Advertisement

İkinci çeyrek büyüme verileri, IMF hariç tahminlerin çok üzerinde gerçekleşti.
Yapılan düzeltmeyle birlikte bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 'den 11.6'ya yükseltilen büyüme, ikinci çeyrekte biraz ivme kaybetse de tüm hızıyla sürdü. Milli gelir dolar bazında 786.3 milyar dolara ulaştı.
Kuşkusuz artış hızında bir yavaşlama var. Ancak bu Türkiye'nin yüksek hızla büyüyen nadir ülkelerden birisi olmasını engellemiyor.
Nitekim IMF'nin Türkiye için 2011 yılında yüzde 8.7 oranında büyüyeceğini söylediğinde biraz garipsemiştik. Haklı olduğu ortaya çıkıyor.
Geçen hafta cuma günü açıklanan temmuz ayı sanayi üretim verileri de büyümenin sürdüğünü bize işaretliyor. Bu gidişle yıl bazında yüzde 7 üzerinde bir hızı yakalamamız kesin gibi görünüyor.
2012'de eğer dünya karışmazsa biz yine aynı hızla gideriz.

BÜYÜMENİN NEDENLERİ
Bu yılın 2. çeyreğine ilişkin veriler, büyümenin iç talep odaklı niteliğini devam ettirdiğini ve özel sektörün çabalarıyla yüzde 8.3 oranına ulaştığını gösteriyor. Bu eğilimin ekonominin aşırı ısındığının bir delili olduğuna kuşku yok.
"Yüksek hızda süregiden büyümeyi gerçekleştiren nedenler nelerdir?" sorusuna verilecek yanıtlar şöyle özetlenebilir:
■ Düşük faiz oranlarından güç alan iç talep, büyümenin motoru olma konumunu koruyor. Grafikte de görülebileceği gibi krizden çıkışta ve büyümenin ivme kazanmasında iç talep başrolü oynuyor.
■ İkinci çeyrekte iç talep yüzde 14 oranında artarken dış talep 5.2 oranında daralarak büyümenin yüzde 8.7 oranına gerçekleşmesine neden olmuş. Cari açığımız normal olsaydı büyümede dünya rekoru kıracağımız kesindi.
■ Dış fon akışında bir darboğazın ortaya çıkmaması da yüksek büyüme sürecini aksatmıyor.
■ Düşük TL ve döviz faizleriyle beslenen banka kredileri, iç talebin başlıca destekleyicisi durumda.
■ Üretim bazında ise tarımın yüzde 6.4'lük, hizmetler sektörünün de yüzde 10.5'lik büyüme oranları dikkat çekici.
■ Merkez Bankası'nın vurguladığı kapasite kullanım oranı ile büyüme arasındaki yakın ilişkiyi son veriler karşısında tam olarak gözleyemiyoruz.

KAYITDIŞI EKONOMİNİN KATKISI
Ekonomi bu hızla büyürken yetkililerin üretimin ve tüketimin azalma eğilimine girdiğini ya da ekonominin ısınmadığını söylemeleri kuşkusuz çelişkili bir durum ortaya çıkarıyor.
Bunun nedenlerine daha önceki yazılarımda değindim.
Bu arada Türkiye'de yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen kayıtdışı ya da merdivenaltı ekonomisinin büyümeye katkısı sorusunu irdelemek istedim.
Kesin bir sonuca ulaşmak güç olsa bile kayıtdışı ekonominin üretim, harcama ya da ithalat-ihracat ilişkileri dolayısıyla büyümenin hızlanmasının kaynağını teşkil etmesi ve resmi büyüme verilerini etkilemesi olasılığını göz ardı etmemek gerekir.
Örneğin, kayıtdışı üretim yapan firmaların girdi gereksinimlerini ya da kayıtdışı istihdamı artırmalarının büyümeye ivme kazandıracağı tabiidir.
Kayıtdışı işlemlerin büyüme verilerini bu tür dolaylı etkileme gerçeği ise resmi makamların doğru bilgilenmesini önlemekte ve onları yanlış yönlendirmektedir. Bir not olarak akılda tutulmasında yarar gördüm.