İnternational Finance Corporation (IFC), Türkiye'yi Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (EMENA) bölgesinin yönetildiği merkez olarak seçti. IFC İstanbul'dan 52 ülkeye yaklaşık 4.5 milyar dolar büyüklüğünde kaynak aktarıyor. IFC CEO'su ve Başkan Yardımcısı Lars H. Thunell, Türkiye'ye aktarılacak kaynağın 3 yılda 3 milyar dolara ulaşacağını söyledi
■ Neden İstanbul'u (EMENA) bölgesi için operasyon merkezi seçtiniz?
IFC bir merkez arayışındaydı son 3-4 yıldır ve özellikle her türlü profesyonelin bulunduğu bir yer arayışı içindeydik ve İstanbul'un bunun için doğru adres olduğuna karar verdik. Stratejik konumu açısından doğal anlamda da bölgede bir köprü niteliği taşıyor.
Çok güzel bir şehir ve aynı zamanda çok profesyonel isimler de burada yaşıyor. Bu nedenlerden dolayı doğru şehrin burası olduğuna karar verdik. Gelişmekte olan bir kuruluş olduğumuz için de gelişmekte olan bir ülkeyi tercih ettik.
■ İstanbul'da olmak (EMENA) bölgesine ulaşımınızı da kolaylaştırdı mı?
Aslında Moskova'dan Doğu Avrupa'ya, Ortadoğu'ya, Pakistan'a kadar çok rahat ulaşım sağlayabiliyoruz. 52 tane ülkenin operasyonunu İstanbul'dan yönetiyoruz
■ IFC'nin bu bölgedeki portföyü ne kadar büyüklükte?
IFC'nin geçen seneki toplam yatırımı yaklaşık 18 milyar dolara yakın ve bunun %35'lük bir kısmı yani 4.5 milyar dolarlık bir kısmı da bu bölgeye ayrılmıştı
■ IFC'nin Türkiye'deki yatırım planları nedir?
Türkiye bizim için çok önemli bir ülke ve burada hem finansal kuruluşlara yardım ediyoruz, hem onlarla birlikte çalışarak KOBİ'lere destek veriyoruz ve aynı zamanda enerji sektöründe bir gelişim sağlamak istiyoruz. Türkiye'deki sanayideki rekabetçilik çok yüksek standartlarda ve dolayısıyla bizde buradaki yatırımlarımızı geliştirmeyi ve daha fazla yatırım yapabilmeyi hedefliyoruz. Toplam hacme bakılırsa önümüzdeki 3-4 yıl için yaklaşık 3 milyar dolarlık bir yatırım yapmayı planlıyoruz. Bunun sonucunda çok büyük bir büyüme gerçekleşecek denilebilir. Türkiye bizim için Rusya, Hindistan, Çin ve Brezilya'dan sonra 5. en büyük yatırım portföyüne sahip olduğumuz ülke, bu da bizim için ne kadar önemli olduğunun göstergesi.
AÇIK İÇİN SEÇİM SONRASI ÖNLEMLERİ GÖRMELİYİZ
■ Türkiye'deki yatırım ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pek çok gelişmenin sağlanmış olmasına rağmen karşılaştırma yapacak olursak, İstanbul Türkiye'nin çok farklı bir bölgesi ve her bölgenin kendine has özellikleri var. Bizim çalışmalarımız her zaman İstanbul gibi herkesin bulunabileceği alanlara odaklanmıştı ancak kırsal alanlarda da çalışmalarımız devam ediyor ve bir ticari rapor yayınlayacağız ve bu raporda Türkiye sanırım 60. sıralarda yani Türkiye'de hâlâ gelişim için yer var.
■ Türkiye de yatırım ortamının iyileştirilmesi için ne önerirsiniz?
