Advertisement

(A.A) ''Kavşak'' adlı ilk filmiyle sinema seyircisinin büyük beğenisini kazanan yönetmen Selim Demirdelen filmlerin kategorize edilmemesi gerektiğini belirterek, ''Kavşak bir sanat filmi değil, bir sinema filmidir'' dedi.

Demirdelen, sanat sineması içinde değil, ortada durmak istediklerini ifade ederek, ''Fakat sinemada keskin bir ayrım var maalesef. Siz kendinizi nereye konumlandırırsanız konumlandırın, birileri sizin yerinize zaten filminizi kategorize ediyor. Bizim filmimiz de herhalde 'sanat filmi', diğer anlamıyla 'festival filmi' damgasını yedi ve vizyonda da karşılığını aldı'' diye konuştu.

Demirdelen, herkese hitap edecek bir film yapma peşinde olduklarını fakat sinema piyasasında çok anormal bir dengesizlik olduğunu söyleyerek, şunları anlattı:

''Bir filme 4 milyon kişi giderken, bir filme 10-20 bin kişi gidiyor. Bir şekilde seyirciyi buluşturmamız lazım diye düşünüyorum. İnsanların sinemaya gitmemesiyle ilgili o kadar çok parametre var ki, sinemayla uğraşınca tabi bunu zorluyorsunuz, birisi çıkıyor vizyona, güneşliydi hava o yüzden kimse gelmedi diye. Herkes bir sebep bulmak zorunda. Çok seyirci yapan komedi filmlerini ya da ticari filmleri eleştiremiyorum. İyimser bir hesap yapıyorum kendi kendime. O filme 5 milyon kişi gitse, tahminen 2 milyonu falan hayatında ilk defa sinemaya gidiyordur. O 2 milyonun yüzde 20'si 'Sinemada film seyretmek ne güzelmiş' dese, sonra onların da yarısı bir daha sinemaya gitse bayağı bir katkı sağlıyor sinemaya fakat Kavşak filmi vizyondayken daha biter bitmez internette vardı. Kaçakçılarda vardı.

Bizim yaptıklarımız çok yüksek bütçeli filmler değil. Birazcık daha makul bir seyirciye ulaşsa, zaten bu ölçekte film yapan insanlar kendilerini döndürmeye başlayacaklar ama şu anki durum itibariyle her filmden sonra kara kara kredi kartları borçları nasıl ödenecek, bir daha ki filme nasıl para bulacağız diye düşünüyoruz. Dolayısıyla o dengesizliğin ortadan kalkmasını istiyoruz.''

Diğer ticari filmlerin bir sene öncesinden filmi pazarlamaya başladıklarını ifade eden yönetmen Demirdelen, ''Böylelikle o filmler ilk haftada seyirciyle tanışıyorlar. Bizim filmlerde ise ilk hafta seyirci 'Kavşak' filmi vizyona girmiş, haftaya gidelim mi?' demeye kalmadan zaten film yok oluyor'' şeklinde konuştu. Filmlerin seyirciyle buluşmasındaki en önemli etkenlerden bir tanesi filmin kulaktan kulağa yayılması olduğunu savunan genç yönetmen ''Vizyonda olmayan film kulaktan kulağa konuşulsa ne olur konuşulmasa ne olur...'' değerlendirmesini yaptı.

''ASIL DUYGUNUN GEÇTİĞİ ANLAR KONUŞULAN DEĞİL SUSULAN ANLAR''

Bir yönetmen olarak kendisi için önemli olanın çektiği filmlerdeki ''sessizlikler'' olduğunu söyleyen başarılı yönetmen, asıl duygunun geçtiği anların konuşulan değil susulan anlar olduğunu dile getirdi. Dizilerde yapımcıların da baskısıyla 'laflar ağzında bitsin' diye bir tabir olduğuna değinen Demirdelen, bunun 'kamera konuşan oyuncuyu seçsin anlamına geldiğinden bahsederek, ''Belki karşısındaki konuşmayan oyuncunun o andaki yüz ifadesi çok daha büyük şeyler söylüyor olabilir. Bıçak Sırtı'nda çok dikkat ettim bunlara. O esleri kullanmaya çalıştım. ''Kavşak''ta da bu böyle'' ifadelerini kullandı.

