Türkiye'nin uluslararası derecelendirme notunun Fitch tarafından 'en düşük' 'yatırım yapılabilir ülke' notuna yükseltilmiş olması, hak ettiğimiz bir reyting değerlendirmesi olması gerçeğiyle tabii ki fazlasıyla mutlu etti. Geçen hafta yazdığımızı hatırlatalım: "Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Fitch'in 9 Kasım'a kadar Türkiye'nin yeni not değerlendirmesini açıklama ihtimalinin kuvvetli görüldüğü bir ortamda, Türkiye'nin en düşük yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşması, sadece portföy yatırımları açısından değil, doğrudan yatırımlar açısından da önemli bir gelişme olacak."
Bu satırları yazmamızın önemli unsurlarından birisi, uluslararası ekonomi ve finans çevrelerinin de Türkiye'nin en düşük yatırım yapılabilir ülke notunu fazlasıyla hak ettiğini son 3 aydır daha ısrarlı bir şekilde vurgular olmalarıydı. Bu nedenle; aynı çevreler üç değerlendirme (reyting) kuruluşunun bu konuda gereğinden fazla nazlanarak, kendi kredibiliteleri açısından, kendilerini zor durumunda bırakacak bir tutum içerisinde olduklarını daha ısrarla dile getirmeye başlamışlardı. Bu noktada, Fitch'i doğru ve Türkiye'nin hak ettiği bir adımı, nitelikli bir teknik ve temel analiz yaparak, atmış olması nedeniyle tebrik etmemiz gerekiyor, Başbakan Yardımcısı Babacanın da ifade ettiği gibi, gecikmiş bir karar olsa da.

FITCH'İ DESTEKLEME SIRASI BİZDE
İşte, bu noktada kritik süreç başlıyor. Biz, Türkiye olarak, Türkiye'deki ekonomi basını olarak, Türk iş dünyası olarak, Türk ekonomi yönetimi olarak ve hükümet olarak, Fitch'in işini ne kadar kolaylaştıracağız? Yoksa, Moody's'i de bir not artırımı için cesaretlendirecek süreci hızlandırmak yerine, Fitch'e böyle bir adımı attığına pişman edecek adımlara mı yöneleceğiz? Şımarıklık yapıp, gevşeyecek miyiz? Yoksa kibirli açıklamalar yapıp, pişmiş aşa su mu katacağız?
Artık, bu noktada, top bizim sahamızda. Mali disiplini devam ettirerek, enflasyonla ve cari açıkla mücadeleyi ödünsüz sürdürerek, 'seçim ekonomisi nde kantarın topunu kaçırmayarak, notumuzun aynı düzeyde kalmasını sağlamak ile mükellefiz. Bu noktada, yükseltilen derecelendirme notunun, bir dizi hataya imza atarsak, makro dengeleri bozarsak, kibirli davranırsak, aynı derecede kolay bir şekilde aşağıya çekileceğini de bilmemiz gerekiyor.
Bu nedenle, Fitch'in üzerine düşeni yaptığını, artık asılması gereken, titizlenmesi gereken ve Bakan Babacan, Bakan Şimşek, Başkan Başçı ve Müsteşar Çanakçı'ya esas destek vermesi gereken tarafın biz, yani iktisatçılar, ekonomi medyası, iş dünyası ve hatta tüm bakanlar olduğunu unutmamak gerekiyor. 20132015 OVP hedefleri saçmalasa idi, görürdüm ben not artışını.

CARİ İŞLEMLER VE ENFLASYONA DİKKAT
Fitch İdari Direktörü Ed Parker, derecelendirme notuyla ilgili açıklama sonrasında, not artırımının, ekonominin yumuşak inişe yönlenmesi ile birlikte, azalan kısa vadeli makro finansal risklerin bir bileşkesini yansıttığını ifade etti. Parker, cari işlemler açığını daraltmakta olan Türkiye ekonomisinin, sürdürülebilir büyüme hızına dönme yolunda olduğunu da Fitch analistleri olarak gözlemlediklerine işaret etti.
Bu nedenle, 2013 yılında Orta Vadeli Program hedeflerinin gerçekleştirmesini, iç talebin makul düzeyde canlanmasını, Türkiye'nin ihracat odaklı büyümesini sürdürmesini ve bütçe harcamalarının kontrol altında tutulmasını sağlamak zorundayız.

Advertisement