Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 08.12.2010 - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, otomotiv sektöründe enerji dönüşümü ve emisyon konusunun sektörün geleceği açısından hayati öneminin bulunduğunu söyledi.

Mustafa Koç, 3. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi Automotivist 2010'un açılışında yaptığı konuşmada, artan nüfusun insanoğlunu çok önemli problemlerle yüzleşmek zorunda bıraktığını, bir yanda bu muazzam nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için büyüyen ekonomik aktivite, öte yanda doğal kaynakların ve özellikle enerji kaynaklarının tüketimi ve doğanın kirletilmesi sorunu gibi birbiriyle çatışma içindeki bu iki konunun insanların zihnini yoğun şekilde meşgul ettiğini söyledi.

Bu çatışmayı ortadan kaldıracak çözüm arayışlarına her geçen gün daha fazla zaman ve kaynak ayrıldığını, bu konunun sanayicileri, özellikle de otomotiv sektörünü yakından ilgilendirdiğini dile getiren Koç, yakıt tüketiminin ve egzost salınımının artış göstermesi gibi gerçekler karşısında, hem çevresel etkenleri hem de azalan petrol rezervlerini göz önünde bulundurarak, iktisadi rasyonellerden kopmadan, farklı enerji kaynaklarının kullanımını düşünerek, bu yönde kaynaklarını seferber ettiklerini kaydetti.

Koç, ''Bu nedenle, bugün tartışılacak olan otomotiv sektöründe enerji dönüşümü ve emisyon konusunun, sektörün geleceği açısından hayati önemi olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Otomotiv sektörünün tüm altyapısını 150 yıldan bu yana içten yanmalı motorlar üzerine kurduğunu, bugün ise alternatif yakıtlı ve çevreci araçlara geçiş sürecinin nasıl olacağının tartışıldığını dile getiren Koç, burada ele alacakları yaklaşımların, tüm ekonomi için ufuk açıcı olacağına inandığını söyledi.

Mustafa Koç, Türkiye'de otomotiv sektörünün temellerinin bundan 82 yıl önce, Koç Topluluğu tarafından atıldığını ve Vehbi Koç'un 1926 yılında Ankara Ticaret Odası'na kaydolduktan sadece 2 yıl sonra 1928'de otomobil şubesini kurduğunu hatırlatarak, Vehbi Koç'un vizyoner bakış açısıyla, gelişmeleri önceden sezinleyerek ilk olarak Ford bayiliğini aldığını ve sektördeki en önemli gelişmenin ise 1958-68 yılları arasında yaşandığını anlattı.

Koç, 1958 yılında Otokoç'un, 1959 yılında ise Ford Otosan'ın kurulmasının ilk önemli adımlar olduğunu, 1962 yılında Türk Traktör'ün devralındığını, 1963'de Otokar ve 1968 yılında da Tofaş şirketlerinin kurulduğunu belirtti.

Ana sanayinin desteklenmesi ve üretimdeki yerli katkı payının artırılması için sektöre hizmet eden birçok yan sanayi şirketinin temellerinin de bu dönemde atıldığını anlatan Koç, şu bilgileri verdi:

''Başlangıçta yılda 20 araç satarken bugün, iç pazar satışlarının yüzde 30'unu, Türkiye'nin toplam üretim ve ihracatının yüzde 50'sini, ticari araç üretim ve satışının ise yüzde 90'ından fazlasını yapar hale geldik. Ford Otosan ile ABD'ye ilk otomobil ihracatını gerçekleştirdik. Tofaş'ta ise dünyanın önde gelen diğer otomobil markaları için araç üretimine başladık.

Türkiye bugün, dünyanın 17. büyük otomotiv üreticisi, Avrupa'nın ise en büyük ticari araç pazarı. Bu başarıda, sektördeki 82 yıllık köklü geçmişimizin, azimle ve kararlılıkla çalışan binlerce yönetici ve çalışanımızın ve bize güvenen tüketicilerimizin çok önemli bir rolü var.''