''Benim için önemli olan ekrana baktığım zaman gördüğüm şeylerin gerçek olması'' diyen Demirdelen, şunları söyledi:

''Bir oyuncu konuşsun ya da konuşmasın, oturuyor olsun ya da amuda kalksın benim için önemli değil. Gerçeklik duygusunu bana verebilen her oyuncu benim için çok makbul bu anlamda. Bir çok oyuncu var, özellikle oyunculuk eğitimi almamış ve sonradan oyuncu olanlar, oyunculuğun diyalogla ilgili olduğunu düşünüyorlar. Onlarla çekim yaptığınızda lafı biter ve kameraya, yönetmene bakar. Oysa daha yönetmen 'kes' demedi ve hayat sessiz de olsa devam ediyor. Evet, sessizlik de doğal bir şekilde canlandırabilmek için çok önemli bir gösterge benim için.''

Kendisinden büyük ve sinema filmi çekmiş herkesi saygı sınırları içerisinde kendisinin ustası olduğunu aktaran Demirdelen, hayranlık duyma noktasında ise bütün dünyada en etkilendiği ismin her türde en başarılı örnekleri vermiş tek adam olan Stanley Kubrick olduğunu belirtti.

''OYUNCULAR PARA ALMADI''

Ödüllü yönetmen ve müzisyen Selim Demirdelen, bir çok festivalde bir sürü izleyiciyle buluştuklarını ancak Ankara Film Festivalindeki kadar güzel soruların ve pozitif bakışın olduğu bir festivalin çok az olduğunu vurgulayarak, kendilerine sorulan sorular ve hem sinemaya hem de Kavşak filmine ilişkin yapılan yorumların kendilerini çok gururlandırdığını söyledi.

Antalya Altın Portakal Film Festivalinde 9 tane yeni filmin yarıştığını, ''Kavşak'' filminin de bunlardan bir tanesi olduğunu hatırlatan Demirdelen, ''Hepsi birbirinden etkileyici filmler. Biz mesela bu tür yarışmalarda yarışmacı olduğumuz halde, konusu itibariyle ve bir meseleyi bu kadar doğru şekilde anlattığı için, gönlümden ''Press'' alsın diye geçiriyordum. İnsanlar artık böyle şeyleri anlatmaya cesaret ediyorlar. Antalya'da beğenmeyenler de oldu, bir-iki çatlak ses çıktı ama o kadar dolu bir film ki konuşanlar susturuldu ve çok güzel sohbet edildi'' dedi.

Filmde oynamasını istedikleri her oyuncuyla çalışma şansı bulduklarını anlatan Selim Demirdelen, şöyle devam etti:

''Oyuncu seçimi ortak verdiğimiz kararlardı. Her zaman bir kaç alternatif oluyor, onların arasından da filmde en uygun olduğunu düşündüğümüz isim üzerinde uzlaşıyoruz. Sonra onlara teklif götürüyoruz. Bu anlamda şanslıyız. Filmimizde oynamasını istediğimiz her oyuncuyla çalışma şansı bulduk. Herkes filme inandı ve oynamayı kabul etti. Oyuncuların çoğu para almayı kabul etmedi, alanlar da çok cüzi paralara çalıştı. Bu tabi setteki ilişkilere ve onların performansına da çok yansıyan bir şey. Parayı verip oynattığınız oyuncudan bu kadar iyi performans alamayabilirsiniz. Performansı bırakın bu kadar huzurlu ve düzgün bir set süreci olmayabilirdi. Her şey tıkır tıkır gitti.''