Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yıla 11,25’lik politika faizi ile girdi. Banka, yeni yönetimiyle 2019’un Temmuz ayından bu yana faiz indirim sürecindeydi. Koronavirüs salgınıyla birlikte parasal gevşeme yeni bir boyut kazandı. Politika faizi yüzde 8,75’e kadar indirildi. Atılan likidite adımlarıyla Merkez Bankası’nın ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti Temmuz’da yüzde 7,34’e kadar geriledi. Bu oranla Türkiye dünyada negatif faizi en yüksek olan ülkelerden biri oldu.

Para politikasındaki adımlar sadece faiz oranları ile sınırlı olmadı. Merkez Bankası’nın menkul kıymet alımları artırıldı. Toplam portföy 18 milyar liradan 90 milyar liranın üzerine çıkarıldı. Bankalar zorunlu karşılık uygulamaları ile yüksek kredi büyümesine yönlendirildi. Bankaların yurtdışı ile swap işlemleri kısıtlandı. Borsada birçok açığa satış yasağı getirildi. Döviz alımına uygulanan kambiyo vergisi oranı yükseltildi.

BDDK tarafından aktif rasyosu uygulaması getirildi

2020 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kredi genişlemesini önceleyen birçok karara imza attı. Bunlardan en önemlisi Nisan'da alınan Aktif Rasyosu kararı oldu. Bankalara tutturmaları gereken belirli bir oran verilirken, bu sayede kredi hacminin artırılması hedeflendi. BDDK, yeniden yapılandırma konusunda da adımlar attı. Ayrıca, kredilerin takip hesaplarına atılması için geçmesi gereken gecikme süreleri 90 günden 180 güne uzatıldı.

Kredi Garanti Fonu kefalet limiti ile kullandırılan krediler için Hazine desteği 25 milyar TL'den 50 milyar TL'ye, bu kapsamda kullandırılabilecek KGF kefalet limiti de toplamda 500 milyar TL'ye çıkarıldı. Bu kapsamda başta kamu bankaları olmak üzere çok büyük kredi kampanyaları başlatıldı. Konut, taşıt ve ticari kredi faizlerinde sert düşüşler görüldü.

Yurtiçi yerleşiklerin toplam döviz mevduatı rekor kırdı

Yapılan değişiklikler sonucunda tarihi bir kredi genişlemesi görüldü. Toplam kredi hacmi çok kısa bir süre içinde 2,5 trilyon TL’den 3,5 trilyon TL’ye yükseldi. Daha sonra ekonomi yönetimi tarafından bu artışın enflasyon ve cari açığı yükselttiği ifade edildi. Verilen kredilerin döviz talebini artırdığı görüldü. Yurtiçi yerleşiklerin toplam döviz mevduatı 234 milyar dolar ile rekor kırdı. Banka mevduatlarında dövizin payı yüzde 55’e kadar yükseldi.

Yılın para politikası açısından en tartışmalı alanı rezervler oldu. Bu süreçte, swapların toplam resmi rezervler içindeki payı yüzde 79’a kadar çıktı. Net rezervlerin eksi 50 milyar dolara kadar indiği hesaplandı. Tüm bu uygulamaların etkisiyle Türk Lirası’nda sert değer kayıpları görüldü. Dolar/TL 8,58’e yükseldi. Reel efektif döviz kuru tarihi düşük seviyeye geriledi.

TCMB Başkanı Uysal görevden alındı

Bu gelişmelerin ardından 7 Kasım’da Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alındı. Bir gün sonra Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak istifa etti. Merkez Bankası başkanlığına Nabi Ağbal, Hazine ve Maliye Bakanlığına Lütfi Elvan atandı.

Bu tarihten sonra para politikasında hızlı bir normalleşme süreci başladı. Bankaların swap limitleri artırıldı. Merkez Bankası 19 Kasım’da politika faizini 475 baz puan artırdı ve sadeleşmeye gitti. BDDK, Aktif Rasyosu uygulamasına son verme kararı aldı. Hazine, 2 yılın ardından 10 yıllık tahvil ihracı gerçekleştirdi.

16 Aralık’ta yapılan toplantıda Merkez Bankası’nın 2021’de Ortodoks bir politika uygulayacağı sinyalleri geldi. Merkez Bankası 24 Aralık’ta faizleri artırarak sıkı para politikası mesajı verdi. Bu mesaj ve adımlarla yurtdışı portföy akımları son haftalarda hızlanırken, yerleşiklerin döviz talebi ise devam etti. Yeni ekonomi yönetiminin normalleşme ve şeffaflık adımlarının 2021'de de devam etmesi bekleniyor.