Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafına, ''1974 öncesinde yaşananlardan ders çıkarmalısınız'' diye seslenerek, ''1974'ün üzerinden 37 yıl geçmiştir. Kuzey Kıbrıs'ta kurulan bir siyasi, sosyo-ekonomik düzen vardır. Kıbrıs Türk halkı kendi kendini idareden vazgeçmek, iki bölgeliliği, Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili güvencesini tehlikeye atmaktan yana değildir, olmayacaktır da'' dedi.

Eroğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük kutlamaları kapsamında Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen resmi geçit töreninde yaptığı konuşmada, konuklara ''hoş geldiniz'' diyerek, şöyle konuştu:

''Bu resme iyi bakılmalı. İki gündür Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşanan coşkuya, halkın heyecanına, verilen mesajlara, söylenenlere dikkat edilmeli. Anavatan Türkiye'de parlamentodan güvenoyu alarak göreve başlayan 61. Hükümetin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletine yapıyor. Bunun önemi ve anlamı büyüktür.

Hep birlikte, bir kez daha ortaya koyuyoruz ki 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Bayramı da tıpkı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi bizim, hepimizin bayramıdır, coşkusudur, gururudur.''

Aynı ulu çınarın dalları olduklarını, Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını duygulanarak ve gururlanarak dinlediğini söyleyerek Eroğlu, şöyle devam etti:

''Artık lider ülke olduğu herkesçe kabul edilen Anavatan Türkiye'nin Başbakanı geniş bir heyetle aramızda. 'Dünümüz bir, yarınımız bir... tek yüreğiz' diyor. Kıbrıs Türk halkı da Sayın Başbakan'a yanıt veriyor ve 'dün de birlikteydik, bugün de birlikteyiz... yarın da birlikte olacağız' diyor. Sayın Başbakanım, değerli kardeşim Sayın Erdoğan'ın konuşmasını Kıbrıs Türk Halkı adına heyecanla, duygulanarak, gururlanarak dinledim.

İnşallah Güney Kıbrıs'takiler ve Kıbrıs'la ilgilenen diğer ülkeler de bu konuşmayı takip eder ve içeriği üzerinde önemle dururlar.''



-ECEVİT-ERBAKAN VE DENKTAŞ'I ANDI-



Başbakan Erdoğan'a adaya ayak bastığı andan itibaren söyledikleri için teşekkür eden Eroğlu, konuşmasında, Rauf Denktaş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'ı da anarak şunları söyledi:

''Eminim ki şu anda tedavi için Ankara'da bulunan Kurucu Cumhurbaşkanımız, 20 Temmuz Barış Harekatı dönemi Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Sayın Rauf Denktaş da kalbi ile aklı ile buradadır ve biz de ona bir kez daha acil şifalarımızı, sevgilerimizi saygılarımızı gönderiyoruz.

Hazır yeri gelmişken 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı sırasında Türkiye Başbakanı olan merhum Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı olan ve bu yıl içinde kaybettiğimiz Necmettin Erbakan'ı da şükranla yad ediyor, Allah'tan gani gani rahmet diliyoruz.

Bugün aramızda olmayan komutanlarımıza, şehit düşen Mehmetçik ve Mücahitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, kendilerini şükranla anıyoruz. Gazilerimize bir kez daha en derin saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.



-''20 TEMMUZ TARİHİ DÖNÜM NOKTASI''-



20 Temmuz Barış Harekatı'nın, adada yaşayan Türkler için 1878'de Kıbrıs'ın İngilizler tarafından bir oyunla Osmanlı İdaresi'nden çıkarılması sonucu başlayan esaret, acı, katliam günlerinin geride kaldığı tarihi bir dönüm noktası olduğunu anlatan Eroğlu, Barış Harekatı'nın, Kıbrıs Türkleri için yaşama dönüş anlamı taşıdığını vurguladı.

