Advertisement

Hafta sonu tamamlanan IMF-Dünya Bankası bahar toplantılarında ortaya çıkan üç önemli sorunu ya da konuyu şu şekilde özetlemek mümkün:
1 - ABD ekonomisinin yüksek bütçe açıkları ve kamu borçluluğu,
2- Yunanistan'ın bitmeyen sorunları,
3-KırıIganlığı süren küresel ekonomide ve finans sisteminde canlanmanın nasıl sağlanacağı.

ABD KİLİT ÜLKE
ABD yöneticilerinin küresel kriz sırasındaki bankaları ve ekonomilerini kurtarma operasyonunun maliyeti şimdi ağır bir biçimde çıkıyor.
Buna bir de Başkan Obama'nın seçim sırasında söz verdiği sağlık reformunun getirdiği ek yükler de eklendiğinde, bu yıl için beklenen bütçe açığının milli gelire oranının 2022 yılına kadar yüzde 10'lardan yüzde 3'lere indirilmesi "Demokles'in Kılıcı" gibi başlarının üzerinde duruyor.
Hatta bazı gözlemcilere göre, eğer ABD küçük ve dünyaya açık bir ülke olsaydı, IMF ile bir stand-by anlaşması yapmaktan kurtulamazdı. Her ne kadar bu düşünce ABD'li yöneticiler tarafından "söz konusu bile olamaz" şeklinde tepki ile karşılaşsa da gerçek ortada.
ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner'e göre önümüzdeki yıllarda bütçenin faiz dışı fazlasının milli gelire oranının yüzde 2.5 ya da 3 düzeyinde tutulması halinde sorun çözülecek.
Bunun için ise harcamalarda kısıntı yapılması ve vergilerin artırılması gerekiyor.
İşte bu noktada ağır bir politik tartışma ya da savaş Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında süregidiyor.
Halka seçim kampanyası sırasında "vergiler artırılmayacak, sağlık reformu yapılacak" sözü veren Obama güç durumda. Ne var ki bunlar yapılamazsa faiz dışı fazlayı Hazine Bakanı'nın önerdiği şekilde gerçekleştirmek güç.
Sorun "oy kaybetmeden vergiler nasıl artırılabilir" noktasına odaklaşmış durumda.
Cumhuriyetçiler ise gerek vergileri yükselterek, gerekse sağlık harcamalarını kısarak Obama'yı politik açıdan güç duruma düşürmek istiyorlar.
Geçen hafta Obama'nın bir toplantı sonrası açık kalan mikrofonlara dikkat etmeden söylediği cümleler medyada geniş yankı buldu.
Obama'nın, Cumhuriyetçileri kastederek "Sağlık reformunu yürürlükten kaldırmak mı istiyorsunuz? Pekala gidip uğraşın. Bütçede beş kuruş dahi azaltma yapamazsınız. Bizi aptal mı sanıyorsunuz?" çıkışı durumu açık şekilde gözler önüne seriyor.
Görüşmeleri hâlâ süren bu tartışmanın sonucunu herkes merak ediyor.
2022 yılına kadar adeta "mali kural" uygulamasına benzer bir yaklaşımla çizilecek bütçenin gerçekçi varsayımlara dayanıp dayanmadığı piyasalarca test edilecek.
Gerçekçi bulunmaz ise sonuç başta doların değeri olmak üzere bazı dengeleri değiştirmeye aday bir konu olarak ortada duruyor.

YUNANİSTAN HÂLÂ ÇIBAN BAŞI
Toplantılar sırasında Yunanistan'ın borç sorununun nasıl aşılacağı da önemli bir konu olarak dünya ekonomisini yönetenlerin karşısına bir kez daha çıktı.
Artık anlaşıldı ki bu ülke yüklendiği borçları ödeyemeyecek.
Bu nedenle yetkililer hazırlıklı geldiler. Yapıcı öneriler getirdiler. Bunlar tartışıldı ancak bir sonuç alınamadı.
Kanımca Avrupalı yöneticiler geç de olsa bu gerçeği kabullendiler. Aksi halde Avrupa'nın "büyüyememe sorunu" kronikleşecek.
ABD kamuoyu ise bunlardan büyük ölçüde habersiz iki konu üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Birincisi, artan benzin fiyatları ceplerini zorluyor.
İkincisi, uykuya dalan hava trafik kontrolörlerine rağmen nasıl olduysa havaalanlarına inen uçaklar güvenliklerini tehdit ediyor.
Herkesin derdi kendine.