Advertisement

Son günlerde Türk finans piyasalarından dışarıya fon akışı fazlalaştı.
Gerek TL'nin diğer paralara karşı düzeyinde, gerekse faiz oranlarında bu eğilimi gözleyebiliyoruz. Hisse senedi piyasalarında da hareket bu yönde.
Çıkış sürati yüksek değil. Ancak yavaş da olsa bu eğilimin belirli bir süre devam edeceğini sanıyorum.
Nedenlerini ise şöyle sıralayabilirim.
■ Sıcak para sıfır reel faiz yaklaşımını sevmez.
Bunun siyasi bir söylem mi yoksa ciddi bir politika aracı mı olduğu fon yöneticileri arasında kuşkusuz tartışıldı. Sıfır reel faiz ortamında bir ülkeye girmenin tek kazançlı yönünün iç paranın değerlenmesinden geçeceğini biliyorlar. Bu olasılık ise Türk para piyasasında yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor.
Bu nedenle net yatırımlarını azaltmalarında yarar görüyorlar.
■ İkinci neden giderek daha riskli hale gelen cari işlemler açığının düzeyi.
Geçmişte cari açığı milli gelire oranı yüzde 5'i aşınca alarm zilleri çalar, sıcak paracılar girdikleri ülkeden süratle kaçmaya çalışırlardı. 80'li ve 90'lı yıllar hep böyle geçti.
Şimdi ise küresel krizin ve sistemdeki fazla likiditenin etkisi ile bu oran yükseltildi. Yüzde 8'lere çekildi.
Ne var ki Türkiye'de cari açık/milli gelir oranı 2011 yılında çift haneli rakamlara doğru koşuyor.
Böylesine belirgin bir riskin sıcak paracıları ürküteceği kesin.
■ 1 2 Haziran'da yapılacak seçimin finans piyasalarını etkileyeceği düşünülmüyor. Ancak seçim, seçimdir. Her türlü olasılığa açıktır. Bu olasılıklardan aklınıza gelen ya da gelmeyenler finans kuruluşlarınca hazırlanan raporlarda, araştırmalarda ve notlarda yer alıyor.
Bunları okuyan fon yöneticilerinin iki kez düşündüğünü tahmin ediyorum.
■ Ekonominin aşırı ısındığı belli. IMF de Türkiye için bu riske dikkat çekiyor. Alınan önlemlerin de bu ısınmaya mani olduğunu söylemek güç.
Aşırı ısınan bir ekonomiyi, getiri yeterli değilse sıcak para sevmez.
Tüm bu nedenleri alt alta koyduğumuzda tanımında bile zorlandığımız sıcak para ve benzerleri yabancı fonların seçim sonrasına kadar başka sularda yüzmeyi tercih edeceğini de beklemenin doğal olduğunu düşünüyorum.

                                                                        *

Seçim sonuçları da bilgisayarlarda hesaplanacak

YGS olayı şimdilik noktalandı. Ortada bir şey yokmuş.
"ÖSYM Başkanı görevini ihmal etmiş" gibi klasik bir çözüm ile fırtına geçiştirilmeye çalışılıyor. Bizim mevcut hukuk sistemimiz ile ihmalin olup olmadığını beş yıl sonra anlarız.
Son bir aydır bu konu ile yattık, kalktık. Bilgisayarların gücünün nelere "kadir" olabileceğini daha iyi anladık. Yapanın yanında kaldığını bir kez daha gözledik.
Şimdi önümüzde genel seçimler var. Sandıklardan gelen veriler de bilgisayarlara yüklenecek. Sonuçlar buna göre açıklanacak.
YGS olaylarından sonra insanın aklına her şey geliyor.
Umarım parti teşkilatları bu konuda önlemlerini alırlar. Akıllarda soru işaretleri bırakmazlar.