Eroğlu, şöyle devam etti:

''Eğer Kıbrıs Türk Halkı milli ve dini kimliğini koruyarak ailesi, vatanı, bayrağı, ulusu için adayı Yunanistan'a bağlamak için siyasi ve askeri bakımdan harekete geçenlere karşı direnmeseydi Rum-Yunan ikilisi başarılı olacak ve ada daha 1950'li yıllarda Yunanistan'ın egemenliğine girecekti.

20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı Kıbrıs da Girit, Rodos gibi bir Yunan adası olacaktı. Kıbrıs, Yunan adası olsaydı bugün Anavatanımız Türkiye Akdeniz'e çıkamayacak duruma gelecek çok ciddi tehditlerle karşı karşıya kalacaktı.''



-''KIBRIS DÜNYA İÇİN BÜYÜK STRATEJİK ÖNEME SAHİPTİR''-



Kıbrıs Adasının dün de bugün de bölge ve dünya için büyük stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Eroğlu, ''Eğer Avrupa Birliği sınırlarını Asya kıtasındaki Kıbrıs'a kadar uzatıyorsa, İngiltere birçok üssünden vazgeçmesine rağmen Kıbrıs'takilere dokundurtmuyorsa bu elbette ki adanın stratejik önemindendir'' dedi.

Buna bir de son yıllarda daha da belirginleşen bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarını eklenirse, Kıbrıs'ın ne anlama geldiğinin daha iyi anlaşılacağını kaydeden Eroğlu, yarınların bugünlerden daha güzel olması isteniyorsa, tarihi gerçeklerin iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.

Eroğlu, ''O nedenle toplumun her kesimine ama öncelikle medyaya, öğretmenlerimize, bilim insanlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza demokrat, çağdaş, haklarını bilen, tarih şuuruna sahip, hakkını koruyan bir toplum için 'sorumluluk ve görev' çağrısında bulunuyorum'' dedi.



-''SIFIRDAN EKONOMİ YARATTIK''-



Türkiye'nin desteğiyle 1974 Mutlu Barış Harekatı'nın yarattığı coğrafyada bir devlet kurduklarını, hep birlikte, ''aynı yolun yolcusuyuz, biz biriz, beraberiz'' anlayışıyla sıfırdan bir ekonomi yarattıklarını anlatan Eroğlu, bu çalışmaları yaparken Türkiye'nin hep yanlarında olduğunu vurguladı.

Eroğlu, ''7'den 70'e Kıbrıs Türkü, her kesimden insanımız Türk olmanın, bu topraklarda yaşamanın Anavatan Türkiye ile kardeşçe ilişkilerin öneminin gururu ve bilinci içindedir. Arada çıkan bazı cılız seslere itibar edilmemelidir'' dedi.

Dünyada yaşanan belirsizliklere, ambargolara rağmen Kıbrıs Türk halkının başardıklarının benzerini görmek pek mümkün olmadığını ifade eden Eroğlu, bu başarıda Anavatan Türkiye'nin büyük katkısı olduğunu, ama bunların yeterli olmadığını, daha bir kararlılıkla yollarına devam edeceklerini kaydetti.

Eroğlu, daha da güzel yarınlara ulaşmak için Anavatan Türkiye ile birlikte çalışacaklarını söyledi.

Uzun bir politik geçmişi olduğunu, Anavatan Türkiye'nin pek çok Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile birlikte mesai yapma bahtiyarlığına eriştiğini anımsatan Eroğlu, şöyle devam etti:

''Tümü ellerinden geleni yapma, Kıbrıs Türk halkını daha ileri noktalara taşıma gayreti içinde olmuşlardır.

Sayın Erdoğan da 2002 yılından bu yana çok samimi bir şekilde Kıbrıs Türk halkının hızla kalkınmasını, refah içinde yaşamasını, bir an önce ambargolardan, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün mağduriyetinden kurtulmasını istemektedir.

