Advertisement
HABERLER ABONE OL

Erol Oytun ERCAN

2020 başkanlık seçimleri için Demokratların adaylık teklifini kabul Joe Biden, Başkan Donald Trump'a karşı seçim kampanyasını tüm hızıyla sürdürüyor.

Biden’ın seçim vaatleri arasında ABD’de üretimin yeniden canlandırılması, sürdürülebilir toparlanma hedefleri ve inovasyonun teşviki önemli yer tutuyor. Bununla birlikte ülkenin orta sınıfını da yeniden güçlendirmeyi hedefliyor.

Biden bunları söylerken, Başkan Donald Trump’ın şu an yaşanılan ekonomik çöküşten sorumlu yegâne kişi olduğunu da vurguluyor. “Ülkemizin yaşadığı ekonomik yıkım tanrıdan gelen bir ceza değil, başkanın liderlik görevini yerine getirememesi” diyen Biden, “Eğer Başkan Trump hızlı ve kararlı önlemler alabilseydi on binlerce insan hayatını kaybetmezdi” diye ekliyor.

Sürdürülebilir toparlanma öncelikli sırada

Biden’ın en çok dikkat çeken açıklamalarından biri, ABD’nin 2050’ye kadar sıfır karbon salınımıyla %100 temiz enerjili bir ekonomiye geçişinin gerekliliğini vurgulaması oldu. Buna ek olarak, iklim ve çevre eşitliği teklifinin çatısı altında, gelecek 10 yıl içerisinde sürdürülebilir bir gelecek için 1.7 trilyon dolar federal yatırımı öngörüyor.

Joe Biden’ın kazanacağını düşünen yatırımcılar ise temiz enerji hisselerini satın almaya başladı, böylece bazı şirketlerin hisseleri tüm zamanların zirvesini görmüş oldu.

Wall Street Journall'ın (WSJ) haberine göre, ABD Borsalarında işlem gören yeşil enerji şirketlerini içinde barındıran “The WilderHill Clean Energy Index” Çarşamba günü son 9 yılın en zirvesini gördü. First Solar ve Tesla gibi şirketlerin de içinde bulunduğu Endeks, Temmuz başından bu yana %33 artış gösterdi.

Kampanya sitesinde yer alan “Joe Biden eğer başkan olsaydı şu an ekonomiyi düzeltmek için ne yapardı” başlıklı açıklamada, Biden üç ana konuya değiniyor.

Toparlanma için üç ana tema

Biden, ilk olarak tüm yetkilerini kullanarak, yerel endüstri üzerindeki kontrolünü artıracak Savunma Üretimi Yasasını devreye sokacağını belirtiyor. Böylece gerekli önlemleri alıp, Trump’ın aksine rastgele kararlar vermeden, üretimi kontrol ederek ekonomiyi güvenli bir şekilde yeniden başlatacağını söylüyor.

İkinci olarak, direk kendisine bağlı olan, pandemi ve ekonomi hakkında bir çalışma grubu kurup, harcanan her bir doların ihtiyaç sahiplerine gittiğinden emin olacağını vurguluyor. 2008 krizinde kendisinin İyileştirme ve Düzenleme yasasını başarıyla uyguladığına dikkat çeken başkan adayı, tutabildiği kadar insanı maaş ödeme sistemi içerisinde tutmaya çalışacağını söylüyor.

Kobilere destek, büyük şirketlere hatırlatma

Bunların yanında, ABD’nin “bel kemiği” olarak düşünülen, orta ve küçük ölçekli işletmelerin hayatta kalması için kararlı bir biçimde hareket edeceğini belirten Biden, büyük şirketlere de onlara gelen yardımın vergi mükelleflerinin parası olduğunu hatırlatacağını, bu şirketlere verilen yardımların CEO’ları zengin etmek için değil işçiler için kullanılacağının garantiye alınacağının altını çiziyor.

Üçüncü olarak, sonraki teşvik paketini tasarlamak için Kongre liderlerini bir araya getireceğini söyleyen Biden, Kongre’nin kişi başına 1.200 dolarlık yardım vererek iyi bir başlangıç yaptığını fakat bunun yeterli olmadığını söylüyor.

Kendisinin alacağı önlemler arasında, her aileye koşullu ekstra harcama çekleri dağıtacağını, kişi başı 10 bin dolarlık federal öğrenci kredisi affına gideceğini, aylık sosyal güvenlik yardımını 200 dolar artıracağını ve Kovid-19 tedavi sürecinde kimsenin cebinden bir dolar harcamayacağını sayıyor.

"Demokratların yönetiminde hisse piyasaları daha hızlı yükseliyor"

Biden’ın seçim kampanyası hakkında Bloomberg News’a konuşan ABD eski Hazine ve Maliye Bakanı Lawrence H. Summers, Wall Street’in şu an endişeli olup olmadığı sorusuna, “Hisse piyasaları Demokratların yönetimde olduğu zamanlarda daha hızlı artıyor” dedi.

“Piyasaların küresel iklim krizlerinden mustarip olan dünyadan bir kazancı yok, piyasaların son dört yılda yaşadığı türden bir mülkiyet hakları erozyonundan bir kazanı yok” diyen Summers, Biden’ın programının hedeflediği marjinal vergi oranlarının ABD’nin en fazla büyüdüğü dönemlerindeki vergi oranlarından çok daha düşük olduğunun da altınız çizdi.