Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Vedat Özdan Güvercin piyasalar şahin Fed, kim kazanacak?

Güvercin piyasalar şahin Fed, kim kazanacak?

Giriş: 08 Şubat 2016, Pazartesi 10:09
Güncelleme: 08 Şubat 2016, Pazartesi 10:09

Güvercin piyasalar şahin Fed, kim kazanacak?

Cuma günü açıklanan tarımdışı istihdam verisi ABD ekonomisinin reseyona sürüklendiğini iddia edenleri yanılttı.

İşgücüne katılım oranının halen düşük olduğunu, istihdam artışının beklenenden düşük geldiğini, istihdamın düşük ücretli ve part – time çalışanlarda arttığını söyleyenlere rağmen, istihdam piyasası iyileşmeye ve ABD ekonomisi büyümeye davem ediyor.

Atlanta Fed, 1 Şubat günü yüzde 1.2 olarak açıkladığı 2016 ilk çeyrek büyüme tahminini, istihdam verisi sonrası yukarıya doğru, yüzde 2.2 olarak revize etti.

Şu gerçekleri aklımızdan çıkarmamaız lazım:

1) Tam istihdama yaklaştıkça istihdam artş hızının azalması normaldir.

2) Kasım ve aralık aylarında hava mevsim normallerinin üstünde ılıktı. O nedenle inşaat sektörü liderliğinde istihdam artışında rekor rakamlara şahit olduk. Ocak ayında kar fırtınası oldu ve inşaat sektörü durdu. O nedenle istihdam artışı beklenenden düşük geldi.

3) Enerji ve mandencilik sektörlerinde işten çıkarmalar ocak ayında da devam etti.

4) Ortalama saatlik kazançlar (ücret artışı) geçen yılın ocak ayına göre yüzde 2.5 arttı. Bu yılın ocak ayı başında 12 eyalette asgari ücret artışı yapılmıştı. Ücret artışının uyaracağı enflasyon yükselişi Fed’in bir süreden beri beklediği bir gelişmedir.

5) Obama’nın başkanlık döneminde işsizlik oranı ilk defa yüzde 5’in altına indi. 2008 yılının şubat ayından bu yana işsizlik oranı hiç yüzde 5’in altına inmemişti.

2009 yılından bu yana yaşanan en yüksek ocak ayı işten çıkarma rakamına rağmen, işsizlik oranın yüzde 5’in altına inmesi iyiye işarettir.

En fazla işten çıkarma madencilik, inşaat ve kamu sektöründe oldu. İnşaat sektörü zaten ılık hava koşulları nedeniyle kasım ve aralık aylarında istihdama çok yüksek katkı sunmuştu. Hatta petrol fiyatlarının düşmesi biraz da ılık hava koşullarına bağlı talep düşüşüne bağlanmıştı. Ocak ayında ABD’de kar fırtınası oldu. Petrol fiyataları yükseldi. İnşaat işleri doğal olarak durdu. Maden çıkarma faaliyetleri yavaşladı. O nedenle istihdam rakamının beklenenden düşük gelmesi soruna işaret etmiyor.

İstihdam verisi öncesinde FOMC üyeleri 2016 yılı içinde 4 kez faiz artırabilecekleri öngörüsünde bulunurken, piyasalar Fed’in hiç faiz artıramayacağını inanıyordu. Yani piyasa beklentileriyle ekonominin temelleri arasındaki bağ kopmuştu.

Güvercin piyasalar, şahin Fed teması, istihdam verisi öncesinde piyasaları yanlış yöne sürüklüyordu. Şunu biliyoruz ki ne ABD ekonomisi Fed’in sandığı kadar iyi, ne de Fed’in faiz artırım hızını yavaşlatmak için piyasaların abartıkları kadar kötü.

Bana göre cuma günkü veri, mart ayında faiz artırımının ve ondan sonra da sayısı verilere bağlı olarak üçe çıkabilecek faiz artırımlarının halen masada olduğunu gösteriyor.

Soru şu: Fed para politikasını küresel finansal piyasalardaki büyük oyuncuların portföy tercihleri ve getiri beklentilerine göre mi şekilllendirecek, yoksa verilere ve projeksiyonlarına bağlı olarak kendi yasal görevine (mandate) göre mi?

Cevap açıksa, Fed’i gevşek para politikasına devama, hatta negatif faiz oranına geçmeye zorlayan “küresel finansal mahalle baskısı” neden?

Bana göre bunun önemli ölçüde nedeni eko – siyasi. Şöyle ki: Wall Street bankalarının seçim kampanyalarına yüklü miktarda maddi destek verdiği Cumhuriyetçiler ABD ekonomisinin resesyonda olduğunu, Fed’in yanlış yaptığını, vakit geçirmeden hatasından dönmesi gerektiğini iddia ediyorlar. Çünkü Cumhuriyetçilerin siyasi tabanının yoğun olduğu eyaletlerdeki silah, maden ve enerji sektörü zor durumda ve işten adam çıkarıyor.

