Advertisement

Bitcoin'in doğuşundan bu yana en travmatik olayları sıralıyor olsak, 2016 yılında Bitfinex Borsasında yaşanan ve 119 bin 756 Bitcoin'in hacklenip çalınması olayı en üst sıralarda olacaktır. Daha veri bazlı konuşacak olursak söz konusu bu hacklenme, MT GOX borsasının 2014 yılında 744 bin 408 Bitcoin çaldırmasından sonra tarihin en büyük Bitcoin hacki.

119 bin 756 Bitcoin'in anlık değeri yaklaşık olarak 5.2 milyar dolar. Çalındığı tarihte ise sadece 71 milyon dolara tekabül ediyormuş. Hackin nasıl gerçekleştiği hala daha gizemini koruyor ama yine de şunu belirtmekte fayda var; platformun altı yıl önceki aldığı güvenlik önlemleri sıradışıydı. Günümüzün standart sıcak- soğuk cüzdan modelini değil her kullanıcı için özel segregated multisig modelini (Kurumlar arası dağıtılmış çoklu imza modeli) kullanmaya başlamışlardı. Lakin bu model 1 yıl sonra bu yazının konusu olan hikayeye yol açtı. Yazının ilerleyen kısımlarında bahsedeceğim enteresan ilişki ağının da bir parçası olan Bitgo (En büyük dijital varlık güvenlik şirketi) ile Bitfinex güvenlik konusunda partnerler. Öyle ki platformdan Bitcoin'leri çekmek için üç imza gerekli. Bunun ikisini Bitfinex atarken sonuncusunu Bitgo atıyor. Hack konusunda bu iki kurum arasında sorumlular kim ya da kimlerdi hala bilinmiyor. Zira bu gibi durumlarda olay sonrası yayımlanan otopsi niteliğindeki post mortem raporu bu olayda hiç yayımlanmadı.

Kriptopara Sektöründe Milat

Bugün bu yazıyı yazmamın sebebi ise bu tarihi soygunun sır perdesinin aralanmasının artık an meselesi olması. 8 Şubat tarihinde ABD Adalet Bakanlığı bir açıklama yayımlayarak 2016 yılında çalınan Bitcoin'lerin aklanması ile ilişkilendiren bir çiftin yakalandığını duyurdu. Çiftin yakalanmasının yanı sıra 3.6 milyar dolarlık fonun kurtarıldığı bilgisi de bakanlık açıklamasında yer alıyor. Dile kolay 5 yıllık çok hummalı bir çalışmayla adeta samanlıkta iğne arar gibi aramışlar ve sonunda hem Bitcoin'leri hem de Bitcoin'leri saklayan kişileri bulmuşlar. Bu kişilerin yakalanması kripto para sektöründe birden fazla bağlamda milat niteliği taşıyor.

1- Kripto paralar iyi bir kara para aklama araçları değillerdir. Kara para aklama konusunda genel kanının aksine kriptoparalar tüm işlem geçmişinin blokzincirinde tutulması, şeffaf olması, asla silinmemesi ve sansürlenememesi nedeniyle aslında hiç kullanışlı değillerdir.

2- Gizlilik odaklı kripto paralar bile devletler tarafından izleniyor olabilir. Bu olayda fonları çalanlar transfer kaydı tutulmayan ve tam gizlilik sağladığı düşünülen Monero isimli kripto parayı da kullanmışlar. Yine de bu gizlilik sağlayan kripto para suçlulara fayda sağlamamış. Bilhassa ABD'deki vergi otoritesi IRS'in bu paranın izlenmesi konusunda halka duyurduğu programlar olduğunu biliyoruz. Bu olayda da IRS'in izleme konusunda destek sağladığı yetkililer tarafından yayımlanan 20 sayfalık raporda açıkça belirtilmiş.

Esrarengiz ikili

8 Şubat tarihinde Ilya Lichtenstein ve Heather Morgan, Amerikan yetkililer tarafından Bitfinex'ten çalınan Bitcoin'leri akladığı suçlamasıyla tutuklandı ve bu Bitcoin'lerin çok büyük bir bölümü (anahtarlar) ikiliye ait bulut adresinde depolanmış olarak ele geçirildi. 8 Şubat'tan önce siber güvenlik ile konferanslara konuşmacı olarak katılan, sektörde tanınan isimler. Hatta tesadüf mü değil mi siz karar verin. Heather Morgan, şüphesiz bu hikayenin en renkli karakteri Forbes'da konuk yazar olmuş, 2020 yılında Bitgo (Hatırlayın hacklenen platformun güvenlik partneri) tarafından röportaja konuk edilmiş, hem de siber güvenlik uzmanı sıfatıyla... Bitgo'nun soyulan platformla da ilişkisi göz önünde bulundurulunca bu suçun içinde insan faktörünün dahil olduğu bir hale evrilmesi muhtemel gözüküyor.

Bu hack hikayesi ile alakalı eminim ki belgeseller, diziler ve filmler çekilecek, kitaplar yazılacaktır. Bu esrarengiz ikilinin kayıp fonlara sahip olduğu kesin, lakin gerçekten hack işini onlar mı yaptı henüz sis perdesi aralanmış değil.

Erasmus ile Bilkent'e gelen Reyhan

Şimdi gelelim yazının başlığına... Heather Morgan, sosyal medya profilinde mahlası Heather Reyhan; farklı sosyal medya hesaplarından dedesinin Türk olduğunu söylüyor. Kendini Türk olarak nitelendiriyor. Türkçe konuşuyor, Türkçe sözleri de entegre ettiği rap şarkılar söylüyor ve sosyal medyadan Türkçe paylaşımlar yapıyor. Annesinin gözleme açmayı öğrettiğini, Türk kültürünü özlediğini ifade ediyor. Bunun yanı sıra LinkedIn hesabında, Erasmus ile Bilkent Üniversitesinde Uluslararası Ekonomi programında eğitim gördüğü belirtilmiş. Esrarengiz bir karakter Reyhan... Türk olup olmadığını henüz bilmiyoruz ama sosyal mühendislik konusunda ders verdiğini ve çok tecrübeli olduğunu biliyoruz. İnsanları olmadığı biri olduğuna ikna etme konusunda uzman. Tüm bu gizemin ABD'deki yargı sürecinin ilerlemesiyle çözüleceğini umut ediyoruz. Tüm bu hikaye açıkçası akıllara, Bitfinex'in kayıp fonlarına yaklaşık 5.5 yıl sahip olan Reyhan'ın en zengin Türk kadın olup olamayacağını getiriyor. Hemen merakınızı gidereyim. Internet verilerine göre Reyhan 2016 yılından ta ki düne kadar (8 Şubat) en zengin Türk kadınıymış. Tabii eğer kendisi gerçekten Türk ise..