Advertisement

Cari işlemler açığının önlenemez yükselişi ve bu soruna çözüm arayışları değişik görüşleri de beraberinde getiriyor.
Nisan ayı itibarıyla yıllık bazda 64 milyar dolar düzeyine çıkan cari işlemler açığı, bu haliyle milli gelirin yüzde 8'i oranına yükselmiş durumda.
Yıl sonu itibarıyla cari açık için en iyimser tahminler 70-75 milyar dolara ya da milli gelirin yüzde 9'una işaret ediyor.

YAŞLI ADAM YAKLAŞIMI
Açığın yüzde 5'lerin altına indirilmesi ve kırılganlıkların azaltılması konusunda siyasetçilerin dışında Türkiye'de iki ayrı eğilim öne çıkıyor.
Birinci yaklaşım yaşı 50 ya da 60'ları aşan ekonomistler ve akademisyenler tarafından savunuluyor. Bir anlamda görmüş, geçirmiş, acı deneyimler yaşamış ve ekonomi teorisini bilen kişilerden oluşan bu grubun görüşleri şöyle:
■ Merkez Bankası'nın aralık ayında aldığı önlemler cari işlemler açığının azaltılması konusunda olumlu sonuçlar vermedi. Biraz daha beklesek de sonuç yine alınmayacak.
■ Bu nedenle acil adımların atılması gerekiyor. Hükümetin önünde yeni bir seçimin olmayacağı 3 yıllık bir süre var. Önceden alınacak önlemler acı da olsa bu sürede unutulur, gider.
■ Önlemlerin sadece para politikası ve bankacılık sektörü odaklı olmaktan çıkarılması gerekir.
■ Kısa vadede talebi kısıcı ve TL'nin dış değerini düşürücü yönde atılacak adımlar hem cari işlemler açığını azaltır, hem de piyasalara güven verir.
■ Orta dönemde ise yapısal önlemlerle dış ticaret dengesini düzeltmek hedef olarak ortaya konulmalıdır.
Aksi halde dengesizliklerin düzeltilmesi ya piyasa mekanizmasıyla gerçekleşir ya da Yunanistan benzeri bir yaklaşımla sorun ileri atılarak unutturulmaya çalışılır.
Piyasa mekanizmasıyla yeni bir dengenin kurulması sürecinde Türk ekonomisine güvenini yitirecek: finans piyasalarının fon akışını yavaşlatmalarının faturası acı olur.
Yunanistan usulü bir yaklaşım ise daha kötü sonuçlar doğurur. Önümüzdeki dönemde yıllık bazda ortaya çıkacak 60-70 milyar dolarlık cari işlemler açığı ve bunun sonucu artacak dış borçlar, Türkiye'nin dış borç stokunu 5 yıl içinde Yunanistan'ın düzeyine, 600 milyar dolara (400 milyar Euro) yükseltir.
Buradan çıkış maliyetinin daha yüksek olacağı ise kuşkusuzdur.

GENÇ ADAM YAKLAŞIMI
Yaşları 25 ile 40 arasında değişen, genelde finans sektörünün dinamik gücünü oluşturan, risk almayı ve yönetmeyi seven bir grup ise başka türlü düşünüyor.
■ Cari işlemler açığı geçmişte olduğu kadar önemli bir sorun değildir. 80 ve 90'lı yıllarda açığın milli gelire oranının yüzde 5'leri geçmesi durumunda alarm zilleri çalarken, bu limit günümüzde yüzde 10'lara kadar yükselmiş bir durumdadır.
■ Gelişen piyasalara fon akışı hâlâ sürüyor. Yabancı yatırımcıların risk iştahlarında azalış yok. Geçici bazı dalgalanmalar her zaman olabilir.
■ Seçim bitti. Önümüzdeki üç yılda Türkiye'de siyasi çalkantı beklenmiyor.
■ Yeni kurulacak hükümet konuyu biliyor. Gerekli önlemleri er ya da geç alacaktır.
*Büyüme oranını azaltmak ya da Merkez Bankası'nın faiz artırımı sorunu çözemez.
Benim duruşum yaşlı adama yakın.
Geçmişte başımıza gelen birçok belanın zamanında gerekli önlemleri almamamızdan ortaya çıktığını hatırladığımda, cari işlemler açığının bugün ulaştığı düzeyi ciddiye alıyorum.
Bu konuda "bize bir şey olmaz" benzeri "saflıkla" riskli alanlarda dolaşmaya da karşıyım.