Diğer bir gelişme, hedge fonların adeta anlaşmışlarcasına Yuan – short pozisyonlarını artırmaları. İddia şu: Çin rezervleri, bu hızla giderse, 2 – 3 çeyrek içinde IMF tarafından kabul gören kurala göre olması gereken tutarın altına inecek. Esasen hedge fonların aldıkları pozisyonlar, yönetici ve sahiplerinin bu iddiaları, Cumhuriyetçilerin ve Wall Street’in, Fed aleyhindeki kampanyasına da destek olur nitelikte.

Şunu hatırda tutmamız lazım: 2015 yılında dünya ekonomisindeki büyümenin yaklaşık yüzde 25’ini Çin sağladı. Çin’in küresel hasılaya yaptığı katkı 512 milyar dolar oldu. Bu rakam yaklaşık olarak 2015 yılı Arjantin GSYH’sından daha fazla. Buna rağmen Çin ekonomisindeki yapısal dönüşümün doğal sonucu olan yavaşlama, ABD ekonomisinin görünümünü bozacak bir küresel kriz işareti olarak yorumlandı. Şunu tekrar tekrar söyleyelim: Citigroup araştırmasına göre ABD ekonomisinin Çin riski, ABD GSYH’sının yüzde 0.7’si kadar! Yani Çin’in tökezlemesi ABD’nin ekonomik görünümünü doğrudan bozmaz.

İlginç olan bir nokta daha var. Yuan’ın değer kaybetmesini önlemek üzere Çin Merkez Bankası’nın rezerv eritmesi, ihracatı destekleme politikası olarak yorumlanıp eleştiri konusu yapıldı. Bu hatayı ben de yaptım. Daha sonra Yuan’ın değer kaybetmesini önlemek üzere rezerv eritmesi, Çin’in Yuan’daki düşüşü durduramayacağı söylemine dönüştü. Bilahere sürekli daha yüksek oranlarda devalüasyon beklentisi yaratıldı. Hedge fonların Çin aleyhinde ama kendi pozisyonlarını destekleyici eleştiri ve söylemleriyle yaratılan bu olumsuz beklenti (finansal metastas yaygarası da diyebiliriz) bir yandan da faiz artırmaması için Fed’i sıkıştıran bir “mahalle baskısı” olarak kullanıldı. Soru şu: Olası bir küresel tökezlemenin nedeni Yuan’ın devalüe edilmesi olacaksa, Çin’in yapması gereken bunu önlemek üzere rezervlerini kullanmak değil midir?

Tarımdışı istihdam verisi sonrasında Obama yaptığı konuşmada “Ocak ayında %4.9'a düşen işsizlik oranı ekonomik politikalarının başarılı olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Size bir soru: Durum ortadayken, mahalle baskısına uyarak seçim yılında Fed geri adım atar mı? Yani Cumhuriyetçilerin önünü açar mı? Obama’nın savaş açtığı, Hillary Clinton’un savaş açacağım dediği, Bernie Sanders’in her vesileyle aleyhinde olduğunu söylediği Wall Street kaynaklı finans dünyasının, ilaç sekötürünün, petrol ve silah lobisinin “abartılı negatif söylemine” uyar mı?

Ayrıntılara kapılıp büyük resimden uzaklaşmamak lazım. Büyük resim şu: Rusya ve Çin ABD dolarına dayalı uluslararası düzene meydan okuyor. Avrupa doğal gazda Rusya’ya bağımlı. Bu bağımlılık sayesinde Rusya dolar hegamonyasının altını oyuyor. Bunu durdurmanın yolu, Basra Körfezi doğal gazını Avrupa’ya ulaştırmak ve Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını azaltmaktan geçiyor. Suriye meselesi o nedenle hayati. ABD, esas olarak Suriye meselesi üzerinden ABD dolarının egemenlik savaşını yürütüyor. Bu savaş, Rusya’yı dize getirme savaşıdır.

Bu savaş nedeniyle petrol fiyatları düşük. Petrol fiyatlarının 50 doların üzerine çıkması için Suudi Arabistan’ın OPEC’i acil toplantıya çağırması yeterli. Rusya bunun için çaba sarf ediyor. Çünkü ekonomisi çok zor durumda. Cenevre görüşmeleri ertelenmiş ve süreç iyi yürümüyorken bu çağrıya OPEC ülkelerinin olumlu cevap vermesi beklenmez. Dahası var: İran üretimi kısmayı neden kabul etsin? Suudi Arabistan son 15 yılda defalarca üretimi kısalım deyip kısmayan Rusya’ya neden itibar etsin? Çin’de piyasa payı için rekabet ettiği Rusya zorlanıyorken neden onu rahatlatsın? Rusya üretimi kısacağım dese, Rosneft, Lukoil gibi şirketler kardeşim biz kızmıyoruz dese ne olacak?

Şunu söylemek istiyoruz: Petrol fiyatları düşük, Çin çok kötü, küresel krizi tehlikesi kapıda türü söylemlerin ABD yönetimi için korkulacak bir tarafı yoktur. Dahası var: Fed, bir bütün olarak düşünmemiz gereken ABD yönetiminden sandığımız kadar da bağımsız değildir.

