Ocak ayında Hazine nakit dengesi verileri iyi geldi. Hem gelirlerde hem de giderlerde enflasyon üzeri artışın sürmekte olduğu gözleniyor. Yıllık bazda gelirlerde yüzde 20, giderlerde ise yüzde 17 artış var.
Dönemi biraz daha geri götürüp gelişmelere baktığımızda, 2010 yılının ortalarından bu yana gelirler ile faiz dışı harcamalardaki yıllık ortalama artışların Ocak 2012'deki gelişmelere paralel bir biçimde süregittiğini görüyoruz. Küçük oynamalar hariç gelirler yüzde 20'lerde, faiz dışı harcamalar ise yüzde 15 artmış.

DÖRT NEDEN
Kriz sonrasında dört nokta nakit bazda gelirler ve giderler arasında böyle bir dengenin oluşmasına yardımcı oldu.
Birincisi, son iki yıldır gerçekleşen yüksek büyüme oranları, dolaylı vergilere dayalı mali sistemimizin bir sonucu olarak kamu gelirlerinde beklenenin üzerinde artışlara neden oldu.
İkincisi, özelleştirme gibi geçici gelirlerin etkileri son iki yılda da sürdü.
Üçüncüsü, ödenmemiş vergilere getirilen taksitle ödeme olanağı gelirlerdeki artışa önemli katkıda bulundu.
Dördüncüsü ise Hazine'nin düşük faiz oranlarıyla borçlanma ortamını yakalaması giderlerini azalttı.
Tüm bu olumlu faktörler, reel olarak artış eğilimini sürdüren nakit harcamalara karşın dengenin artı olarak çıkmasını sağladı.

DEVAM EDER Mİ?
Şimdi soru bu geçici faktörlerin önümüzdeki yıllarda devam edip etmeyeceği noktasına odaklanıyor.
Bu konuda en önemli risk, faizlerdeki artıştır. Nitekim bu yılın ocak ayında nakit dengenin geçen yıla göre azalmasında, faiz giderlerindeki yüzde 16'lık artış etkili oldu.
Buna karşı Hazine'nin son iki yıldır borç çevirme oranını yüzde 85'lerde tutması ve bu yıl da aynı hedefi koyması, yükü biraz da olsa hafifletiyor. Aralık sonunda yüzde 80 olarak öngörülen ocak ayı iç borç çevirme oranının yüzde 95.5 şeklinde gerçekleşmesini geçici olarak yorumlamak gerekir.
Büyüme oranı ise adeta bir "joker". 2012'de yüzde 4 ve üzeri büyüme gerçekleşirse denge fazla bozulmaz. IMF'nin 0.4 gibi tahmini doğru çıkarsa kamu nakit dengesi zorlanır.
Bu yıl özelleştirme gelirlerinde bir azalışın olacağını beklemiyorum. Ayrıca taksitlendirilmiş vergilerden elde edilecek gelirlerin 2012 yılında devam edeceğini de varsaymak lazım.
Hazine nakit dengesinin ve giderek kamu finansman dengesinin hedeflerine ulaşmasında, bu yıl zorlanılsa da bir sorun çıkacağını düşünmüyorum.
Ancak orta dönemde geçici ve büyümeye dayalı gelir sistemimizin önemli riskleri de beraberinde taşıdığını unutmamak gerekiyor.

***

Balık tutmasını öğretmek

Bundan 6 yıl önce bir toplantıya katılmak üzere Kayseri'ye gitmiştim.
Oradayken anlattılar. Avrupa Birliği'nden alınan ve miktarı yüksek olmayan bir fonla balık çiftlikleri kurmak için şehrin ileri gelenleri kolları sıvamışlardı.
Çevre köylere gidip, kahvelerde oturanlara "Gelin size balık tutmasını öğretelim" diye çağrı yapıyorlardı.
Dünya Gazetesi'nde dün bir haber gözüme çarptı. Kayseri'de aktif 55 firma 5 bin tonluk alabalık üretimiyle su ürünleri sektöründe Türkiye'nin 3 büyük kenti arasına girmiş. Avrupa'nın birçok ülkesine ihracat yapılıyormuş.
Bu girişimin birçok kişiye yeni iş sağladığı açık.
Türkiye'nin bu tür projeleri teşvik etmeye gereksinimi var.

Advertisement