Korn Ferry, Türkiye’de 18 yıldır hizmet veren ve önde gelen üst düzey yönetici yerleştirme (Executive Search) şirketlerinden biri. Dünyada 45 yıllık geçmişi olan şirket, New York Borsası’nda halka açık. 950 milyon doların üzerindeki yıllık ciroyu, 85 global ofisinde gerçekleştiriyor. Son yıllarda, Yetenek Yönetimi (Talent Management) konusunda yaptığı ciddi şirket satın almaları ile (Lominger, PDI-Ninth House, Global Novations gibi) faaliyet alanını genişletmiş durumda. Şirketin rakipleri ile arasını açıp liderlik pozisyonuna çıkmasını, sadece üst düzey yönetici yerleştirmek yerine strateji ve insan kaynağı stratejisi ile “Entegre Yetenek Hizmetleri” sunması sağlamış. Bu stratejiyi yaratan Korn Ferry’nin global CEO’su ve ortağı Gary Burnison’ın yazdığı kitaplar aynı zamanda New York Times’ın en çok satanlar listesinde. Korn Ferry ismini duyunca Türkiye Başkanı Şerif Kaynar’ı hatırlayacaksınız, o artık icracı başkanlığı bırakmış.
Korn Ferry’nin EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) Başkanı Bernard Zen-Ruffinen’in Türkiye ziyareti sayesinde hem şirketi hem de Türkiye Genel Müdürü Nilgün Langenberg’i daha iyi tanıma fırsatı bulduk. Türkiye dahil 20 ülkeden sorumlu Zen-Ruffinen, “CEO’muz Burnison beni Davos’ta rakibimiz Heidrick&Struggles’tan transfer ettiğinde 2 şirketin ciroları aynıydı. Burnison’ın stratejisiyle ciromuzu ikiye katlayıp, sektör lideri olduk” diyor.
Gary Burnison, CEO olunca ilk işi sadece üst düzey yönetici yerleştirmek yerine “Entegre Yetenek Hizmetleri” uygulama stratejisi olmuş. Böylece üst düzey yönetici yerleştirme şirketleri ile hastanelerin acil servis birimleri arasındaki benzerliği yıkmış. Aynı acil servise acil durumlarda uğradığımız gibi şirketler de bir acil durum olunca, CEO’ları ayrılınca ya da yeni birim kurunca beyin avcılarına ihtiyaç duymaları cirolarında büyük dalgalanma yaratıyormuş. EMEA Başkanı Zen-Ruffinen ve Türkiye Genel Müdürü Nilgün Langenberg’e göre, şirketlerin belirlediği strateji için aynı Dünya Futbol Şampiyonası’nın galibi Almanya gibi doğru ekibi kurmalarını sağlıyorlarmış. Örneğin yöneticilerin öğrenme kıvraklığını ölçüp yeni göreve atanıp atanmayacaklarını hiç bilmedikleri bir ortamda başarılı olup olamayacaklarını ölçebiliyorlar. Bu ve benzeri davranışsal metotlar sayesinde şirketlerde verimliliği artırıp işe yeni giriş çıkışları azaltıyorlarmış.
HEM IQ, HEM EQ
Korn Ferry EMEA Başkanı Zen-Ruffinen, “Türk CEO’ların hem IQ’ları hem EQ’ları yüksek” diyor. Bu da Türk yöneticilerin farklı kültürlerde başarılı olmalarını sağlıyormuş. Oysa Avrupalı yöneticiler, örneğin Asya’da çalışmak istemiyorlarmış. Zen- Ruffinen’a uluslararası şirketlerin üst düzey yöneticilerinde aradığı ilk 5 özelliği sorduk. Birinci sırada, “finansal beceri”, ikinci sırada “takım kurma ve oyuncusu olmak”, üçüncü sırada, “küresel konulara vakıf olmak”, dördüncü sırada, “hesaplanmış risk alabilmek” ve beşinci sırada, “tüm paydaşları yönetebilmek” geliyor. Zen- Ruffinen, bu konuda kendi müşterileri arasında olan dünyanın en büyük reasürans şirketlerinden birinin CEO’sunun nasıl ekip kurduğundan örnek verdi. Ruffinen, bir pazar günü CEO’nun evinde görüşmeye giderken çıkmakta olan McKinsey CEO’sunu görmüş.
Müşterisi, “McKinsey CEO’su ile stratejimizi belirledik sizinle de bu strateji için gerekli insan kaynağını ve nasıl uygulayabileceğimizi belirlemek istiyorum” demiş. Ruffinen, çıkışta eve girmekte olan yatırım bankacısını görmüş. Zen-Ruffinen “Şimdi de işin finansman stratejisini ayarlayacaksınız sonra da ailenizle vakit geçirebilirsiniz” demiş, ama yatırım bankacısının ardından PR ve iletişim ajansı yetkilisinin geleceğini öğrenmiş. Zen-Ruffinen, “Günümüz şirketlerinin en çok zorlandığı bölüm, en son bölüm iletişim stratejileri, yani belirledikleri stratejiyi medya aracılığıyla dış dünyaya iletebilmek. Zorluğu, aynı mesajı 8 yaşında çocuğa bir ebeveynin yaptığı gibi anlatana kadar tüm paydaşlara aynı mesajı verebilmekten geçiyor” diyor. İş dünyasında hızın giderek arttığı günümüzde, umarım Ramazan Bayramı’nı aileniz ve sevdiklerinizle dinlenerek geçirirsiniz. Mutlu sağlıklı nice bayramlara...
