Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, şu andaki gelişmelerin bankaların uluslararası piyasalardan uzun vadelerde kaynak sağlanmasını zorlaştırmış gibi göründüğünü, uzun vadelerde kaynak sağlanırsa bankaların bu imkanı sunmaya devam edeceklerini, değilse kredi vadesinin 3 yıl veya biraz daha aşağıya inebileceğini bildirdi.

Keskin, bankacılık sektörü Temmuz-Eylül 2011 dönemindeki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtlarken, bireysel kredilerin GSYH'ya oranındaki artışın devam ettiğini, ancak yavaşladığını söyledi.

Bu oranın 2010'da yüzde 16 iken, eylül sonunda yüzde 17 olduğunu, bireysel kredilerin bireysel tasarruflara oranına bakıldığında ise yüzde 54 civarında bir oranın söz konusu olduğunu kaydeden Keskin, bireysel borçluluk oranlarındaki artışın yavaşladığının söylenebileceğini belirtti.

Hem uluslararası piyasalardan gelen kaynak kısıtının, hem tasarrufların artırılması yönündeki önlemlerin Türkiye'de önümüzdeki yılın en güncel konularından olacağına değinen Keskin, sektörün kredi hacmini artırmak için ihtiyaç duyduğu kaynakta ana kalemin mevduat olmaya devam edeceğini söyledi.

Bankacılık sisteminin önlemleriyle ilgili konuya bakıldığında, öncelikli konunun parasal tedbirler ve bankaların zorunlu karşılık oranlarına ilişkin olduğunu vurgulayan Keskin, şöyle devam etti:

''Sektör, Türk Lirası kaynaklar üzerinden alınan zorunlu karşılıkların daha kısa vadelerde daha özendirici olmasını talep ediyor. Zorunlu karşılıklara faiz verilmemesi bankacılık sisteminin bir yandan gelirini azalttı, bir yandan da o kadarlık bir kaynağı Merkez Bankası'ndan fonladığı için maliyetini artırdı. Öncelikli taleplerimiz bunlar. Ama büyüme döneminden yavaşlama dönemine geçtiğimiz için bu önlemlerin yeni baştan düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.''



-''2012'deki en önemli konu büyümenin yavaşlaması''-



Bankacılık sistemi için 2012'nin gündemindeki en önemli konunun makro açıdan büyümenin yavaşlaması olacağına dikkati çeken Keskin, büyümenin yavaşlamasıyla birlikte bankaların bilançolarında yavaşlama görüleceğini ve kredi talebinin yavaşlayacağını, bu nedenle bankaların öncelikle mevcut risklerini daha iyi nasıl yönetebilirler konusuna konsantre olacaklarını, ayrıca öz kaynaklarını güçlü tutma çabalarının süreceğini ifade etti.

Keskin, ''Hem yavaşlayan bir büyüme, hem düşen kar marjları dikkate alındığında, karlılık açısından şu an itibariyle çok iyimser olmak için erken. Üç konu; büyüme, aktif kalitesi ve öz kaynak karlılığı bankaların gündeminde ilk sıralarda yer alacak'' dedi.

Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Keskin, bankacılık sisteminde kaynaklarla ilgili gördükleri kısıtın daha çok yurt dışından borçlanmayla ilgili olduğunun altını çizerek, ''Yurt dışından borçlanma azalırken, kredi talebinin de aynı hızda devam etmeyeceğini varsayarsak, o bir yerde dengelenecek. Ancak kredi talebi devam ederse, bu mevduat üzerinde bir baskı yaratabilir'' diye konuştu.

Kredi talebiyle kaynak arzı artışı arasında denge oluşacağını tahmin ettiklerini vurgulayan Keskin, şu anda kaynaklar üzerinde bir baskının henüz faiz oranlarını yukarıya itecek kadar yüksek olmadığını, kredi talebinin yavaşlamasıyla bu baskının azalabileceğini söyledi.

Bankacılık sisteminin çok kısa vadelerde Merkez Bankası'ndan fonlamasının uzun süre sürdürülebilir bir konu olmadığına işaret eden Keskin, bir süre sonra yeniden mevduatın bankalar için önemli kaynak olmaya devam edeceğini belirtti.



-''Bireysel kredilerin yarısından fazlası 4 yıldan uzun''-



Kredilerle ilgili bir soru üzerine, şu anda bireysel kredilerin yüzde 50'den fazlasının ortalama vadesinin 4 yıldan daha uzun olduğunu ifade eden Keskin, şöyle konuştu:

''Çünkü bankalar uluslararası piyasalardan bu kaynakları sağlayabiliyorlardı. Şu andaki gelişmeler, uluslararası piyasalardan bu vadelerde kaynak sağlanmasını zorlaştırmış gibi görünüyor. Eğer bu vadelerde kaynak sağlanırsa bankalar bu imkanı sunmaya devam ederler. Değilse 3 yıl veya biraz daha aşağıya inmesini beklemek mümkün. Çünkü bankaların mevduat vadesi 3 ay, repo vadesi bir hafta... Bu, bireyler için çok uzun vadelerde kredilerin bulunabilirliğini sınırlandıracağını gösteriyor.''

Sektörün 2012 yılına daha ihtiyatlı girdiğini belirten Keskin, çevredeki gelişmelerin çok olumlu olmadığı böyle bir ortamda gelişmekte olan bir ülkenin bankacılık sektörünün ihtiyatlı olmasının doğal karşılanması gerektiğini söyledi.

Ekrem Keskin, 2012 yılında kaynak kısıtıyla daha fazla karşılaşma ihtimali nedeniyle büyüme hızının bir miktar aşağıya gelmesinin normal olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

''Türkiye'de tasarruf oranımız düşük düzeyde. Tasarruf oranımızın yükseltilmesi önemli. Tasarruf oranının yükseltilerek, cari açığın düşürülmesinin hedeflenmesi de çok olumlu bir gelişme. Bu beklentilerin yanı sıra, bankacılık sisteminin öz kaynaklarının büyümesini sınırlandıracak daha fazla önlem alınmaması gerekir. Bu da bankaların karlılığıyla ilgili bir konudur. Bankacılık sisteminin üzerine getirilen her ek yük şu anda karları üzerinden öz kaynaklarını sınırlandırıyor. Bu da ekonomiyi dolaylı olarak etkiliyor.''

Bir soru üzerine, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarıyla ilgili önceliğinin hep olacağının altını çizen Keskin, bugünkü varsayımlarla öz kaynak karlılığının yıl sonu için hala 12-14 arasında bir yerde, sermaye yeterliliğiyle ilgili rasyonun ise 15-16,5 arasında bir yerde olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.