Advertisement

2012 yılını tamamlarken, Avrupalı ve Amerikalı iktisatçıların ve ekonomik araştırmalar merkezlerinin uzmanlarının giderek daha yüksek sesle dillendirdikleri konu, "net bir diyet ödenmeden" bu krizin bitmeyeceğine işaret ediyor. Krizin getirdiği belirsizlik, gerginlik ve korkuları çok iyi kullanan ve tüketicileri terörize edebilen banka, şirket ve ülkeler, krizdeki kritik önemdeki rollerine rağmen, bir bedel, bir diyet ödemeden, krizi atlatmanın gayreti içindeler.
Siyasi liderler ise, The Economist Dergisi'nin iki haftalık özel Noel ve yılbaşı sayısındaki karikatür kapakta betimlendiği gibi, "cehennem"in sınırlarında veya bizzat içinde dolanıyorlar. Bankacılar da cehennemdeki yerlerini almış durumda. Küresel krizin sorumluluğunu taşımalarına rağmen, şu ana kadar hiç ceza görmemiş finans sektörü yöneticileri, krizde ciddi rolü olan özel sektör ve kamu temsilcilerinin cezalandırılmaları adına kendilerinden beklenen adımı atamayan, çözüm üretemeyen siyasi liderler, ciddi bir saygınlık ve inandırıcılık kaybı yaşamaktalar.

MALİYE POLİTİKALARI İFLAS ETMİŞ DURUMDA
Yüksek gelir grubundan vergi yoluyla toplanabilecek kaynağı, çeşitli vergi kolaylıklarıyla toplamayıp vergi iadeleriyle yüksek servet sahibi kesimlere yeni vergi avantajları sunan siyasi liderler, karikatürlerde "ruhlarını şeytana satmış" kimlikler olarak betimlenmekte. Ne ABD'nin mali uçurum riski nedeniyle, ne de Euro Bölgesi ülkelerinin bütçe açığı ve kamu borç stoku oranları nedeniyle, maliye politikası bacağında gidebilecekleri yer, atabilecekleri adım kalmış durumda.
Bu nedenle, mucizevi çözümler, küresel krize yönelik "bitmek tükenmek bilmeyen" destek paketleri, parasal genişleme paketleri sunmakta olan merkez bankalarından bekleniyor. Oysa, genişletici maliye politikası tedbirleriyle etkinliği güçlendirilmesi gereken para politikası tedbirleri, maliye politikası bacağının eksik kalması nedeniyle "topallıyor".
Siyasi liderler "kol kesmeden", küresel krizin suçlusu konumundaki kurumlar "diyet" ödemeden, "balta" tanımlanmadan, "balta"yla siyasi liderler gereken budamayı yapmadan, küresel kriz sadece faz değiştirmeyi sürdürecek.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN 'DİYET' ÖDENMELİ
Küresel krizin sona erdirilmesi ve gelişmiş ekonomilerde kalıcı toparlanmanın başlaması, sürdürülebilir büyüme sürecini oluşturmadan mümkün gözükmüyor. Bu sürece geçiş de, "diyet" ödemeden zor gözüküyor. Örneğin, başta Alman uzmanlar olmak üzere, Euro Bölgesi ekonomistleri, 2013'te kurtarma operasyonlarının artmasından ve ekonomideki öz sorumluluk bilincinin erozyona uğramasından endişe ettiklerini belirtmekteler.
Uzmanlar; Almanya'nın Euro Bölgesi'ndeki kriz karşısında metanet göstermesinin, ortak bankacılık izleme sisteminin aceleye getirilmemesini sağlamasının ve konsolidasyon ile yapısal reform şartı koşmadan kefalet risklerinin üstlenilmemesine diretmesinin kritik önemde olduğunu vurgulamaktalar. Ekonomistler, sınırsız kurtarma paketlerinin felakete yol açabileceği ve kefalet ortaklığının uzun vadede yol açabileceği olumsuz sonuçlara da dikkat çekmekteler.