Advertisement

Dün Avrupa Merkez Bankası yeni başkanı Mario Draghi ilk aylık toplantısını yaptı. Bir çok uzmanı şaşırtan Draghi, beklenmedik bir şekilde faizleri 25 baz puan düşürerek % 1.25'e çekti. Aslında faizin aşağıda çekilmesinden ziyade zamanlaması daha şaşırtıcıydı. Genel beklenti bir sonraki toplantıda faizlerin indirilmesi yönündeydi.

Dün 'Süper Mario' lakaplı yeni başkan bir önemli açıklamalar yaptı. Faiz indirimi dışında ikinci piyasadan tahvil alımları konusunda ECB'nin sonsuza kadar bu işi yapmasınının mümkün olmadığını belirtmesi de önemliydi. Ancak ben enflasyon konusundaki açıklamalarını bugün mercekaltına yatırmak istiyorum. Aslında sadece Draghi için değil, bütün Merkez Bankaları'nın 2011 enflasyon sınavının ve 2012 enflasyon konusunda  beklentilerinin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamak lazım.

2011 yıl başında hatta ortasına kadar genel kanı; "Bu sene büyüme düşük olacak, dolayısıyla emtia fiyatları da geriler, bu da düşük enflasyon demektir" yönündeydi. Bu sebeple birçok Merkez Bankası öncelik sıralamasına büyüme ve istihdam konularını aldı. FED, BOJ, ECB başta olmak üzere birçok Merkez Bankası faizlerini hızla aşağıya çekti. Açıklama da hep aynı oldu;' Enflasyon konusunda rahatız, dolayısıyla faizler büyümeyi desteklemek için uzun süre düşük kalacak'

2011 sonuna doğru Merkez Bankaları haklı çıktı. Ama hangi konuda?

Gerçekten bekledikleri gibi büyüme genel olarak neredeyse hiçbir yerde yok. ABD % 1 büyümeye seviniyor, Avrupa resesyona hazırlanıyor, Asya'da bile büyüme oranları son 5 sene ortalamasnın altında. Gelişmekte olan ülkeler bu konuda daha iyi görünüyor ama örneğin Çin seneye olası bir 'hard landing' yani ekonomide sert iniş ihtimalinden korkuyor. Türkiye bu sene Çin'den sonra en iyi büyüyen ekonomi olacak gibi görünüyor ama 2012'de % 2- 4 arası değişen son derece düşük büyüme öngörüleri var.

Peki enflasyon?

İşte Merkez Bankaları'nın o konuda büyük bir yanılgısı var. Büyümenin olmadığı, dolayısıyla fiyat baskısının yaşanmadığı bir senede bile bütün dünyada enflasyon ciddi oranda yükseldi. ABD % 0.25 faiz öderken hedeflediği % 2'lik çekirdek enflasyonu tutturamadı. (% 2.5'a yaklaşıyor) Manşet enflasyonlar ise tam felaket Tüfe % 3.5'larda TEFE ise % 6'ların üzerinde. Diğer taraftan enflasyon konusunda kötü hatıraları olan Avrupa'da durum daha kötü. Manşet enflasyon % 3'ün üzerinde. Üstelik Avrupa büyümüyor, küçülüyor. İngiltere ayrı bir hikaye. BOE'nin referans faizi % 0.5 ama enflasyon %5. Kısaca enflasyon hiç kimsenin beklemediği bir şekilde 2011'de herkesin başına bela oldu.

Şimdi böyle bir 2011 arkada kalmışken 2012'de enflasyon konusunda iyimserliğini koruyan Merkez Bankaları ne kadar inandırıcı olacak?

Eğer büyüme gelecekse seneye enflasyon niye düşecek? Yok büyüme olmayacaksa bu seneki gibi 2011'de düşmeyen enflasyon 2012'de niye düşsün?

Sanırım düşük faiz oranlarını nerdeyse sonsuza kadar tutmak isteyen Merkez Bankaları'nın 'enflasyon önümüzdeki dönemde kademe kademe aşağıya gelecek' cümlesi dışında başka 'açıklamalara' ihtiyacı var gibi.