Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Yan sanayisi ve ana sanayisiyle birlikte, otomotiv sanayimizin güçlü yapısı, güçlü yan sanayi tecrübemiz, kalifiye iş gücümüz, gelişmekte olan pazarlara yakınlığımız gibi avantajlar, küresel oyuncu olma hedefimizde, elimizi güçlendiriyor." dedi.

Bakan Özlü, Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TOSB) konferans salonunda düzenlenen, Taşıt Araçları ve Yan Sanayicileri Derneği'nin (TAYSAD) 40. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TAYSAD üyelerinin birçok ülke ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sanayisine güç verdiğini ve yan sanayisi güçlü olan sektörlerin, istikrarlı bir biçimde büyüyeceğini ispat ettiğini söyledi.

Özlü, otomotiv tedarik sanayisinin yeni sanayi devrimine uyum noktasında öncülük edeceğine inandığını, çünkü teknolojik gelişmelere liderlik edecek sektörlerin başında otomotiv endüstrisi ve bu sektörü destekleyen yan sanayinin geldiğini kaydetti.

Türk otomotiv sektörünün tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kalkınmaya öncülük eden sektörlerin başında geldiğini vurgulayan Bakan Özlü, "Demir-çelik, plastik, dokuma, cam, boya, elektronik, yedek parça, tamir, sigorta gibi birçok sektör, otomotivle etkileşim halindedir. Birçok sektör, otomotiv sanayisinin yörüngesinde hayat bulmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerin birçoğunda, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ülkelerin en büyük şirketleridir." diye konuştu.

Bakan Özlü, sektörün aynı zamanda üretim ve ihracat gibi temel ekonomik göstergeler bakımından, ülke için hayati öneme sahip olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:

"Ülkemizin toplam ihracatı içinde en büyük pay otomotiv sektörüne aittir. Türk otomotiv sektörü 2017 yılını rekor bir ihracat rakamı ile kapatmıştır. Son 12 yıldır ülkemizin ihracat şampiyonu otomotiv sektörümüzdür. 2017 yılında elde edilen yaklaşık 29 milyar dolarlık ihracat Türk sanayisi için gurur vericidir. Bizleri son derece memnun eden bir diğer husus ise ürettiğimiz araçların yüzde 80'ini ihraç ediyor olmamızdır. Türk otomotiv sektörünün 2018 yılında yeni bir ihracat rekoruna imza atacağına yürekten inanıyoruz."

"Türkiye'nin otomobili Türk otomotiv sektörüne sıçrama yaptıracaktır"

Otomotiv yan sanayisinin teknolojinin en hızlı geliştiği sanayi kollarının başında geldiğini aktaran Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla, dünya pazarlarındaki hızlı değişim sürecini yakından takip etmek, rekabet gücümüzü korumak zorundayız. Bunun için ise sürekli yatırım yapmamız, kendimizi Ar-Ge, inovasyon ve tasarımla donatmamız gerekiyor. Ayrıca, sektörün ideal olarak toplam cirosunun yüzde 10 kadarını yatırıma ayırması, özellikle Ar-Ge yatırımlarına öncelik vermesi gerekiyor.

Otomotiv tedarik sanayi firmalarımızın Ar-Ge ve tasarım konusunda yüksek bir farkındalıkla hareket etmesi zorunludur. Memnuniyetle görüyoruz ki firmalarımız bu farkındalığa sahiptirler. Bakanlık kayıtlarımızda yer alan Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin yüzde 10'u, otomotiv yan sanayisine aittir."

Bakan Özlü, "Yan sanayisi ve ana sanayisiyle birlikte otomotiv sektöründe küresel bir oyuncu olacağız. Otomotiv sanayimizin güçlü yapısı, güçlü yan sanayi tecrübemiz, kalifiye iş gücümüz, gelişmekte olan pazarlara yakınlığımız gibi avantajlar, küresel oyuncu olma hedefimizde, elimizi güçlendiriyor." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin otomobili sıçrama yaptıracak"

Yerli marka otomobilin yerli tedarik sanayisine de çok büyük katkı sağlayacağının altını çizen Özlü, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin otomobili Türk otomotiv sektörüne sıçrama yaptıracaktır. 'Bilim merkezi, teknoloji üssü, ileri sanayi ülkesi Türkiye' hedefi; bizim için kaçınılmaz bir hedeftir. Bu hedefe mutlaka ulaşacağız. Bu hedefe doğru yürürken, en büyük partnerlerimizin başında yan sanayisiyle birlikte otomotiv sektörü geliyor.

Bizler, hükümet ve bakanlık olarak, yoğun rekabet ortamında, sizlerin elini güçlendirmek için her türlü tedbiri alamaya, sizlere her türlü desteği vermeye hazırız. Türkiye'nin Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı çerçevesinde, otomotiv yan sanayinin, çok büyük bir misyona sahip olduğunun farkındayız."

Bakan Özlü, Türkiye'nin, güvenliğini tehdit eden hiç bir duruma müsaade etmeyeceğinin altını çizerek, "Arap baharını biz çıkartmadık, Kuzey Afrika'da bir yerde çıktı, Suriye'ye uzandı. Suriye'de Rusya var, İran var, Amerika var ve bizim sınır komşumuz. Öyle bir yapılanma öngörülüyor ki Türkiye'yi güneyden kopartma operasyonu... Ne yapalım şimdi, Afrin'de harekat yapmayalım mı? Tabii ki yapacağız çünkü bizim güvenliğimizi tehdit eden içeride ve dışarıda hangi unsur varsa bunları ortadan kaldıracağız. Yani bir devlet, kendi güvenliği söz konusu olduğunda kendisini korumak için gerekli tedbirleri alır." diye konuştu.

Annan Planı'ndan Ermenistan ile sorunlara, çözüm sürecinden bugün Afrin'deki operasyona kadar öncelikle barışçıl yöntemleri kullandıklarını dile getiren Özlü, sözlerini şöyle tamamladı:

"Amerika'nın yeni başkanı 'Çelik ithalatına yüzde 25 vergi koyacağım.' diyor. Şimdi düşünün yüzde 25 vergi koyduğu zaman Amerika'ya çelik satan şirketler başka ülkelere yüklenecekler ve bunlardan biri de biziz. Tabii ki kendimizi koruyacağız. Algı noktasında olaylara tek tek bakarsak, kabahat bizde mi karşı tarafta mı bunu objektif bir şekilde düşünmemiz gerekiyor.

Suriye'deki siyasal kriz Amerika tarafından, Avrupa Birliği tarafından çözülseydi de binlerce insan hayatını kaybetmeseydi. Suriye'deki siyasal sorunu çözmeden mülteci sorununu çözemeyiz, oradaki siyasi ortam, mülteci üretiyor. Dolayısıyla, meselelere çok yüzeysel bakan ama 'terör sorunu bana gelmesin de ne olursa olsun' diyen bir Avrupa Birliği, bir Batı anlayışıyla karşı karşıyayız. O yüzden bu algı meselesi çözülecek. Zaten olumlu gelişmeler de var. Biz gerçekten haklı davamızda haklı adımlar atıyoruz. Bütün dünya karşı olsa da biz doğru olanı yapmaya, ülkemizi savunmaya, devletimizin güvenliğini, milletimizin güvenliğini savunmaya devam edeceğiz."