın hızı, küresel ekonomik görünüm, küresel ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler iktisadi faaliyet üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Öte yandan, son dönemde alınan teşvik ve tedbirlerin olası gecikmeli etkileri yukarı yönlü bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir."

Özette, iktisadi faaliyetteki ılımlı eğilime rağmen Türk lirasındaki birikimli değer kaybına bağlı olarak ortaya çıkan maliyet baskılarının enflasyonda belirgin bir yükselişe neden olduğu, döviz kurlarındaki oynaklık, maliyet kanalıyla olduğu kadar beklenti ve fiyatlama davranışı kanalıyla da enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturduğu belirtilerek, "Önümüzdeki dönemde döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli yansımalarının yanı sıra özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak kısa vadede enflasyondaki yükselişin devam edeceği öngörülmektedir." denildi.

Kurulun, enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak amacıyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar verdiği bildirilen özette, mart ayındaki toplantıda Geç Likidite Penceresi borç verme faiz oranının yüzde 11'den yüzde 11,75'e yükseltildiği, diğer TCMB faizlerinin ise sabit tutulduğu hatırlatıldı.

- "TCMB, elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecek"

Özette, TCMB'nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmelerin yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabileceği belirtildi.

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin, enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği kaydedilen özette, şu görüşlere yer verildi:

"Önümüzdeki dönemde para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Bu doğrultuda, 2016 yılındaki vergi artışlarının yıllık enflasyon üzerindeki etkisinin kademeli olarak ortadan kalkması enflasyondaki düşüşe destek verebilecektir. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir."

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu vurgulanan özette, "Ayrıca, mali disiplinin sağlamış olduğu alan 2016 yılında olduğu gibi iktisadi faaliyetin yavaşladığı dönemlerde maliye politikasının bütçe dengelerinde kalıcı bir bozulma olmadan döngü karşıtı olarak uygulanabilmesine olanak sağlamaktadır. Kamu harcama ve vergi politikalarının bütüncül bir yaklaşımla, bütçe dengesinin yanı sıra büyüme, yurt içi tasarruf ve enflasyon gibi diğer makroekonomik değişkenlere olan etkisini de dikkate alması, para politikası ve maliye politikası arasındaki eş güdümün daha da güçlendirilmesine katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyecektir." ifadelerine yer verildi.

AA