Advertisement

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde, halkla ilişkiler Oscar’ının Türkiye’deki kuşkusuz sahibi Image Halkla İlişkiler Onursal Başkanı Betül Mardin ile Türkiye’de kadının konumunu konuştuk. 45 yıl önce başladığı engellerle dolu kariyerini nasıl başarıya dönüştürdüğünü anlatan Mardin, Türk kadınının toplum, siyaset ve iş dünyasında daha fazla sesinin duyulması için kendi yaşam hikâyesini örnek gösterdi. Mardin, “Zorlukları ben fırsata çevirebildiysem tüm Türk kadınları yapabilir. Yeter ki engel tanımasınlar ve hedefe odaklansınlar” dedi. Mardin’e göre, kolej, üniversite ve meslek kapılarının birbiri ardına yüzüne kapatılmasına rağmen 84 yaşında hâlâ mesleğinin doruğunda olmasının sırrı çok basit: “Ben bir kadınım ve her işi aynı anda yapabilecek kapasitedeyim.” İşte Betül Mardin kuralları:

* Günümüzde halka ilişkiler kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? Halkla ilişkiler kavramı Türkiye’ye nasıl yerleşti?
-Bülbül ötmüş. Bülbülün öttüğünü kimse duymamış. O bülbül ötmemiş sayılır. Bugün artık halkla ilişkiler itibar mimarlığı olarak anlatılıyor. Geçmişinde problemleri olanların problemleri giderecek olan da, hiçbir problemi olmayan ama tanınmayan adamı bir yere yerleştirmek de bizim işimiz. Şimdi bütün dünya bunun üzerine çalışıyor; önemini anladılar nihayet.

* Türkiye’nin imajında potansiyelini yakalamasında önündeki engeller neler?
-Türkiye’de bir problemimiz var: Türkiye’nin hedef kitleyle aralarındaki bağların düzelmesi gerekiyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma hırslar ve alınganlıklar var, onları gideremiyoruz. Önce onları gidereceksin ki bugünkü imajın düzelecek. İkinci problemimiz de; şimdi durumumuzu dizilerimizle kurtarıyoruz biz. O dizilerin sinemaya dönmesi lazım. Bu olayların düşünülerek sinema yapılması gerekiyor.

* 10 yaşında Türkiye’yi tanıtma yemini neden ettiniz?
-Ben dilsizdim. Kekemeliğim dalga konusu olmaya başlamış. O kırgınlığım üzerine kendime bir amaç tespit etmem gerektiğine karar verdim. O amacın üstüne yürümeye ve o amaçta çok iyi olmaya karar verdim. Güçlükleri aşmak, kapıları açmak hep o amaca varabilmek içindir. Ve bunun için de en iyi amacın Türkiye’ye yardım etmek olduğuna karar verdim 10 yaşında. Bunun için önce babamı ikna etmem gerekti, kolejden sonra üniversiteye gitmem için. Koyduğunuz amaca giderken tabii ki yolunuzun üzerinde bir şeyler olacaktır sizi durduracak. Bunları fırsata çevirmeniz gerekir.

* Başarınızın sırrı olarak Türk kadınına ne önerirsiniz?
-Yaşlılığı kabul edip yola devam ediyorum. Her sabah jimnastik yapıyorum. Bu enerji veriyor. Yediklerime çok dikkat ediyorum, kilo almıyorum. Yaptığım işi çok seviyorum, işinizi seviyorsanız severek çalışıyorsunuz. Çalışan kadın, sadece Türkiye’de değil her yerde birtakım güçlüklerle karşılaşır. Türkiye’de problem aile, patron değil. Ailenin görüşlerinden dolayı kadınların durumu vahimleşiyor. Kadının kuvvetlenmesi, kendinden emin olması gerekiyor. Ben bir kadınım ve her işi aynı anda yapabilecek kapasitedeyim.

* İş hayatında hep bir cam tavandan bahsedilir. Bunu kadınlarımız nasıl kırabilir?
-Ben öyle bir şey görmedim. ‘Cam tavanı’ kabul edersen zaten yandın. Yok, öyle bir şey.

* KA-DER, Meclis’in yarısı kadın olsun hedefi belirledi. Böyle bir şey mümkün mü sizce?
-Biraz çalışacaklar. Benim bu olaylarda bir farklılığım var; benim ailem siyaset yapmamaya yemin etmiş, ben siyaset yapmam, siyaset konuşmam. Yoksa ben çoktan bu işe girerdim. 3 ‘S’ kuralım şöyle: İçinde siyaset silah ve sigara olan işlere girmem.

* Partilerin kadın kotası olmalı mı?
-Olsun. Bakalım ne olacak. Sinirlenebilir erkeklerimiz, sevmeyebilirler. Kadının yalnızca politik hayata girmesi gerekmiyor. Kadının politik hayatta ve dışarıda erkeklerle olan ilişkilerinde yumuşak, anlayışlı fakat belirli formlarda olması gerekiyor.

* Lise mezunu olarak üniversitelerde uzun süredir ders veriyorsunuz. Bunu nasıl başardınız?
-38 senedir. Ben öncelikle gazetecilik yaptım, sonra radyoya girdim, uzman oldum. Devlet beni öğrenci olarak BBC’ye gönderdi, oradaki kurstan sonra televizyon açılışında yardımcı olmak üzere. Oradaki çalışmalarım sonrasında İngiliz hocalarla Ankara’ya döndüm ve ders verdim; televizyon ve programcılık dersi. Televizyon açılışında bulundum ve drama bölümünün kurulmasını yaptım; başında durdum. Çocuklarım İstanbul’da olduğundan İstanbul’a geçmek istedim fakat olmayınca istifamı verdim. İstanbul’a döndüğümde, 68 yılında halkla ilişkilere başladım. İstanbul Üniversitesi’nden Radyo ve Televizyon Programcılığı dersi vermem için teklif geldi. Lise mezunu olduğumdan veremeyeceğimi söyledim. Kendileri BBC’ye bu bölüm için hoca talebinde bulunmuşlar, BBC de “Betül Mardin’i tanıyorsanız sorununuz yoktur” demiş ve ben ders vermeye başladım. O gün bu gündür ders veriyorum.

* 8 Mart Dünya Kadınlar Günü adına kadınlara ne mesaj vermek istersiniz?
-Öncelikle kutlarım. Çok başarılı kadınlarımız var. İftihar ediyorum Türk kadınıyla. İyi ki Türk doğmuşum ve kadın olarak doğmuşum ki bana bu imkânlar verildi. Türk kadını kendisine verilen değerleri tanıyıp ona göre hareket edersea Türk kadınını kimse yenemez.