Advertisement

Partilerin ekonomik programları teker teker yayınlanmaya başladı.

Dün CHP’nin “Yeni Ekonomi Stratejisi” de kamuoyuna sunulunca, üç büyük partinin ekonomi konusundaki düşüncelerini öğrenmek fırsatını bulduk.

Detaylarına girmeden üç nokta dikkatimi çekti.

*Bu seçimde partilerin ortak noktasını Cumhuriyet’in 100. Kuruluş Yıldönümü olan 2023 yılını hedef almaları oluşturuyor.

Enflasyon tek hanelere inince ekonomik vizyonların ya da programlamanın süresi de giderek uzuyor.

Bu, kuşkusuz hem ülke hem de piyasalar için ümit verici bir gelişme. On yıllık bir süreyi öngörmek ve buna göre bir strateji belirlemek geçmişte hayal kurmak gibi bir şeydi.

Şimdi ise fiyat istikrarını sağlamış bir ekonomide gerçeğe yakın varsayımlarla bu tür program yapabiliyorlar.

*Üç partiden CHP’nin ekonomi programının sunumunu çok daha profesyonelce buldum.

Grafiklerle, tablolarla ve anlatımlarla iyi bir doküman hazırlamışlar.

2000’li yıllarda gerek küresel düzeyde gerekse bizde ortaya çıkan gelişmelerden edindiğimiz deneyimler ve gerçekler siyasi partilerin ekonomik yaklaşımlarını etkilemiş. Bir çok konu ortak nokta haline gelmiş.

*Kanımca buradaki temel soru bu tür stratejilerin, bildirgelerin ya da programların kredibilitesi üzerinde yoğunlaşıyor.

Ne kadar gerçekçi olsalar dahi seçimi kazananların verdikleri sözleri tutup tutmayacakları hala soru işareti olarak seçmenin kafasını kurcalıyor. Geçmişte bu hep böyle oldu. Verilen sözler unutuldu gitti.

 

 

Yunanistan’ın sorunları derinleşiyor

Geçen hafta sonu Finlandiya’da yapılan seçimler Yunanistan’ın borç sorununun çözümünü güçleştirecek gibi görünüyor.

Hükümet hala kurulmamış olsa bile Avrupa’nın sorunlu ülkelerine yardım yapılmasına karşı olan Genç Finliler partisi 39 sandalye kazandı. 200 sandalyeli Fin Parlamentosu’nda bu tür yardımlara sıcak yaklaşmayan Sosyal Demokratların da oyları arttı.

Bu durumda Parlamento’nun bu tür yardımları onaylamasının zor olduğu belirtiliyor.

İlk etapta Portekiz var. Bu ülkeye yapılacak 80 milyar euro’luk yardıma daha önce evet diyen Finlandiya’nın şimdi ne yapacağı bilinmiyor. Mayıs ayı ortasına kadar süre var.

Yunanistan’ın karşılaştığı sorunlar sadece bununla da kalmıyor.

IMF’nin son raporunda önemli adımlar attığı belirtilmesine karşın büyüme ve kamu finansman açıkları konusunda köşeye sıkışmış bir durumda.

Geçen yıl yüzde 4,5 oranında küçülen Yunan ekonomisinde, bu yılda da yüzde 3 oranında bir daralma bekleniyor.

Büyüyemeyen bir ekonominin borç sorununun daha da artacağı kesin.

Varsayalım ki Yunanistan’ın 350 milyar euro’luk milyar dolarlık borcunu erteledi. Vadelerini uzattı. Faizi düşürdü.

İş bunlarla kalmıyor.

2012 ile 2014 yılları arasında yıllık bazda milli gelirine oranla yüzde 8 civarında (20 milyar Euro) bir finansman açığı ortaya çıkıyor.

Bu açığın piyasalardan karşılanması gerekecek. Borçları ertelenmiş ya da alacaklarının bir kısmını tahsil edememiş piyasa oyuncularının Yunanistan’a yeni kredi açarak bu finansmanı sağlamaları çok güç.

İşler şimdi daha da karmaşık bir duruma geldi.