Merkez Bankası yetkililerinin yabancı yatırımcılarla ve ekonomistlerle yaptığı toplantıda öne çıkan konu, Türk Lirası zorunlu karşılıkların belli bir kısmının döviz cinsinden de tutulabilmesine olanak sağlanması oldu.
Aralık ayından bu yana Merkez Bankası'nın uygulamaya başladığı "çok amaçlı ve gelenek dışı" para politikasının bir başka yansıması da bu kararda kendisini gösteriyor.
Detaylarını bilmiyoruz ama alınması düşünülen bu önlemin kanımca dört amacı var.
■ Birincisi, bankaların likidite gereksiniminin karşılanması. Bugüne kadar zorunlu karşılıklarla geri çekilen TL likiditeyi Açık Piyasa İşlemler (APİ) ile geri veren Merkez Bankası'nın hareket alanı artık çok daraldı.
Banka 2010 yılı sonunda APİ kanalıyla sisteme 10.9 milyar TL likidite sağlarken, bu tutar ağustos ayı sonunda 75.8 milyar TL'ye ulaştı. Bu işin sonunun olmadığını gören yetkililer zorunlu karşılıkların bir kısmının dövizle yatırılması yoluyla bankalara TL likidite bırakmak istiyorlar.
■ İkincisi, Türk bankaları ellerindeki dövizleri kullanarak yurtdışından "swap" tabir edilen işlemlerle TL likidite sağlama operasyonlarını artırdılar. Bilanço dışında bir türev aracı olan bu işlemlerle kredilerindeki artışlarını sürdürdüler.
Bu konuda önlem alınmadı ya da alınamadı. Şimdi TL likiditesine sıkışan bankaları Merkez Bankası bir anlamda kendisiyle swap yapmayı teşvik ediyor. Maliyeti daha düşük olan yurtiçi zorunlu karşılık swaplarının bankalara cazip geleceği kuşkusuz.
■ Üçüncü bir neden, bankaları yurtdışından dövizle borçlanmaya teşvik etmek. Merkez Bankası "TL'ye kıyasla daha ucuz olan dövizle borçlan, TL zorunlu karşılık yükümlülüklerini bununla yerine getir, hem benim rezervlerim artsın, hem de sen zarardan kurtul" diyor.
■ Dördüncüsü ise, bankaların yükümlüklerini yerine getirirken döviz bozdurarak TL'nin değerlenmesine neden olacak işlemleri kısmen de olsa engellemek istiyor.
Son açıklanan dış yatırımcı raporları ve İsviçre Merkez Bankası'nın parasının değerlenmesini durdurmak için aldığı kararlar çerçevesinde yurtdışı fonların Türkiye'ye yönelecekleri açık.
Bunun anlamı, TL değerlenecek.
Merkez Bankası ve ihracatçılar bunu arzu etmiyorlar. Bankada zorunlu karşılıkları döviz olarak alıp TL üzerindeki baskıyı hafifletmeye çalışıyor.
Amaçları ve araçları uygun bir politika olduğu kuşkusuz.
Faiz gibi güçlü bir silahı kullanmaktan yoksun olunca Merkez Bankası dolaylı yollarla çoklu amaçlarını gerçekleştirmeye çaba gösteriyor. Özetle işi zor.
***
Top direkten döndü
Alman Federal Anayasa Mahkemesi dün önemli bir karara imza attı. Almanya'nın ülke kurtarma operasyonlarının Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdi.
Bundan sonra Euro'nun istikrarı için gerekli olan Avrupa Finansal İstikrar Sistemi'ne Almanya katkı yapabilecek, garanti verebilecek ve Yunanistan benzeri kurtarmalarda eli rahat olacak.
Aksi gerçekleşseydi, bugün piyasalar kaotik bir ortam içine düşecek ve tüm dünya finans sistemini kara bulutlar kapayacaktı. "Serbest düşüşün" adeta pimi çekilecekti.
Merkel'in küresel krizin çözümünde bugüne kadar yaptığı en yararlı iş, kararın bu şekilde çıkması için gösterdiği yoğun çaba oldu.
Yeterli mi? Kuşkusuz hayır.