Zorunlu trafik sigortasının genel şartlarında değişiklik yapıldı
Trafik kazaları sonucunda bedeni olarak zarar gören kişilere ve hak sahiplerine ödenecek tazminatın en önemli belirleyici unsurlarından biri olan iskonto oranının, finansal matematik ve aktüerya bilimlerinde uzman akademisyenlerin teknik görüşleri alınarak yüzde 1,80'den yüzde 1,65'e indirildiği belirtildi
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca (SEDDK), Zorunlu Trafik Sigortasını düzenleyen genel şartlarda yapılan değişiklikle, araç hasarlarının onarımında öncelikle orijinal parça kullanımı şartı getirildiği, ancak hak sahibinin onayının alınması veya hasar gören parçanın orijinal parça ile değiştirilmesine imkân olmaması halinde hasar gören parça, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilebileceği, değişimi gereken parça orijinal değilse, eşdeğer parça kullanımının mümkün olacağı, böylece araçların onarımında zarar görenlerle sigortacıların arasındaki en önemli uyuşmazlık noktasının giderildiği bildirildi.
SEDDK'den yapılan açıklamada, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Zorunlu Trafik Sigortası) Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar'ın bugünkü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği bildirildi.
Açıklamada, 9 Haziran 2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanunun 18 ve 19'uncu maddeleriyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ve 92’nci maddelerinde değişikliğe gidildiği, zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamında yer alan değer kaybı, sürekli sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarına ilişkin kanuni çerçeve çizilerek uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumuna bırakıldığı hatırlatıldı.
Yargı kararları genel şartlara yansıtıldı
Genel Şartların hazırlanmasında Danıştay ve Yargıtay kararlarının esas alındığı ifade edilen açıklamada, bu kapsamda araç hasarlarının onarımında öncelikle orijinal parça kullanımı şartı getirildiği, ancak hak sahibinin onayının alınması veya hasar gören parçanın orijinal parça ile değiştirilmesine imkân olmaması halinde hasar gören parça, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilebileceği, değişimi gereken parça orijinal değilse, eşdeğer parça kullanımının mümkün olacağı, böylece araçların onarımında zarar görenlerle sigortacıların arasındaki en önemli uyuşmazlık noktasının da giderildiği bildirildi.
Açıklamada, söz konusu değişiklik ile 2918 sayılı Kanunun 90’ıncı maddesi çerçevesinde, maddi hasar sonrası değer kaybına uğrayan aracın nitelikleri ve araçta değer kaybı oluşmasına sebebiyet veren hasarın tüm nitelik ve niceliklerinin dikkate alındığı, böylelikle de çok daha teknik, adil ve araç piyasasındaki gerçeklerle uyumlu bir değer kaybı tazminatı hesaplama metodolojisinin geliştirildiği belirtildi.
Bedeni zararlar Yargıtay içtihatları ışığında aktüeryal ilkelere göre belirlenecek
Açıklamada, trafik kazaları sonucunda bedeni olarak zarar gören kişilere ve hak sahiplerine ödenecek tazminatın en önemli belirleyici unsurlarından biri olan iskonto oranının, finansal matematik ve aktüerya bilimlerinde uzman akademisyenlerin teknik görüşleri alınarak yüzde 1,80’den yüzde 1,65’e indirildiği aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Ayrıca, yerleşik yargı içtihatları ve aktüerya biliminin genel kabul görmüş prensipleri göz önünde bulundurularak sakatlık tazminatı ve destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarına detaylı düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemeler ışığında, tazminat hesaplamalarında yeknesaklık sağlanarak, trafik kazası sonucu zarara uğrayan vatandaşlarımızın zararlarının trafik sigortaları kapsamında hızlı ve adil bir şekilde tazmin edilmesinin yanında, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların da asgari seviyeye indirilmesi hedeflenmektedir.”
Sigortalıların ve zarar görenlerin korunmasının kurumun temel görevi olduğuna işaret edilen açıklamada, “Bu kapsamda, Genel Şartlarda yapılan değişikliklerin amacı trafik sigortası kapsamındaki tazminatların yerleşik yargı içtihatları ile bilimsel yöntemler ve aktüeryal prensiplere göre hesaplanması ve hak sahiplerinin gerçek zararının en kısa sürede karşılanmasını sağlamaktır. Böylelikle, trafik sigortalarından doğacak haklar ve yükümlülükler gerek sigortalılar ve hak sahipleri gerekse sigorta şirketleri bakımından öngörülebilirliğe kavuşmuş olacaktır.” denildi.