Advertisement

Kripto para dünyasında son dönemde öne çıkan terimlerden biri DAO. Kelime anlamıyla merkezi olmayan otonom organizasyonları (decentralized autonomous organization) ifade eden DAO terimi aslında ilk büyük çıkışını 2016 yılında yaşadı. Girişim sermayesi kavramını merkeziyetsiz hale getirmek isteyen "The DAO" ekibi, akıllı sözleşmenin hacklenmesi ile fonlarının 50 milyon dolarlık kısmını kaybedip, başta kendi tokenları olan The DAO olmak üzere daha sonra Ethereum'u ve hatta tüm ekosistemi değiştirecek olaylar silsilesini başlattı. The DAO tokenı Borsalar tarafından delist edildi yani listeden çıkarıldı ve yok oldu. Ethereum topluluğu, fonları geri alabilmek için belki de yapmamaları gereken bir işe kalkışarak Ethereum blokzincirini "basitçe anlatmak gerekirse" geriye sardılar*. Bu geri sarmayı kabul etmeyen güruh ise "hayır çalınan çalındı, biz geri sarmayı doğru bulmuyoruz'' diyerek Ethereum Classic adını aldılar ve böylece ETC coin olarak bilinen proje doğmuş oldu. İronik olan ise Ethereum Classic, takip eden süreçte en az üç defa saldırıya uğrayarak "geriye sarıldı". Tüm bu olaylardan sonra ilk DAO konsepti başarısız olsa da yeni bir dünyanın da kapısı açılmış oldu.

DAO'lar aslında başlıkta yazdığım gibi;

  • Merkezi otoriteden bağımsız kararlar alabilen,
  • Parçası olan topluluğa fayda sağlayan
  • Hatta yasal bir karşılığı olan
  • Mal edinebilen ve işçi çalıştırabilen sahipsiz şirketlerdir.

Son yazdığım iki madde şu anda sadece Wyoming'de geçerli olsa da bu tip yapılanmaların gelecekte popülarite kazanacağı ve yasal tanınma hakkı elde edeceğini düşünmek yanlış olmaz.

DAO'ların parçası olmak için ne yapmak gerekiyor?

DAO'ların parçası olmak için şu anda en popüler yol governance ya da yönetişim tokenlarına sahip olmak. Kişisel görüşüm ise bunun en iyi yöntem olmadığı yönünde. Çünkü henüz yayılmakta olan bir oluşumun tokenları dolayısıyla yönetimi çok erken dönemde o tokenları alanlara açılırsa bu model çok da merkeziyetsiz olmaz değil mi? Erken dönemde tokenları toplayan küçük derebeylerin yönetimine DAO'yu teslim etmiş oluyoruz. DAO'lar henüz gelişmekte olan bir alan ve birçok yeniliğe gebe. Ayrıca tokensız yönetişim konusunda da sektörün en ileri gelen kişilerinden Ethereum kurucusu Vitalik Buterin'in de yakın zamanda bir yazı yazdığını yani üzerine kafa yorduğunu belirtmekte yarar var.

DAO Modeline Uygun Sektörler

Token ile yönetime katılarak DAO olacak alanlara iki örnek verebiliriz. İlk ve en kolay örneklerden birisi taksi plakalarını DAO haline getirmek olabilir. Token ile DAO haline dönecek bir diğer alan ise sanat eserleri olabilir. İkisini de anlatmaya çalışacağım.

Neden Taksiler?

  • Çünkü taksi plakaları NFT'ler gibi her biri bir tane ve eşsiz.
  • Taksi plakaları çok değerli ve bireysel olarak elde etmesi güç.
  • Taksi plakaları ciddi bir gelir sağlıyor.
  • En önemlisi taksi plakalarına sahip topluluğu yöneten bir merkezi kuruluş var.

Nasıl çalışacak?

