Advertisement

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bu yılın son toplantısını dün yaptı. Faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi.
Yayınlanan notta da ilgi çekici bir şey yoktu. Bankanın daha önceki söylemleriyle tutarlı ve benzer değerlendirmeler metne aynen konulmuştu.
Bunu da normal karşılamak gerekiyor. Zira 27 Aralık Salı günü kamuoyuna duyurulacak "2012 Yılı Para ve Kur Politikası" metni çok daha fazla önem taşıyor. Bu metin açıklanmadan kimse para politikasında zaten bir değişiklik beklemiyordu.
Dolayısıyla şimdi önemli olan salı günkü toplantı. 2012 yılında uygulanacak para politikasının ipuçlarını buradan öğrenebileceğiz.
Beklentim 2012 yılında pek fazla bir değişikliğin olmayacağı yönünde. Merkez Bankası'nın Aralık 2010'dan bu yana sürdürdüğü politika ve prensiplerden sapmalar göstereceğini sanmıyorum. Girdiği yoldan ani bir kararla başka yöne dönmesi düşünülemez.

ÜÇ NOKTA ÖNEMLİ
Ne var ki salı günkü açıklamalar içinde piyasaların aradığı ya da duymak istediği noktalar var.
Bunların başında Merkez Bankası'nın ne derece bağımsız olduğu geliyor. Piyasalar Banka'nın siyasi etkilere açıklığının artması ve bağımsızlığının zayıflaması konusuna yanıt arıyorlar. 2012 yılı para politikasını bu noktadan değerlendirmek istiyorlar.
İkinci olarak enflasyonist eğilimlerin arttığı şu dönemlerde Merkez Bankası'nın gündeminin başına tekrar yerleştirdiği fiyat artışlarıyla ilgili mücadelesinin detaylarına girmeyi arzuluyorlar.
Özellikle faiz aracının bu amaca dönük olarak nasıl kullanılacağı üzerinde duruyorlar. Bir üçüncü nokta, döviz kuru politikasında dalgalı kur sisteminin uygulanma biçimini öğrenmek istiyorlar. Piyasalar için önem taşıyan TL'nin diğer paralara göre tavanı konusunda 2011 yılı uygulamalarının 2012 yılında da geçerli olup olmayacağı onlar için önemli.
Bu üç noktada Banka'nın yapacağı açıklamaların ve ortaya koyacağı görüşlerin, teknik anlatımlardan çok daha ağırlıklı olduğu kanısındayım.

***

Birinin felaketi, diğerinin selameti

Shakespeare'in "Heyhat, ne acıdır mutluluğa bir başkasının gözünden bakmak" saptamasına örnek bir yılbaşı tebrik kartı aldım.
Tebrik kartında yeni yıl kutlamaları yanında "AAA notunuz düşüyor mu? Belki size yardım edebiliriz" yazıyor.
Kartı yollayan ABD'de finans sektöründe çalışıyor. Kredi derecelendirme konularında uzman bir kişi. Ancak finans sektöründe kimsenin kimseye acımaya tahammülü yok. Bir kuruluşun ya da ülkenin yüksek kredi notunun düşme olasılığı, başka kimselerin bundan yararlanması olanağını doğuruyor. Birinin felaketi diğerinin selameti oluyor.
Global piyasalar ne yazık ki böyle genler taşıyan bir yapıya sahip. Birinin mutsuzluğu diğerinin olaya mutlu bakmasına neden oluyor.
Sistem bu. Ne yaparsınız?