Advertisement

Son ekonomik ve politik gelişmelerden olumsuz etkilenenlerin başında Avrupa Birliği'nin geldiğine kuşku yok.
Libya'ya yapılan dış müdahaleye bakın. ABD'nin yanında müttefik olarak Avrupa Birliği'nden İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya yer alıyor. Bu resimde Almanya yok.
Almanya nükleer enerji politikasını diğer üyelere sormadan değiştiriyor.
Euro Bölgesi'nde borç sorununa düşmüş üye ülkelere yardımların nasıl yapılacağı konusu hâlâ ortada. Somut bir çözüm yok.
Avrupa Birliği'ne üye İngiltere kendi sorunları ile uğraşıyor. ABD ile bir birlik kurmuş gibi hareket ediyor.
Euro Bölgesi'ne girmeyen İsveç ve Danimarka ise hayatlarından memnun. Danimarka "Borç sorunu ile karşılaşırsak paramız Euro olmadığı için bu badireyi kolay atlatırız" yaklaşımı içinde.
Geçmişte karar alma mekanizması büyük ülkelerin hâkimiyetine odaklanmışken, şimdi bu odaklanma dağılıyor.
Böyle olunca Avrupa Birliği 4 bölümlü bir bölgeye benziyor.
1 -Euro Bölgesi,
2-İngiltere,
3-Danimarka ve İsveç,
4- Bunların dışında kalan Doğu Avrupa Ülkeleri.
Buradaki soru tabii ki şu: Ortak karar almada böylesi sorunları olan bir ekonomik ve politik oluşum nasıl olacak da güçlü bir birlik haline gelecek?
Kanımca bu yapısal sorunun üzerine kimse gitmek istemiyor.
■ Büyük ülkelerin siyasetçileri seçmenlerine Avrupa'yı kendilerinin yönettiği gibi bir izlenim veriyorlar.
■ Küçük ülkelerin siyasetçileri ise bağımsızlıklarını kaybetmenin telaşı içinde kendilerini ispat etmeye çalışıyorlar.
■ Borç sorunu ile boğuşanlar ise "Ne koparırsam kârdır" yaklaşımı içindeler.
■ Dış politikada ise her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
Avrupa Birliği'nin geleceği hiç de parlak görmüyorum. Global krizin bile akıllarını başlarına getirmemiş olduğu anlaşılıyor.


Piyasalar savaşa duyarsız

Finans piyasalarının bir özelliği de askeri müdahalelere ya da savaşlara duyarsız olmaları.
Şu Libya olayına bakın. Tepki çok az.
Daha önceki Kosova, Afganistan ve Irak olaylarında da aynı tepkisizliği gösterdiler. Türkiye 25 yılı aşkın süre PKK ile savaşırken İMKB'nin ne kadar az etkilendiğini hatırlayın.
Kanımca bu tür davranışın nedenlerinin başında piyasaların dünya ekonomisindeki yapısalları bozmayan gelişmeleri fazla dikkate almaması ya da bozma olasılığını önceden fiyatlaması geliyor.
Libya'ya yapılan müdahaleye de aynı şekilde yaklaştılar. Daha önce Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ayaklanmaların enerji piyasasına etkisini biraz da mübalağalı şekilde yüksek fiyatladıkları için şimdi sakinler.
Piyasalar şu anda ilgilerini Avrupa Merkez Bankası'nın faizi arttırıp artırmayacağı noktasına odaklanmış bir durumdalar. Artış beklentisi Euro/dolar kurunun yönünü yukarıya çeviriyor.
Savaş zamanlarında doların "emin bir para" olduğu gerçeği bile bu kez gözlenmiyor.