Advertisement

Bir ülke düşünün. Yapısalları aynen şöyle:

*Borçlanma faizi yüzde 8’i aşmış.

*Bütçe açığı milli gelirinin yüzde 9,3’üne erişmiş.

*Kamu çalışanlarının maaşı yüzde 5 düşmüş.

*Katma değer vergisi yüzde 23’e yükselmiş.

*Kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 80’lere varmış.

*Büyüme oranı yüzde 1 ya da 2’yi geçmesi zorlaşmış.

*Önümüzdeki altı ayda ödenecek borç tutarı 20 milyar euro’ya fırlamış.

*Nüfusu yaşlanmış.

* 1999 yılından bu yana dış rekabetini gün geçtikçe yitirmiş.

Bu ülkenin adı Portekiz.

Şimdi siz olsanız Portekiz’in başına geçip bu ülkeyi yönetmek ister miydiniz?

Hiç tahmin etmem ve de önermem.

Çarşamba akşamı kurtarma operasyonunu yüklenmiş olan hükümet istifa etti. Görünen nedeni yukarıdaki yapısalları iyileştirmek için Parlemento’ya sunulan 4. paketin onay alamamasıydı.

Oysa gerçek neden demokratik bir toplumda bu dengesizlikleri gidermek için çaba sarfedenin sonunda kaybedeceği gerçeğinin açığa çıkmasıydı.

Borç batağına düşmüş bir ülkenin buradan kurtulmak için gerekli üç şarttan birisi olan “alınan önlemlere karşı halkın dayanma gücünün” kriterinin gerçekleşmeyeceğini anlayan hükümetin istifa etmekten başka yapacağı başka bir şey yoktu.

Diğer iki koşulu da hatırlatalım. Borcu ödeme isteği ve bunun için ülkenin yeterli kaynaklara sahip bulunması.

Portekiz ekonomisi ve yöneticileri bu iki şarta uydular. Ancak gereğini yapma dönemi gelince halkın dayanma gücünü aştıklarını fark ettiler.

Sorun şimdi Avrupa liderlerinin bugün ve yarın yapacakları toplantının gündemine bütün hızıyla girdi.

Bakalım ne olacak?

 

CHP’nin ekonomik programı

CHP Genel Başkanı iki gündür İstanbul’da ekonomi sohbetlerindeydi. Partinin ekonomik programının ana hatlarını basınla ve işadamlarıyla paylaştı.

Programın detaylarının henüz belli olmadığı bu aşamada bir yorumda bulunmak zor.

Ancak iki konu dikkatimi çekti.

Birincisi, bu kez CHP konulara olumlu yaklaşıyor. Eleştiriden çok yapılacakları ortaya koyuyor. Programda pozitif bir enerji var.

İkincisi, bazı makro dengeler arasında ilişkiyi kurmak güç. Örneğin yüzde 7 büyüme oranı ile yüzde 2,5 cari işlemler açığını bağdaştırmak gibi.

Bu nedenle program tam ve detayları ile ortaya konulduğunda makro çatının ve buna yönelik politika önlemlerinin tutarlı olması gerekiyor.

Bunun zor bir şey olduğunu sanmıyorum.

En büyük risk makro çatının kamuoyuna ve piyasalara anlatılması sürecinin profesyonelce yönetilememesi. Siyasetçi mantığı ve anlatımı ile sunulması.

Umarım bu hataya düşülmez.