GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 20.01.2011 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) raporunda, Türkiye'nin büyümenin dış tasarrufa bağlı yapısı ve kamu maliyesinde 2007-2008 döneminde başlayan zayıflama nedeniyle içinde bulunduğu ülke grubuna göre mali hareket alanının dar olduğu belirtilerek, genel seçimlerin Türkiye'nin bu yıl içinde reform yapabilme yeteneğini sınırlayabilecek bir unsur olabileceğine işaret edildi.

TÜSİAD'ın 41. Genel Kurulu'nda, derneğin Genel Sekreteri Zafer Yavan yönetiminde, Ekonomik Araştırmalar Bölümü'nden Utku Üstünkaya ve Evrim Taşkın tarafından 2010 Aralık ayı itibariyle bilinen son rakamlara ve 2010 yıl sonu tahminlerine dayanılarak hazırlanan ''İki Vitesli Büyümeden Seyir Hali Moduna Geçiş: 2011'e Girerken Dünya ve Türkiye Ekonomisi'' başlıklı rapor dağıtıldı.

Raporun özet değerlendirme ve bulgular bölümünde, 2000 yılı sonunda başlayan küresel iktisadi krizle mücadelenin halen devam ettiği belirtilerek, krizin algılanması çerçevesinde 2010 yılının bir önceki yıla göre daha gerçekçi bir yıl olarak değerlendirilebileceği, 2010 yılı sonuna gelindiğinde krizin bir finansal düzenleme eksikliğine indirgenemeyeceğinin tam anlamıyla anlaşıldığı vurgulandı.

Raporda, 2010 yılı büyümesinin ''İki vitesli büyüme'' modeli arz ettiğinin söylenebileceği vurgulanarak, ''2010 yılının toparlanma dalgası gelişmekte olan ekonomiler üzerinden tetiklenmiş olsa da, büyümenin bu iki vitesli yapısıyla sürdürülmesi mümkün değildir. Sabırla mikro yapısal politikalar üzerinde durulması esastır'' denildi.

Türkiye'nin krizden çıkış sürecinde bazı sınırlamalarla karşı karşıya bulunduğu belirtilen raporda, şu bulgulara yer verildi:

''Türkiye'nin büyümenin dış tasarrufa bağlı yapısı ve kamu maliyesinde 2007-2008 döneminde başlayan zayıflama nedeniyle içinde bulunduğu ülke grubuna göre mali hareket alanı dardır. Bu sınırlamalar Türkiye'nin krizden çıkışta çok daha dikkatli ayrımlı ve hatasız uygulanması gereken bir politika demetini oluşturmasını gerektirmektedir. 2011 genel seçimleri Türkiye'nin bu yıl içinde reform yapabilme yeteneğini sınırlayabilecek bir unsur olabilir. Bu nedenle seçimler sonrası dönemin süratle mikro reformların hayata geçirilebilmesi amacıyla kullanımı, 2011 ekonomik performansı belirleyebilecek bir unsur olacaktır. Aksi durumda 2011 yılının bir tür 'seyir hali' modunda geçmesi muhtemeldir. Bu erken varılan 'seyir hali' modu, kur savaşlarının devamı durumunda küresel ekonomi için de söz konusu olacaktır. Zamanında açıklanan ve uygulamaya konulan 'orta vadeli program' uygulaması, politika parametrelerinden sapılmaması durumunda Türkiye ekonomisini kriz öncesindeki düzeye taşıma potansiyeline sahiptir. Ancak kriz öncesi durum, Türkiye'nin düşük tasarruf, genç işsizliği bölgesel kalkınma ve verimliliğe dayalı büyüme sorunlarını çözebilmekten uzaktır. Bu sorunların çözümü için Türkiye'nin daha yüksek bir büyüme performansı sergilemesi gerekmektedir.''



-''REFORM UMUTLARI ARTTI''-



Raporda, istihdam paketiyle getirilen güvenceli esneklik anlayışı ve Türk Ticaret kanunu Paketi bağlamında elde edilen başarının devamlılığının mikro yapısal reform perspektifi ve özellikle kayıt dışı ile mücadele açısından önemli bir gelişme olduğu ve 2011 yılında reform umutlarını artırdığı kaydedildi.

Türkiye'de geleneksel ''seçim ekonomisi'' uygulamalarının ötesinde bir devlet harcaması beklenmemekle birlikte, ''faiz dışı fazla'' ihtiyacının devam ettiği belirtilen raporda, AB tanımlı devlet borcunun milli gelire oranında 1-2 puanlık düşüşün 2011 yılı için emniyetli bir alanı işaret edeceği vurgulandı. Para politikasında krizin başından beri gerçekleştirilen zamanlı, tutarlı ve kararlı tutumun para politikasının iki yönlü de hareket edebilmesini olanaklı kıldığı anlatılan raporda, para politikasının kamu maliyesine göre 2011 yılına oldukça esnek girdiği belirtildi.