Normal yollarla kişisel olarak alınması güç olan taksileri token haline getireceğiz. Örneğin 1 taksiyi 1 milyon token olarak düşünelim. 1 milyon tokena sahip olanlar bir taksinin kazanacağı geliri akıllı sözleşme aracılığıyla belirli aralıklar ile kazanacak. 1 milyon token alıp taksi sahibi olamıyor musun? O zaman 100 adet token al ona oranla taksinin üreteceği değere ortak ol. Bunun yanında token sahibi kimseler taksilerin kaç yolcu alacağını, kaç sefere çıkacağını, hangi rotada kaç taksi çalışacağını, çalışan şoföre verilecek maaşı belirleyebilsinler. Sonuç olarak TaksiDAO'da ne oldu? Gelir demokratikleşti, merkezden uzak daha çok insan tarafından yönetilen, karar alma mekanizması daha dağınık bir yapı oluştu ve aracılar ortadan kalktı. Bunun dışında taksi plakasının fiyatlanması konusunda da daha çok kişi söz sahibi olacaktır. Özgür markette binlerce kişi tarafından alınıp satılacaktır.

Neden Sanat Eserleri?

Çünkü taksi plakaları gibi oldukça değerli ve az sayıda kişi tarafından ulaşılabiliyor. Örneğin Mona Lisa'yı tokenize edip insanlara sunduğumuzu düşünün. Çok uç bir örnek olduğunun farkındayım. Mona Lisa'yı alamayacak kişiler Mona Lisa tokenı alıyorlar. Bu token sahipleri tablonun hangi müzede sergileneceğini belirleyecekler. Sergilemeden elde edilen gelire ortak olacaklar ve Mona Lisa tablosunun fiyatının artması yada azalması durumunda da hem kara hem de zarara ortak olmuş olacaklar. Burada da kimseye güven duymayacaklar çünkü bilgisayar dünyasında kod kanundur.

Son olarak kriptopara ekosisteminde olan yönetişim savaşlarından bahsederek yazıyı sonlandırmak istiyorum.

Yönetişim Savaşları (Governance Wars)

Bunlardan ilki popüler kripto para olan Justin Sun ile Steem topluluğu arasında oldu. Steem oldukça eski bir platform. Sosyal medyayı merkeziyetsiz hale getirme gibi bir vizyona sahipti. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü blokzincirin paslı bitleri arasında yerini aldılar (tarihin tozlu sayfaları örneği teknolojik bir örnekte doğru olmaz diye düşünüyorum). Steem hala daha popülerken var olan steem tokenlar ve kurum Justin Sun tarafından satın alındı. Öyle ki camiadaki sansasyonların bir çoğunun ardında olan Sun, var olan steem tokenların yüzde 30'una sahip olup platformun yönetiminde oldukça söz sahibi oldu. Bu sırada kalan tokenlara sahip olan topluluk ise sessiz sedasız bir güncellemeyle Sun'ın hem yönetimdeki hakkını hem de tokenlarına erişimini engellediler. Hikaye burada sonlanmadı tabii Justin Sun merkezi borsalardaki bağlantılarını kullanarak borsalardaki kullanıcılara ait steem tokenların oy hakkını cebren ve hile ile alıp bu kilitli tokenları geri açtırdı. Bu olay borsalarda duran coinlerin aslında sizin olmadığı borsa sahipleri tarafından gönüllerince kullanılabileceğine en iyi örneklerden birisidir. Tüm bu olaylar ayyuka çıkınca ve oy hakkı ellerinden alınan kullanıcılar Steem'i çatallayarak (forklama), yeni bir platform ve token olan Hive'ı oluşturdular. Bu tıpkı ilk paragrafta anlattığım "The Dao" olayındaki Ethereum, Ethereum Classic çatallanması gibi bir durum. Savaşın kazananı kim oldu bunu siz okurlara bırakıyorum. Steem topluluğu bu savaş sonunda Steem ismini kaybetmiş olsa da diğer taraftan Hive şu anda markette 100'üncü sıralardayken Steem 300'üncü sıralarda.

Buna benzer bir diğer savaş ise şu sıralar topluluğun kendisiyle tokenı çıkaran şirket arasında yaşanıyor. EOS tokenı çıkaran block.one şirketi ve topluluğun oluşturduğu EOS vakfı bir savaş halinde. Savaşın sonuçları bilinmez olsa da topluluk takım tokenlarının dağılmasına engel olmuş durumda. Gelişmeleri paylaşıyor olacağım.

* Yüzde 51 atak ve çifte harcama, geriye sarmaktan çok daha kompleks teknik süreçlerdir. Okuyucuya anlatımdaki kolaylıktan ötürü geriye sarma olarak ifade edilmiştir.