Yeni AB Komisyonunun 5 yıllık zorlu sınavı başlıyor
-
1 Aralık'ta göreve başlayacak Ursula von der Leyen başkanlığındaki yeni AB Komisyonu'nun ilk çözmesi gereken konu yılan hikayesine dönen İngiltere'nin birlikten ayrılığı olacak
Gelecek ay göreve başlayacak Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in kabinesini Brexit, genişleme, iklim değişikliği, ticaret savaşları ve bütçe gibi zorlu başlıklar bekliyor.
Jean-Claude Juncker Komisyonu’ndan 1 Aralık’ta görevi devralacak ve 2024'e kadar görevde kalacak von der Leyen kabinesinin öncelikli gündemi İngiltere’nin AB'den ayrılığı olacak.
İngiltere’nin Brüksel ile Brexit anlaşmasına varmasının birinci yılı geride kalırken, ülke AB referandumunda alınan kararın yarattığı krizi erken genel seçimle çözmeye hazırlanıyor.
9 Mart'ta gerçekleşmesi gereken Brexit, İngiliz parlamentosunun direnci nedeniyle önce 31 Ekim'e, son olarak da 31 Ocak 2020'ye ertelenmişti. Halen anlaşmalı mı yoksa anlaşmasız mı sonuçlanacağı netleşmeyen ayrılık, tarafların gündemini gelecek aylarda da meşgul etmeye devam edecek.
AB yasalarına göre, von der Leyen Komisyonu’na üye göndermeyen İngiltere’nin bir komisyon üyesi adayı belirlemesi gerekliliği bulunuyor. Bu konu, ilerleyen süreçte AB ile İngiltere’yi karşı karşıya getirme riski barındırıyor.
Öte yandan, İngiltere’nin olmadığı bir AB’nin içinde yaşanacak yeni çıkar çatışmaları ve denge arayışları birliğin mayasını bozacak gibi görünüyor. İngiltere’nin yokluğunda Avrupa’nın lokomotif ülkeleri Almanya ve Fransa’nın önemli kararlarda uzlaşısı daha da önemli hale gelecek.
Genişleme: “Tamam mı? Devam mı?”
Yunanistan ile isim sorununu çözdükten sonra NATO üyeliği gerçekleşmek üzere olan Kuzey Makedonya ve son dönemde birtakım reformları hayata geçiren Arnavutluk, AB ile katılım müzakerelerini resmen başlatmayı hedefliyor.
Bununla birlikte, Fransa ve Hollanda, AB’nin kısa vadede yeni üyelere kapısını açmasına karşı çıkıyor. Yeni Komisyon Başkanı von der Leyen ise üyelik kriterlerinin değiştirilmesi gerektiğini savunan bu ülkelerle aynı çizgide değil.
Aralık ayında Brüksel’de toplanacak Avrupalı liderlerin tekrar gündeminde olacak konu, Batı Balkanlar’da nüfuzunu artırmak isteyen AB’nin gelecek dönemdeki önemli sınamalarından biri olacak.
Öte yandan, Tiran ve Üsküp yönetimleri, üzerlerine düşeni yaptıklarını ve Brüksel’in vaadlerini yerine getirmesi gerektiğini savunuyor.
Türkiye ile ilişkiler
Von der Leyen’in 5 yıllık görevi boyunca Türkiye ile ilişkilere dair masada yer alacak konuların başında, “Vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi, göç politikaları ve yeni fasıl açılması” geliyor.
Türkiye ile AB arasında 16 Aralık 2013 tarihinde Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması ile eş zamanlı olarak başlatılan Vize Serbestisi Diyaloğu, Vize Serbestisi Yol Haritası üzerinden yürütülüyor.
Vize Serbestisi Yol Haritasında yer alan ve karşılanması beklenen hususlar, 72 kriter olarak sıralanıyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin vize serbestisi için 72 kriterden karşılaması gereken 6 kriter kaldı.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin resmi müzakerelerin AB Komisyonu'nun Konsey’den yetki almasının ardından başlaması bekleniyor ancak Brüksel bu konuda istekli gözükmüyor.
Gelinen süreçte, Türkiye ve AB arasında gerçekleştirilen bir dizi teknik görüşmenin ardından müzakerelerin çerçevesini belirleyen bir rapor üzerinde uzlaşı sağlandı. Türkiye, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin her iki tarafın lehine olacağını belirtiyor.
Türkiye ile AB arasındaki en yakın iş birliği alanı göç politikaları olsa da Brüksel, bu alanda sözlerini ve yükümlülüklerini bütünüyle yerine getirmiş değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki 4 milyon Suriyeli için bugüne kadar 37 milyar dolar harcandığını belirtirken, AB söz verilen 6 milyar avronun henüz yarısını Türkiye’ye aktarabildi.
AB ile üyelik müzakerelerinde 30 Haziran 2016’dan bu yana yeni fasıl açılmaması Türkiye ile Brüksel ilişkilerinde bir başka anlaşmazlık konusu.
Türkiye, egemenlik haklarından doğan Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri dolayısıyla gerilen ilişkilerin, AB’nin taraflı tutumunu bir köşeye koyması ve diyalog kanallarının aktif kullanımı ile tekrar canlanabileceğini savunuyor.