Raporda, geçen yıl Avro Bölgesindeki borç krizi sonucu Yunanistan ve İrlanda'nın yardım paketleriyle kurtarıldığı anımsatılarak, 'İrlanda'nın 2011'de bankacılık sektörüne yönelik destek tutumu ve IMF ilişkisi, kıtanın geneli için önem arz etmektedir. 2011 yılında durumun diğer AB ülkelerine yansıması ve ekonomik aktivitede yaşanacak olası gerileme, en büyük ihracat pazarı AB olan Türkiye'nin dış talep açısından kırılganlığını artıracak bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır'' denildi.



-''TÜRKİYE'NİN 2011 BÜYÜME HEDEFİ''-



Raporda bu yıl IMF tahminlerine göre dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 4,2, gelişmiş ekonomilerin yüzde 2,2, AB'nin yüzde 1,7 ve gelişmekte olan ekonomilerin yüzde 6,4 büyüyeceğinin öngörüldüğü anımsatılarak, ''Türkiye ekonomisinin 2011 yılında alternatif dış talep, kamu maliyesi politikaları, para politikaları, yapısal tedbirler ve TÜSİAD CEO endeksi ve beklenti ve tespitleri bağlamında yüzde 3 ile 6,6 arasında büyümesi mümkündür. Cari işlemler açığı her durumda sorun olmaya devam ederken, enflasyon dinamiği önemli bir artışa işaret etmemektedir. Türkiye'nin 2011 yılında 'temel senaryoda' yüzde 5 büyümesi beklenmektedir'' denildi.



-TÜSİAD'IN 3 SENARYOSU-



Dünya ve Türkiye ekonomilerinin ayrıntılı şekilde analiz edildiği raporda, TÜSİAD'ın 2011 makro ekonomik senaryolarına da yer verildi.

TÜSİAD'ın 2011 yılına ilişkin 3 senaryosu şöyle:

''Vasati Senaryo olarak adlandırılan Senaryo A: Bu senaryo gerek maliye gerekse para politikalarının orta vadeli program, hedef ve varsayımlarından önemli derecede sapacağı durumunu varsaymaktadır. Keza dış talebi belirleyen unsurlarda da en kötümser olmasa da, vasati bir gelişme sergileneceği,2011 yılında gerçekleştirilecek genel seçimlerin mikro reform alanını da büyük ölçüde yok edeceği varsayılmıştır. Senaryo A'da büyüme yüzde 3, özel tüketim harcamaları artışı yüzde 2,9, özel sabit sermaye yatırımları artışı yüzde 8, enflasyon yüzde 6,4, bütçe açığı yüzde -3,4, kamu borç stoku yüzde 42,3, ihracat 109 milyar dolar, ithalat 117 milyar dolar, cari işlemler açığı yüzde -6,9, işsizlik yüzde 13, reel kur endeksi yüzde 4, reel faiz yüzde 1 olarak öngörülüyor.

Temel Senaryo olarak adlandırılan Senaryo B: Doğal olarak gerçekleşmesi, istatistiki olarak gerçekleşmesi daha yüksek olasılığa sahip olan senaryoda, büyüme yüzde 5, özel tüketim harcamaları artışı yüzde 4,6, özel sabit sermaye yatırımları artışı yüzde 13, enflasyon yüzde 5,8, bütçe açığı yüzde -3, kamu borç stoku yüzde 41,8, ihracat 115 milyar dolar, ithalat 190 milyar dolar, cari işlemler açığı yüzde -6,8, işsizlik yüzde 12,2 reel kur endeksi yüzde 2,5, reel faiz yüzde 0,5 olarak öngörülüyor.

İyimser olarak tanımlanan Senaryo C: İyimser ancak ulaşılamayacak bir senaryo değildir. Bu senaryoda, büyüme yüzde 6,6, özel tüketim harcamaları artışı yüzde 5,7, özel sabit sermaye yatırımları artışı yüzde 20, enflasyon yüzde 5, bütçe açığı yüzde -2,9, kamu borç stoku yüzde 40, ihracat 132 milyar dolar, ithalat 204 milyar dolar, cari işlemler açığı yüzde -6,8, işsizlik yüzde 11,3, reel kur endeksi yüzde 1, reel faiz yüzde 0 olarak öngörülüyor.''

Advertisement