Aşağıdaki satırlar Yellen’in geçen yılki eylül ayı FOMC toplantısı sonrasında yaptığı konuşmadan:

“Fed piyasalardaki iniş ve çıkışlara cevap vermemeli ve bu bizim kesinlikle politikamız olmamalı. Ancak ne zaman ki önemli finansal gelişmeler olur, bunun nedenlerini sorgulamak bizim görevimizdeir...

Faiz artırımına başlamak için enflasyon oranının yüzde 2’ye dönmesini beklersek, muhtemelen işsizlik oranı doğal işsizlik oranı tahminimizin çok altına inmiş olur... Bu da para politikasının olağanüstü uyum derecesini azaltır ve enflasyon oranının hedefimiz olan yüzde 2’nin çok üzerine çıkmasına neden olur. Bu durumda para politikasını sıkılaştırmak zorunda kalabilirz ki bu reel ekonomiye zarar verebilir. Para politikasını bu şekilde yönetmenin arzu edilen bir şey olduğu kanaatinde değilim.”

Geçen hafta salı günü, Stanley Fischer’in yaptığı konuşmanın piyasalarda nasıl yanlış yorumlara vesile olduğunu ayrıntısıyla anlattığımız Günden Kalanlar Programı’nda şunu söylemiştik:

“Fischer şunu söyledi: Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Çin’de devam eden yapısal dönüşüm, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüş nedeniyle küresel ekonomik görünüme ilişkin kaygılardaki artışın farkındayız. Yılın ilk haftasındaki küresel satış dalgasıyla başlayan küresel finansal sistemdeki oynaklığı izliyoruz. Bunun kalcı bir sorun mu yoksa sürü psikolojisi mi olduğunu izlememiz lazım. Benzer oynaklıklara daha önce de şahit olduk. Bu oynaklıklar ABD ekonomisinde kalıcı bir iz bırakmadı. Yüzde 2 enflasyon hedefimizin altında olmamızın nedeni petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüştür. Bu düşüş geçicidir. Düşüş durursa, yüzde 2 enflasyon hedefimize orta vadede ulaşacağız. Bu konuda FOMC üyeleri hemfikirdir. Bizim görevimiz sadece enflasyonu yüzde 2 hedefine ulaştırmak değildir. Görevimiz simetriktir. Yani enflasyonun yüzde 2’nin üzerine çıkmasını önlemek de görevimizdir. Bu nedenle para politikası bu riski gözetmek durumundadır. FOMC projeksiyonları işsizlik oranının uzun dönem oranının oldukça altına inebileceğini gösteriyor. İşsizlik oranının uzun dönem denge oranının altına düşmesi ve orada kalıcı olması, enflasyon oranını yüzde 2’nin üzerine çıkarabilir. Bu durumda para politikasını hızlıca sıkılaştırmak zorunda kalabiliriz. İşte bu ani sıkılaştırma ekonomiyi resesyona sokabilir. Para politikası bu riski de gözetmelidir.’

Evet, 2008 yılından bu yana ilk kez işsizlik oranının yüzde 5’in altına düştüğünü gördük.

Yellen’e ve Fischer’e göre:

1) FOMC projeksiyonları işsizlik oranının uzun dönem normal oranının altına düşeceğini gösteriyor.

2) Finansal piyasalardaki iniş çıkışlara cevap vermek Fed’in işi değildir ve olmamalıdır.

3) İşsizlik oranı uzun dönem normal oranının altına düşer ve burada kalıcı olursa enflasyon oranı kısa sürede yüzde 2’nin üstüne çıkabilir.

4) Enflasyon oranının yüzde 2’nin üstüne çıkmasını önlemek de Fed’in görevidir.

5) Yüzde 2’nin üstüne çıkan enflasyonu aşağıya indirmek için hızlı bir sıkılaşma yapmak ekonomiyi resesyona sokabilir.

6) Para politikası yönetimi bu riski de görmek durumundadır.

Evet, çarşamba günü Yellen Kongre’de halkın temsilcilerine hesap verecek. Öyle sanıyoruz ki yapacağı konuşmada ve sorulara vereceği cevaplarda, Atlanta Fed’in yukarıya doğru revize ettiği büyüme tahminiyle örtüşen Obama’nın tespitini teyit edecek ve yukarıda özetlediğimiz çerçevenin dışına çıkmayacaktır.

Çarşamba sonrasına pozisyon alacaklar için not: 10 mart tarihli ECB toplantısında Draghi ima ettiğini yapamaz. Yaparsa, hali hazırda 35 bin çalışanının işine son vermiş, 10 ülkede kepenk kapatmış, 2015 yılını 7.3 milyar dolar zararla kapatmış ve CDS’i zirve yapmış olan Deutsche Bank batar. Almanlar da bunu istemez.

@VedatOzdan adresinden takip edebilirisiniz