Pek çok kez kendisi ile bir araya geldik ve her zaman için anlayış, destek gördük. Sayın Erdoğan'ın Anavatan Türkiye için ortaya koyduğu büyük projeleri heyecanla ve gururla izliyorum.''



-PROJELER-



Bugünkü durumuna ulaşan Türkiye'nin KKTC'ye de gelişme ve daha ileri gitme çabalarında daha da etkin destek sağlayacağını kaydeden Eroğlu, öteden beri Anavatan Türkiye ile birlikte Kıbrıs Türk halkı için projeleri olduğunu söyledi.

Eroğlu, Kanal İstanbul'u açacak Başbakan'ın, elbette denizleri aşarak Kıbrıs'a suyu da getireceğini belirterek, Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti.

Türkiye'den su ve elektrik enerjisi getirilmesi projesi olduğuna işaret eden Eroğlu, şöyle konuştu:

'' İnşallah 7 Mart'ta Anamur'da başlatılan proje zamanında, yani 2014 yılı Mart ayında tamamlanacak ve Anavatan Türkiye'den Kıbrıs'a 75 milyon metreküplük Barış Suyu akmaya başlayacak. Bu proje inanıyorum ki Kıbrıs'taki barış çabalarına da büyük motivasyon sağlayacak ve teşvik edici rol oynayacaktır. Güney Kıbrıs'ta son yaşananlar ve KKTC'den elektrik enerjisi alma yoluna gitmeleri bu düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.''

KKTC'nin üniversitelerindeki öğrenci sayısını Anavatan Türkiye ile birlikte koydukları hedefe ulaştıracaklarını, turizmde de mutlaka hedeflere ulaşacaklarını belirten Eroğlu, ''Ekonominin güçlendirilmesiyle birlikte daha da mutlu hale gelecek olan KKTC halkı hem devletimiz hem de Anavatan Türkiye'nin bu adadaki en güçlü dayanağı olacaktır'' dedi.

Kıbrıs konusuna değinerek, son gelişmeler hakkında bilgi aktaran Eroğlu, Rum tarafının hala uzattıkları dostluk ve barış elini tutmadığını kaydetti.

Rum tarafına geçen hafta yaşanan patlamanın ardından elektrik verdiklerini anımsatan Eroğlu, ''Bu adımımızın iki taraf arasında yakınlaşmaya neden olmasına ve kapsamlı çözümü beklemeden başka alanlarda somut işbirliği alanlarının gelişmesine vesile olmasını diliyorum'' dedi.

Nihai ve şaşmaz hedeflerinin Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Adasında kendi kendini idare ederek refah ve mutluluk içinde yaşaması olduğunu ifade eden Eroğlu, ''Asla 20 Temmuz güneşinin aydınlattığı yolumuzun karanlıklarda kalmasına izin vermeyeceğiz'' dedi.



-ULUSLARARASI CAMİAYA SESLENDİ-



Konuşmasında, Kıbrıs konusu ile yakından ilgilenen uluslararası aktörlere de ''birkaç şey söylemek'' istediğini kaydeden Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve arkadaşlarından çeşitli ayak oyunlarına ve oyalama çabalarına dikkat ederek, hareket etmelerini beklediklerini söyledi.

BM'den tavrını ortaya koymasını isteyen Eroğlu, şöyle devam etti:

''Birleşmiş Milletler örgütü artık Kıbrıs'ta var olan gerçeklere dayalı, uygulanması ve yaşaması mümkün bir anlaşmanın önünün tıkanmasına izin vermeyerek, haklı olanı ve olmayanı daha net bir şekilde süzmeli ve tavrını ortaya koymalıdır.

BM Güvenlik Konseyi'nden beklentimiz de Kıbrıs sorununun yaşayabilir bir anlaşma ile sonuçlanmasının bölge ve dünya barışına yapacağı katkı, yaratacağı olumlu atmosferin öneminin bilinciyle hareket edilmesidir.

