Advertisement

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TUİK) hesaplamalarına göre 2010 yıllık işsizlik oranı yüzde 11.9 olarak gerçekleşti. Bu oran 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla yüzde 11 ve yüzde 14 idi.
Yıllık istihdam ve işsizlik hesaplamalarının yıl ortası nüfus projeksiyonlarına göre yapıldığını hatırlatalım. Tabiatıyla rakamlar aylık hesaplamalardan farklı oluyor. 2010 yılı sonundaki durum 15 Mart'ta açıklanacak.
Orta Vadeli Program (OVP) 2010 yılı işsizlik oranının yüzde 12.2 düzeyinde olacağını varsayıyordu. Büyüme ise yüzde 6.8 olarak tahmin ediliyordu.
Büyüme daha yüksek çıkınca işsizlik oranının da Programa kıyasla düşük gerçekleşmesi doğal.
Yıllık ortalama istihdam verilerinde iki nokta dikkati çekiyor.
Birincisi, 2010 yılında işgücüne katılım 855 bin kişi olmuş. İstihdam ise 1 milyon 317 bin kişi artmış. Beklenenden de yüksek gerçekleşen ekonomik büyüme işgücü piyasasına katılanlardan daha fazla iş yaratmış. Bu da işsizlik oranının yüzde 2.1 puan düşmesi sonucunu beraberinde getirmiş.
İkincisi, kentlerde işsizlik daha fazla hissediliyor. Şehirlerde yaşayan genç nüfusun yüzde 24.8 i işsiz.
Buna karşın kadın işsiz sayısı değişmezken erkek işsiz sayısı artıyor.

NASIL ÇÖZECEĞİZ?
Başbakan işsizlik oranını yüzde 5 olarak hedeflediğini söylüyor. Kanımca erişilmesi çok güç bir rakam.
■ Teorik olarak tartışılsa da, her ülkenin altına inmesi güç bir işsizlik oranı (NAIRU) vardır. Türkiye için bu oran yüzde 7 ya da 8'dir. Ne yaparsanız yapın bundan düşük bir işsizlik oranına erişemezsiniz.
■ Son veriler gösteriyor ki her yıl işgücü piyasasına 850 ile 900 bin kişi girmekte. Geçmişte bu rakam daha düşüktü. Yıllar içinde işgücüne katılma oranı yüzde 45'lerden yüzde 49 lara yükselince iş arayanların sayısı da arttı.
Bu gerçek Türkiye nin daha fazla istihdam yaratma zorunluluğunu da beraberinde getiriyor.
■ Milli Prodüktivite Merkezi'nin yaptığı son bir araştırma Türkiye de verimliliğin sanayileşmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük bir düzeyde bulunduğuna işaret ediyor.
Bir işçinin saat başına ürettiği mal ve hizmet olarak hesaplanan verimlilik, aynı ürün bazına göre Türkiye'de bir ise bazı ülkelerde 3 ya da 4 katına çıkıyor.
Bunun anlamı verimlilik artarsa büyüme ve kişi başına gelir düzeyi yükselecek ama ekonominin istihdam yaratma kabiliyeti azalacak. Verimliliği düşük kişiler iş bulmakta zorlanacaklar.
Dolayısıyla bu ikilemin çözülmesi gerekli.
■ Geçen yıl haziran ayında açıklanan "İstihdam Stratejisi"nin kâğıt üzerinde kalmaması lazım.
■ Türkiye 2010 yılında yüzde 8 in üzerinde büyüyerek işsizlik oranını yüzde 11.9 a indirebildi. Bu kadar yüksek oranlı büyümeyi sürdürmemiz mümkün değil.
Önümüzdeki yıllarda işgücü piyasasına yılda gireceklerin 1 milyona yaklaşacağını düşünürseniz, makro dengeleri bozmayacak ve fakat istihdam dostu düşük oranlı büyüme stratejisini çizmemiz şart.
■ Tarıma önem vererek kente göçü tersine çeviren bir yaklaşımın uygulanması halinde hem verimlik artar hem de kentteki işsiz sayısı azalır.
■ Son beş yılda yüzde 6 puan düşse bile, halen yüzde 43 gibi çok yüksek bir düzeyde bulunan kayıt dışı işsizlik politika çizimini güçleştiriyor. Verileri saptırıyor.
İstihdamdaki sorunların bizi uzun süre uğraştıracağı açık.