Avrupa "Yeşil Anlaşma"ya hazırlanıyor
Sön dönemde yaz aylarında yaşanan rekor sıcaklıklardan dolayı tarım, ulaşım ve enerji alanlarında sorunlar yaşayan Avrupa, iklim değişikliğine karşı mücadelede küresel lider olmayı ve 2050’ye kadar ilk "sıfır-karbon" kıta olmayı hedefliyor.
Von der Leyen Komisyonu’nun başlıca gündemi olan iklim değişikliği konusunu tecrübeli Hollandalı siyasetçi ve AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans tarafından koordine edilecek.
Avrupa Yeşil Anlaşması kapsamında, AB Komisyonu’nun karbon salınımı yapan şirketlere ciddi cezalar verilmesi ve AB iş çevresinin çevre dostu hale getirilmesi hedefleniyor.
İklim değişikliği ile mücadele için 2021-2027 Komisyon bütçesinden on milyarlarca avronun ayrılması bekleniyor.
ABD ile ticari ilişkiler
ABD Başkanı Donald Trump’ın korumacı ekonomi politikaları izlemesiyle birlikte AB ile ABD arasındaki ticari ilişkilerde yaşanan gerilim ve uzlaşmazlıklar arttı.
AB tarafı son yıllarda gümrük vergileri, havacılık desteklemeleri, tarım ve otomotiv sektörü gibi alanlarda ABD ile ciddi gerilimler yaşadı.
Taraflar arasında ticari gerginliği azaltmak için gümrük vergilerini ve tarife dışı kısıtlamaları azaltmaya yönelik birlikte çalışma kararı alındı. Ancak ilerleyen dönemde söz konusu müzakerelerde hızlı bir ilerleme gerçekleşmesi beklenmiyor. Mevcut anlaşmazlıkların önümüzdeki dönemde özellikle havacılık ve otomobil sektöründe artması bekleniyor.
Önceki Komisyonda AB'nin rekabet soruşturmalarını yürüten ve ABD firmalara yüksek para cezaları kesmesiyle tanınan Margrethe Vestager'in yeni komisyonda kıdemli başkan yardımcılığı görevine getirilmesi gerginliklerin devam edeceğine işaret ediyor.
ABD tarafı sıklıkla kendi şirketlerinin Avrupa'da başta Vestager tarafından haksız biçimde hedef alındığını iddia ediyor. Bu uzlaşmazlığın da sürmesi kaçınılmaz duruyor.
Brexit'in ekonomik sonuçları
AB ve İngiltere arasında yaklaşık 3 yıldır devam eden Brexit belirsizliğinin hızla çözülmesi beklenmiyor. Taraflar arasında anlaşmalı bir ayrılık sağlansa bile gelecekteki ticari ilişkileri belirleyecek yeni bir anlaşma için müzakere yapılması gerekiyor. AB tarafı ile İngiltere arasında bu müzakere sürecinin de oldukça zorlu geçmesi bekleniyor. Brexit belirsizliğinin öncelikle İngiltere'de olmakla birlikte AB ekonomisinde de iş ortamını olumsuz etkilemesi öngörülüyor.
Çin'le gerilim
AB ve Çin arasında da ticari gerilimlerin yaşanması kaçınılmaz görünüyor. AB taraf sıklıkla Çinli üreticileri piyasalarda adil biçimde rekabet etmemekle ve damping yapmakla suçluyor. Söz konusu anlaşmazlıkların kısa vadede çözülmesi mümkün görülmüyor. Karşılıklı ilişkileri geren bir başka konu ise Çin'in yeni İpek Yolu projesi olarak öne çıkıyor. Çin, projeyle Avrupa ile ticaretini artırmayı amaçlarken, AB tarafı Çin'in kıtadaki stratejik sektörlerine yatırımlarından ve ekonomik etkinliğinin artmasından endişe duyuyor.
İlişkilerde bir başka kaygı kaynağı 5G iletişim teknolojilerinde yaşanıyor. 5G'nin dijitalleşen ekonomiler ve toplumların gelecekteki omurgasını oluşturması bekleniyor. Dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi olan Çin, Avrupa pazarında kendi ürünlerinin tercih edilmesini istiyor. AB tarafı ise Çin'in bu alanda önemli ölçüde piyasa payına sahip olmasının güvenlik riskleri ortaya çıkarabileceğini düşünüyor. Bu konuda taraflar arasında kolay bir uzlaşı sağlanması öngörülmüyor.
Gelecekteki bütçe
AB'nin önümüzdeki dönemde ekonomi gündeminin ana başlıkları arasında Çok Yıllı Mali Çerçeve müzakereleri yer alacak. AB bütçesinde yer alan harcama kalemlerine ilişkin ödeneklerin yıllık tavanını önceden belirleyen Çok Yıllı Mali Çerçeve, bütçe disiplini ve kaynakların AB'nin politika öncelikleri doğrultusunda ve etkin şekilde dağılımını sağlamayı amaçlıyor.
AB'nin 2021-2027 dönemi bütçesine yönelik Çok Yıllı Mali Çerçeve müzakerelerinin 2020 yılında tamamlanması gerekiyor. Uzun vadeli AB bütçesine ilişkin karar, AP onayı ve üye ülkelerin AB Konseyi'ndeki oy birliği ile belirleniyor. Bu konuda özellikle İngiltere'nin birlikten ayrılacak olmasının bütçede bir azalmaya neden olması beklenirken, üye ülkelerin gelecekteki bütçeye ne oranda katkı sağlayacakları ve bütçenin tarım ve uyum politikaları