BM'nin hala 4 Mart 1964'teki 186 numaralı karar paralelinde bir politika sürdürmesi yanlıştır. Eğer 47 yıldır devam eden bu tutum doğru ise Kıbrıs konusunun çoktan hallolması gerekmiyor muydu?

Sorun hala çözülmediyse o kararı ve o karar paralelinde alınan diğer kararları sorgulamak gerekmiyor mu? Bizce gerekiyor.''



-''AB SÖZÜNÜ YERİNE GETİRMELİ''-



AB'nin (AB) Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:

''Rum şantajlarına boyun eğmelerinin Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türk halkına karşı yapılmış bir haksızlık olduğunu ve kendileri için tarihi kayıplara neden olabileceğini anlamalarının zamanı gelmiştir.

AB eğer Kıbrıs Türk tarafının yararlarını da gözetmek durumunda ise -ki AB'nin Kıbrıs'la ilgili kararları bunu öngörüyor- şu ana kadar yaptıkları doğru değildir, tutumlarını değiştirmeleri gerekir.

İslam dünyasından, İslam İşbirliği Teşkilatından beklentimiz ise bize daha etkin ve yoğun destek vermeleridir.''



-RUMLARA SESLENDİ-



Kıbrıs Rum komşularına, ''1974 öncesinde yaşananlardan ders çıkarmalısınız'' diye seslenen Eroğlu, şunları söyledi:

''1974 öncesi yaşananları dikkate alarak bugün var olan gerçeklerden hareket ederek bir anlaşma yapılırsa bunun yaşayabilir ve kalıcı olacağını artık anlamanız lazım.

Rum komşularımız olarak sizler, 15 Temmuz (1974) Yunan Darbesi öncesinde neler yaşandığını, Kıbrıs Türk halkının hangi saldırılara ve ambargolara maruz bırakıldığını, 15 Temmuz darbesinin hedefinin adanın ivedi olarak Yunanistan'a ilhakı olduğunu unutmadan bizim neyi niçin istediğimizi anlamaya çalışmalısınız. Güney Kıbrıs'ın değerli yöneticileri, siyasileri, Rum halkına 1974 öncesine dönülebileceği umudu vermekten vazgeçmelidir.

1974'ün üzerinden 37 yıl geçmiştir. Kuzey Kıbrıs'ta kurulan bir siyasi, sosyo-ekonomik düzen vardır. Kıbrıs Türk halkı kendi kendini idareden vazgeçmek, iki bölgeliliği, Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili güvencesini tehlikeye atmaktan yana değildir, olmayacaktır da.

Varılacak bir anlaşma sonuçta referanduma gideceğine göre Türk tarafının 'evet' diyebileceği makul istemlerle ortaya çıkılmalıdır.

Eğer yukarıda işaret ettiğim noktalarda ilerlemeler olursa Kıbrıs konusunun halledilmesi mümkündür. Aksi takdirde ise Anavatan Türkiye Devlet ve Hükümet yetkililerinin de çok kez vurguladıkları gibi 'Kıbrıs Türk halkı daha fazla çözümsüzlüğün mağduru' durumunda olmamalıdır. Kıbrıs Türk halkının daha fazla beklemeye, daha fazla haksızlığa uğramaya tahammülü kalmamıştır.''

Başbakan Erdoğan'a anlamlı ziyareti için tekrar teşekkür eden Eroğlu, ''Onu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde görmek bizi her zaman mutlu etmiştir ve inanıyoruz ki fırsat buldukça bu vatan topraklarına da gelmeye devam edecektir. Ve bir kez daha 20 Temmuz'u gerçekleştirenlerden aramızda olanları minnetle, aramızda olmayanları şükranla anıyorum'' dedi.

Eroğlu sözlerini şöyle tamamladı:

''Biz 1571'de de birdik 1974'te de, 2011'de de...ve biz yarın da birlikte olacağız..hep birlikte, tek yürek, tek hedef geleceğe uzanacağız.''