Örneğin İstanbul'a bakacak olursak yardımcı olacak bir etken trafik sorununu çözmek olacaktır ancak genel anlamda artık KOBİ'lere daha fazla destek verilmeli diye düşünüyorum. Türkiye gibi ülkelerin çok fazla istihdama ihtiyacı var ve en büyük işverenler de aslında KOBİ'ler. Bu süreci kolaylaştırabilmek ve iş dünyasındaki problemleri çözebilmek herkesin yararına olacaktır. Hem girişimciler hem yatırımcılar için bu problemlerin çözümlenmesi oldukça önemli.
■ Türkiye için artan cari açık yatırım açısından bir risk unsuru mu?
Sizin de söylediğiniz gibi eğer ekonominizde denge varsa bu her zaman için iyidir. Türkiye'nin avantajı ise, bu konuda çok fazla çaba göstermiş olması ve şu anda dünyanın ne kadar dengesiz olduğunun da farkındayız. Dış dünyaya bağımlı olmamız bir tehlike demektir. Dolayısıyla seçimlerden sonra hükümetin ne gibi önlemler alacağını görmemiz lazım.
GELİŞEN ÜLKELERDE FIRSATLAR DOĞDU
■ Avrupa'daki krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa'da finansal kriz sonrası durum çok ilgi çekici. Çünkü finansal kriz yaşandıktan sonra bu herkesi etkiledi ancak gelişmiş dünyayı daha fazla etkiledi. Şu anda gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş olanlardan daha fazla büyüme görüyoruz. Bu da beraberinde fırsatlar getiriyor. Türkiye, Çin, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerin ileriye dönük birçok adım attığını görüyoruz. Avrupa'daki kriz çok dikkatle ele alınması gereken bir konu ve bu bölgede finansal istikrara kavuşmak çok önemli. Bu herkesi çok etkilediği gibi sizin komşunuz Yunanistan'ı da etkiliyor ve bu hiç kimse için iyi bir durum değil.
■ Siz gelişmekte olan ülkelerle de çalışıyorsunuz, IMF'nin başına gelişmekte olan ülkelerden bir direktörün gelmesi iyi bir fikir mi?
IMF'nin Kurulu buna karar veriyor ve seçimi de onlar yapacak ve başkanın kim olacağına da onlar karar verecek.
RÜZGARA YATIRIM YAPMAK İSTİYORUZ
■ Türkiye'de enerji sektöründe bir özelleştirme söz konusu, siz enerji sektöründeki portföyünüzü arttırmayı düşünüyor musunuz?
Evet, aslında birçok görüşme yaptık ve EnerjiSA ile birlikte büyük işlemler gerçekleştirmiştik. Ak Enerji ile beraber yenilenebilir enerji üzerinde daha fazla çalışmak istiyoruz. Hidrosantraller ve rüzgâr enerjisi çiftlikleri kurmayı hedefliyoruz ve bunun için çalışmalarımız devam edecek. Dolayısı ile Türkiye'de enerji sektöründe ilerlemeyi planlıyoruz.
■ Şekerbank'taki hisselerinizi arttırmayı düşünüyor musunuz?
İhtiyaçlarımızla uyumlu olarak hareket etmeyi düşünüyoruz bu konuda ve aslında çok bireysel anlamda isim vermek istemiyorum ancak enerji üzerine yoğunlaşabileceğimizi söyleyebilirim.
2011'DE MISIR VE TUNUS ODAKTA
■ 2011'de IFC için küresel anlamda hangi bölgeler ve yatırımlar en önemli olacak?
Elbette bütün Mısır ve Tunus gibi Mena bölgesi ülkelerinde neler yapılabileceğine odaklanmış durumdayız. Dünya Bankası Başkanı Zoelick Mısır ve Tunus için yaklaşık 6 milyar dolarlık bir paket hazırladı. Bu çok iyi bir gelişme ve IFC buna destek verecektir. Bölgeler arasından Afrika aslında gelişmekte olan çok önemli bir bölge ve buradaki bütün, mesela gıda güvenliği, tarım ve gıda fiyatları gibi unsurlar ve kurumların bu problemleri çözebilmesi çok önemli. Türkiye'ye bakılırsa aklımızdaki en önemli soru buradaki altyapıyı nasıl geliştiririz?