Rusya yaptırımlar nedeniyle çözüm arayışında
Rusya'nın ana ihracat kalemi petrol üretimi yaptırımlar nedeniyle düşmeye başlarken, ihracatında ise "alternatif" metotlar uygulanmaya başlandı.
Rusya ekonomisinin bel kemiğini oluşturan petrol üretiminin, yaptırımlar nedeniyle düşmesine kesin gözüyle bakılırken, ülkenin ihracattaki olası kayıplarının telafi edilebilmesi için de alternatif çözüm arayışı sürüyor.
Rusya'ya uygulanan yaptırım sayısı 10 bine dayandı
Uluslararası Enerji Ajansından (IEA) derlenen bilgilere göre, Mart'ta Rusya’nın petrol ihracatı günlük 700 bin varil düşüş gösterdi.
Ayrıca, IEA verilerine göre Rusya’daki rafinelerin üretimleri düşerken, uluslararası ithalatçıların Rus petrolü alımını azaltmaya başladığı ve bu nedenle Rusya’daki akaryakıt depo kapasitesinin dolmaya başladığı ifade ediliyor. Ülkenin petrol üretiminin nisanda da günlük 1,5 milyon varil düşeceği tahmin ediliyor.
Uluslararası yaptırımlar ve ambargonun etkisinin tam olarak hissedilmeye başlanması nedeniyle, ülkenin petrol üretiminin mayıstan itibaren günlük 3 milyon varile kadar azalabileceği öngörülüyor.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak ise, 7 Nisan’da yaptığı açıklamada, lojistik sorunları nedeniyle nisan ayında petrol üretiminin mart ayına oranla yüzde 4 ila 5 azalmasını beklediklerini söylemişti.
Rusya Federal Gümrük Servisi ise ülkenin petrol dahil tüm ürünlerine yönelik resmi ihracat verilerinin geçici olarak açıklanmayacağını duyurmuştu.
Dünya petrol üretiminde yaklaşık yüzde 10 paya sahip Rusya, 2021’de günlük ortalama 10,5 milyon varil, martta ise ortalama 11 milyon varil düzeyinde petrol üretti.
OilX danışmanlık şirketinden yapılan açıklamada, NASA’ya ait uydu görüntülerinden elde edilen bilgilere göre, Rusya’nın petrol üretiminin nisanda bir önceki aya kıyasla yüzde 8 civarında düştüğü kaydedildi.
Yaptırımlara rağmen Rus petrolüyle ticaret sürüyor
Ukrayna’daki savaş nedeniyle ABD ve İngiltere, Rus petrolü ithalatını durdurma kararı almıştı.
Avrupalı çok sayıda ülke de Rus petrolü alımını azaltmayı veya tümüyle durdurmayı planladığını açıklarken, Rusya’nın, düşen talebi telafi edebilmek için kendi üretimi olan Ural petrolünü Brent türü petrole oranla yüzde 20 ila 30 arasında indirimle sattığı kaydediliyor.
Uzmanlar, tüm yaptırımlara rağmen, Rus petrolü ticaretinin indirimlerin yanı sıra “karışım” yöntemi uygulanarak devam ettiğine işaret ediyor.
Buna göre, petrol şirketleri ve tüccarların, Rusya’da üretilen petrolün başka bölgelerdeki petrolle belirli oranlarda karıştırıldığı zaman yaptırımların delinmemiş olduğu gerekçesiyle Rus petrolü satın almaya devam ettikleri öne sürülüyor.
ABD merkezli The New York Times'ta yer alan haberde, Rusya’nın deniz yolu ile petrol ihracatında ise varış noktası bildirilmeyen tankerleri kullanmaya başladığı öne sürülmüştü.
Avrupa Birliği (AB) de, Almanya ve Macaristan gibi ülkelerin karşı çıkması nedeniyle Rus petrol ithalatına yönelik kapsamlı bir yaptırım kararı almakta zorluk çekiyor.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel, dünyanın en büyük petrol ihracatçılarından Rusya’nın AB’ye gerçekleştirdiği petrol ve petrol ürünleri ihracatından elde ettiği günlük nakit gelirin 700 milyon dolar düzeyinde olduğunu tahmin ediyor.
Rusya, Çin ve Hindistan'a ihracatı artırmak istiyor
Rus yetkililer, özellikle enerji ihracatında hızlı bir büyüme kaydeden Asya pazarlarını hedeflediğini uzun süredir dile getiriyor. Ancak, Rusya’nın ihracatına yönelik kısıtlamalar ve yaptırım riskleri nedeniyle Moskova, Asya pazarlarına ihracatı artırmaya yönelik adımlarını sıklaştırıyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 28 Mart’ta yaptığı açıklamada, Avrupa’da düşen pazar payı nedeniyle Rusya’nın hacimlerini Asya dahil diğer bölgelere yönlendirebileceğini söylemişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de 14 Nisan’da Rus hükümet yetkilileriyle bir toplantı gerçekleştirerek, “Enerji kaynaklarının batıya tedariki azalacak. Bu nedenle adım adım, ihracatımızı hızla büyüyen güney ve doğu piyasalarına yönlendirmemiz önemli.” demişti.
Rusya’nın alternatif pazar arayışında gözünü çevirdiği ülkeler arasında Çin ve Hindistan ön plana çıkıyor. Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacminin yılda 100 milyar doları geçmesi ve iki ülke arasında petrolden doğal gaz ticaretine kadar önemli anlaşmaların imzalanması, bu alandaki iş birliğinin daha da derinleşebileceğini gösteriyor.
Ancak savaş öncesine kadar hatırı sayılır miktarda Rus petrolü ithal eden Hindistan’ın bu yöndeki alımlarını artırdığına yönelik açıklamalar, ABD’nin tepkisini çekiyor.
Hindistan Maliye Bakanı Nirmala Sitharaman, 1 Nisan’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın petrolünü indirimle verdiğine işaret ederek, “İndirimde petrol varsa neden almayalım? Buna halkımız için ihtiyacımız var ve biz de almaya başladık.” demişti.
ABD yönetimi özellikle Hindistan’ın söz konusu ithalatı düşürmesine yönelik siyasi baskıyı artırdı.
ABD Başkanı Joe Biden, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile yaptığı görüşmede, daha fazla Rus petrolü almanın Hindistan’ın “çıkarına” olmadığını ifade etti.
Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ise 13 Nisan’da yaptığı açıklamada, dünyanın Hindistan yerine Avrupa’nın petrol ithalatına odaklanması gerektiği şeklinde tepki göstererek , “Muhtemelen bir aylık Rus petrolü ithalatımız, Avrupa’nın yarım günde aldığı kadardır.” ifadesini kullanmıştı.
Rusya’ya herhangi bir yaptırım uygulamayan Hindistan, geçen yıl ithal ettiği toplam petrolün yaklaşık yüzde 2,7’sini Rusya’dan almıştı.
Ekonomistler, Rusya’nın petrol ihracatında rotayı Asya’ya çevirmesinin, limanları da içeren altyapısının Batı'ya ihracata yönelik olması nedeniyle kolay bir süreç olmayacağı konusunda hemfikirler.
Batılı ülkelerin yüksek teknoloji ürün sevkiyatına yönelik yaptırımları ve Baker Hughes, Halliburton gibi petrol hizmetleri şirketlerinin Rusya’daki faaliyetlerini azaltma kararı almaları da Rus petrol üretimini derinden etkileyecek etkenler olarak ön plana çıkıyor.