Advertisement

Bir kurumun kültürü ve vermek istediği mesaj hakkında bilgi sahibi olmak için, o şirkette çalışan birkaç kişinin kartvizitine şöyle bir iki dakika göz atmak inanın kâfi olacaktır.

Bir FMCG şirketinde örneğin, kartvizit üzerinde o şirketin adı kadar; sahip olduğu markaların ön plana çıkması çok tanıdık bir durumdur. Dijital Barkod, sosyal medya adresleri gibi unsurlara teknoloji dostu şirketlerde sıkça rastlanır. Geri dönüşebilir malzeme kullanılmış ise, burada sosyal sorumluluk olgusunun şifreleri açıktır. Büyük bir logo, kurumsal egoya da işaret eder. Reklam ajanslarında daha renkli, daha “sıcak” tasarımlar dikkat çeker. İşte geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda, konu dönüp dolaşıp bir anda kartvizitlere geldi. Kurumsal yaşamın içerisindeki kişiler olarak; bu küçücük şeylerin aslında hayatımızda kapladığı yerin ne kadar büyük olduğunu görmek gerçekten de ilginç. Daha da ilginci, uzun yıllardır pek kabuk değiştirmemiş olan bu nesnelerin de en sonunda teknolojinin iteklemesiyle geçirdiği evrim.

Ülkeden ülkeye değişiyor olsa da aslında kartvizitlerin boyutları öyle birbirlerinden abartılacak derecede farklı değil. Sonuçta en büyüğünü bile getirseniz, hepsi gayet sınırlı alana sahip küçük birer obje. Gelin görün ki, o sınırlı alana her geçen gün yeni bir şeyler sığdırılmaya çalışıyor. Aslında açıklaması basit: Teknoloji ile iletişimin kesiştiği birçok öncü buluş kendine kartvizit üzerinde bir yer buluyor. Bunların ilk örnekleri telefon (sabit hat)-teleks-faks üçlüsü idi. Bunlardan önce teleks resmin dışında kaldı; şimdilerde de artık faksın raf ömrü doluyor diyebiliriz. Sabit telefon ise her ne kadar adı gibi sabit kalsa da cep telefonları daha ön plana çıkmaya başladı. Gidenlerin yerini önce cep telefonu – e-posta adresi – web sayfası triosu aldı. Sonra ikinci dalga geldi: Sosyal medya! Artık çoğu kartvizit sosyal medya dostu; en azından biraz “sosyal medya soslu”.

Bir kartvizitin üzerinde nelerin olabileceğini düşününce, insan hayrete düşüyor:
1.Şirketin ismi ve logosu,
2.Kişinin ismi ve unvanı,
3.Kişinin sertifikaları & tahsil durumu (Dr., PhD, MBA, SMMM, CIA, CMA vb.),
4.Kişinin iletişim bilgileri (Adres / Telefon No – Sabit hat + Direkt, Santral / Cep Telefonu No / Faks No / E-posta Adresi)
5.Şirketin sosyal medya adresleri (Web sayfası / Facebook / Twitter / LinkedIn / Youtube vs.)
6.Dijital Barkod, Microsoft Tag vb.
7.Diğer görseller (Fotoğraf – çok yaygın değil)
Bazı şirketlerde ayrıca aşağıdaki detaylara rastlamak da mümkün:
1.Markaları (logo)
2.Şirketin Mottosu (örnek: “çözüm ortağınız”)
3.Ön plana çıkarmak istediği diğer web sayfaları (yan kuruluş vb.)
4.İlgili / bağlı olduğu holding
5.O yıla özel bir slogan (örnek: “40.yıl”)

Bir de birden fazla dil konusu var. İstisnai durumlar hariç, Türkçe ve İngilizce şeklinde. Tabi bunca keşmekeş içerisinde de aynı şirkette çalışan insanların kartvizitlerinde bir standart tutturmak bazen büyük beceri gerektiriyor. Aksi halde kurumsal kimlik projeleri için harcanmış bedellerin üzerine bir bardak soğuk su içmek zorunda kalınıyor.

Unutmayalım ki kartvizitler iş dünyasında halen önemli bir pazarlama ve ilişki yönetimi aracı. Pazarlama da önemli ölçüde dijitalleşmeye başladığına ve teknoloji ile sinerji maksimize edilmeye çalışıldığına göre, kartvizitler de bu süreçten doğal olarak nasiplerini alıyorlar. Ayrıca işin ilginci, şu anda kartvizitlerle ilgili karşı karşıya kaldığımız belki de en büyük soru ve sorun, bunca detayın bu kadar sınırlı bir yüzeye nasıl sığdırılabileceği; tüm bu karmaşık resmin yarattığı görsel kirlilik.

İşte bu noktada devreye Dijital Barkodlar (diğer ismiyle QR Kod) giriyor.Her ne kadar öncelikli kullanım amaçları mobil pazarlama olsa da, bu duruma bir çeki düzen vermede de faydalı oluyorlar. Dijital olarak elde edilebilecek bazı verileri kodun içine yerleştirmek, daha minimalist bir kartvizit tasarımı yapabilmek ve hepsinden de güzeli bu sayede başta cep telefonları olmak üzere mobil cihazlar ile bu veriyi rahatlıkla erişilebilir – saklanabilir hale getirmek. Akıllı telefonların neredeyse tamamıyla dominant olduğu bir dönemde, bu süreç daha da hızlanacaktır.

Kartvizitlerdeki bu “görüntü kirliliği”nin baş aktörü olan teknoloji, akabinde de bunu ortadan kaldıracaklar çözümleri beraberinde getiriyor. İşte bu yüzden, teknolojiyi seviyorum…