Advertisement

Geçtiğimiz cuma günü kaleme aldığım köşe yazısında belirtmeye gayret sarf ettiğim reel sektöre yönelik huzursuzluk ve keyifsizliği çok net yansıtacak büyüme rakamlarıyla karşılaştık. Aşağıdaki tabloda da net görüleceği üzere, içinde bulunduğumuz 201 2 yılının 3. çeyreği itibarıyla yüzde 2.57 düzeyinde olan sanayi üretim artışına yönelik olarak, 3. çeyrek GSYH büyümesine yönelik kendi nokta tahminim yüzde 2.17, rakamın çıkabileceği en düşük değer olarak tahminim ise yüzde 2.03 tü. Açıklanan veri, piyasanın yüzde 2.6 düzeyindeki beklenti ortalamasının 1 puan kadar altında kaldı.

TÜRK İHRACATÇISI BÜYÜMEYİ KURTARDI
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH büyümesi ise yüzde 0.2. Oysa, 2. çeyrekte yüzde 2.88 açıklanan ve dün yüzde 3'e revize edilen 2. çeyrek büyüme verisinin, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olanı yüzde 1.7 idi ve 1. çeyrekteki yüzde 0.1'lik gerilemeye göre umut vermişti. Bu durumda, 4. çeyrekte de tablo çok değişik olmayacak gözüküyor. 3. çeyrekte sektörler arasında, reel olarak tek gerileme yaşamış olan toptan ve perakende ticarette de, inşaat sektöründe de keyifsizlik had safhada. Yüzde 3.2 olan ekonomi yönetiminin 201 2 yılı revize büyüme beklentisinin gerçekleşmesi için, bitirmekte olduğumuz 4. çeyrekte Türk ekonomisinin en az yüzde 4.8 büyümesi gerekiyor ki bu imkânsız. Biz kendimizi, yüzde 2.2 ile 2.7 arası bir büyümeye hazırlayalım. İhracatın ekonomik büyümeye katkısı 2011 yılının ilk 3 çeyreğine göre 2.5 kat artmış gözüküyor ve ihracatın GSYH'daki payı 2.5 puana yakın artmış durumda. Küresel ekonomideki bunca belirsizliği ve Arap Baharı sendromuna rağmen, Türk ihracatçısının mücadelesi 2012 yılının büyümesini kurtarmış gözüküyor. Bu nedenle, Türk iş dünyasında, AK Parti'ye yakın çevrelerde de, "yumuşak iniş" tedbirlerinin dozajı fazla mı kaçtı, bu konuda kritik değerlendirmeler yapıldığı gözlenmekte.

ŞİMDİ TEDBİR ALIRSAK ANCAK MAYISTA ETKİSİNİ HİSSETTİRİR
Bu durumda, ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, BDDK ve Maliye, Ekonomi Bakanlığı'nın "yumuşak iniş" tedbirlerinden yeni sürece geçişi ne ölçüde adımlarla ve ne tip tedbirlerle hızlandırmalı, bu konuda sürecin netleşmesi gerekiyor. İnşaat sektöründeki KDV belirsizliğinin bir an önce halledilmesi, Merkez Bankası'nın ve BDDK'nın bankacılık sektörünün kredi hacmini etkileyen düzenlemeleri ne ölçüde yumuşatacakları, iş dünyasının keyifsizliğini artıran yasal düzenlemelerde rötuş yapılacak bir alan olup olmadığı, ekonomi yönetimimizin gündemine acilen girmesi gereken konular olarak gözükmekte.