Advertisement

Bu hafta sonu gerçekleşecek olan AK Parti Kongresi, AK Parti'nin bu tarihten sonraki 10 yıllık yol haritası, partide öne çıkacak yeni siyasi kimlikler ve partinin ne tür bir strateji ile tek başına iktidarda kalma mücadelesi vereceği noktasında önemli ipuçları sunacak. AK Parti yönetiminin, özel sektör odaklı bir makro ekonomik yapılanmada, mali disiplin ve fiyat istikrarı konusunda aynı hassasiyeti 2013-2015 döneminde koruyup korumayacağı yönündeki ipucunu ise 17 Ekim'e yetiştirilmekte olan 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi ve hemen ardından ekim sonu veya kasım başı açıklanacak 2013-2015 Orta Vadeli Program (OVP) hedefleriyle anlamış olacağız.
Dün, konuşmacı olarak davet edildiği toplantıdan hızla Başbakan Erdoğan'ın yanına geçen Maliye Bakanı Şimşek'in verdiğini tahmin ettiğimiz brifing sonrasında, akşam saatlerinde katıldığı bir toplantıda Başbakan Erdoğan, enerji fiyat ayarlamalarının kaçınılmaz olduğu noktasında açıklama yaptı. Bu yönüyle bakıldığında, geçtiğimiz hafta sonu yapılan vergi ayarlamalarının 2012 yıl sonu enflasyonuna etkisi 0.6 puan olarak öngörülürken, 2012 bitmeden yapılacak doğalgaz ve elektrik zamlarının, Türk ekonomisini yüzde 6.5'in altında kalması umut edilen enflasyondan bir adım daha uzaklaştıracağı söylenebilir. Nitekim, piyasada yüzde 7.5 artık bir beklenti olarak telaffuz ediliyor.

ULUSLARARASI DERECELENDİRME NOTU KRİTİK ÖNEMDE
2012'nin son çeyreğine girerken, 2010 yılının aralık ayından bu yana yürütülmekte olan "Yumuşak İniş" Stratejisi, 2011 yılının ikinci yarısında daha da güçlendirilen yapısıyla fiyat istikrarı, yani enflasyon riski ve finansal istikrar, yani cari açık riski başlıklarında beklenenden iyi sonuç vermişken, yıl sonu için 2012 bütçe açığının da AB bütçe açığı standardının altında kalmasına çalışılırken, Türkiye'nin "en düşük" yatırım yapılabilir ülke notuna odaklanmış olması şaşırtıcı olmamalı.
Son 1.5 yıldır, iç talepteki yavaşlamadan mustarip olan iş dünyasına, küresel belirsizlikler nedeniyle dalgalanan dünya ticareti nedeniyle, iç talepteki yavaşlamayı ihracat performansıyla telafi etmeye çalışan, ama bunda da zorlanan iş dünyasına, "İşte gösterdiğiniz fedakârlığın bonusu" diyerek, bu 1.5 yıllık süreci Türkiye'nin "en düşük yatırım yapılabilir ülke notu"na ulaşmasıyla taçlandırmamız gerekiyor. Aksi durumda, Türk ekonomisini frenlemenin gerekçesini izah etmek, iş dünyasının psikolojisini yönetilebilir düzeyde tutmak, ekonomi yönetimi açısından giderek zorlaşacaktır. Bu nedenle, not artırımı beklentisinin gerçekleşmesine odaklanmamız gereken son 4 ayın içindeyiz.

OVP HEDEFLERİ GEREKEN İPUCUNU VERECEK
Bu noktada, Türkiye'nin uluslararası derecelendirme notunu önümüzdeki 4 ay içerisinde "en düşük yatırım yapılabilir ülke notu"na yükseltmesi ihtimali en yüksek kuruluş Fitch başta olmak üzere, uluslararası derecelendirme kuruluşları ve uluslararası yatırımcıların tümü, Türkiye'nin en geç ekim sonu, kasım başı açıklanacak olan OVP hedeflerini dikkatle takip edecekler. OVP hedeflerinin popülizm ve seçim ekonomisi noktasında vereceği en ufak mesaj, Türkiye'yi bir not artırımı ihtimalinden uzaklaştıracak.
Dolayısıyla 2013 yılı için öngörülen büyüme, bütçe, enflasyon ve cari açık hedefleri dikkatle takip edilecek, OVP hedeflerinin birbiriyle tutarlı olup olmadığına bakılacak. Türkiye'nin alkışlanan "dengeli büyüme"sinin sürmesine mi işaret eden, yoksa "Yallah şoför yallah" mesajı mı veren bir OVP'miz olacak birlikte görelim.