Otomobil sevdamız ve elektrikli motorlar
Bir süredir yeniden gündemimizde "Türkiye yerli otomobil üretmeli" konusu var. Bunun için seri toplantılar yapılıyor, Türk şirketlerinden oluşan konsorsiyumlar oluşturuluyor, velhasıl hummalı bir çalışma içindeyiz.
Bizde yerli otomobil sevdası bu denli hızlanmışken otomotiv sektöründe dünyada işler ne durumda bir göz atalım...
Otomotiv sektörünün küresel ölçekte büyüklüğü 4 trilyon dolar, yani toplam küresel ekonominin yüzde 5’i. Dünya otomotiv üretiminde ilk 4 sıra ise toplam üretimin yüzde 27’sinin yapıldığı Çin, yüzde 13’ünün yapıldığı ABD, yüzde 10’nun yapıldığı Japonya ve yüzde 7’sinin yapıldığı Almanya olarak sıralanmakta. Bu arada hatırlatmakta fayda var; Çin 2005 yılında bu sıralamada 4. sıradaymış, 2010 itibariyle 1. sıraya oturmuş. Diğer bir istatistiki veri de şu; 2000’li yılların başında Batı Avrupa, ABD ve Japonya’nın toplam üretimdeki payı yüzde 78’miş. Bugün ise bu ülkelerin payı yüzde 40’a kadar gerilemiş durumda.
Otomotiv şirketleri bazında baktığımızda ise 2015 rakamlarına göre toplam yıllık 91 milyonluk üretimin yüzde 70’ni ise ilk 10 firma yapıyor ( Sırasıyla Toyota, Volkswagen, G.M, Hyundai, Ford, Nissan, Fiat, Honda, Suzuki ve PSA)
Şimdi de Türkiye’deki otomotiv sektörünün mevcut durumuna bir bakalım...
Aslında Türk otomotiv sektörü 60 yıllık bir geçmişe sahip ve Türkiye’nin en büyük 3 sektöründen biri. 2016 sonu itibariyle 1 milyon 486 bin adet otomobil üretmişiz. Taysad raporuna göre ürettiğimiz her 100 aracın da 77'si yurt dışına ihraç edilmiş. Bir başka ifadeyle 150 milyar dolarlık toplam ihracatımızın yüzde 17’sini otomotiv sektörü gerçekleştirmiş. Taşıt araçları üretiminde dünya sıralamasında Avrupa’da 5, dünyada ise 15. Sırada bulunuyoruz. Ticari araç üretiminde ise Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi konumundayız.
Türkiye’de hali hazırda 12 adet şirket otomotiv sektöründe 18 fabrikada faaliyet göstermekte. 12 firmanın 4’ü sadece otomobil, 6’sı sadece ticari araç ( kamyon, kamyonet, minibüs, midibüs, otobüs) ve 2 firma da hem otomobil hem de ticari araç üretiyor. Otomobil üreticilerinin tamamı ( Renault - Fransız, Toyota - Japon, Hyudai - G. Kore, Honda- Japonya, Fiat – İtalya, Ford- Amerikan ) yabancı lisans ile üretim yapıyor. Ticari araç üreticilerinde ise hem yabancı lisans ile üretim yapanlar (Mercedes Benz – Alman, Man – Alman, İsuzu – Japon) hem de yerli lisans ve sermaye ile üretim yapanlar var ( Temsa, Otokar, Karsan)
Şimdi de dünyada otomobil sektöründe dengeleri değiştirmeye namzet bir gelişme olan “elektrikli – Hibrit“ motorlu üretimde yaşanan gelişmelere bir göz atalım..
Dünyanın önde gelen petrol şirketlerinden BP’nin yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre 2015 itibariyle yeryüzünde 900 milyon adet bulunan otomobil sayısı 2035’de 1.8 milyara ulaşacakmış. Yine BP’nin analizine göre mevcut durumda 900 milyon araç filosunun 1.2 milyonu elektrikli motor kullanan arabadan oluşurken 2035’de bu rakam 100 milyona ulaşacakmış ( toplamın yüzde 6’sı). Bu arabaların yüzde 75’i yüzde 100 elektrikli motor kullanırken yüzde 25’i hibrit motor denilen elektrik ve benzini beraber kullanabilen modellerden oluşacakmış. BP bu çalışmayı niye yapmış? Çünkü 2035 yılında 100 milyon elektrikli araba yollarda dolaşırsa küresel günlük petrol tüketimi 1.2 milyon varil azalacakmış (mevcut günlük tüketimin 1.5'i kadar). Petrol şirketi olan BP de buna göre gelecek planlarını hazırlıyor.
Unutmadan son bir ekleme daha.. Elektrikli motorların teknolojisi mevcut arabalarda kullanılan içten yanmalı motorlara göre çok daha basit bir teknoloji. Üstelik günümüz arabaların yüksek teknoloji içeren olmazsa olmazları pistonlar, egzos sistemi, yağ ve su pompaları hatta vites kutusu bile elektrikli motorlu arabalarda gerek duyulan parçalar olmayacak. Bu yüzden üretim maliyetleri düşecek, işçilik azalacak ve otomotiv sektörü yeni bir ekosistem hazırlayacak. Peki bunu niye anlattım? Çünkü otomotiv sektöründe kaliteli ve ucuz işgücünün bulunduğu ve son 20 yılda önemli atılımlar yapan pazarlar elektrikli arabalar ile bu özelliğini kaybedebilir.
Şimdi ilk paragraftaki girişe yeniden referans yapıyorum ve bazı sorular soruyorum..Mevcut güçlü otomotiv sektörümüz sektördeki teknolojik gelişmelere ne kadar hazır?
1- Hali hazırda otomobil yapımında üretemediğimiz en önemli parça olan motor teknolojisi içten yanmalıdan daha kolay bir teknolojiye olan elektriğe geçiyorsa bu bizim için fırsat mı?
2- Elektrikli motor üretiminde Nissan – Renault markaları ortak bir model ile yerel bir marka ile yıllık 120 bin kapasiteli elektrikli araba üretimi için anlaşma yaptı. Yerli üretimden önce Türkiye’de üretim yapan şirketlerden biri ile yerli bir üreticimizin benzer bir model denemesi daha faydalı olabilir mi?
3- Elektrikli arabaları üretmeyi başarıp otoyollara indirdiğimizde bunların şarj olmaları, dolayısıyla elektriğe bağlanmaları gerekecek. Mevcut durumda tükettiği elektriğin yüzde 40’ını ithal ettiği doğalgazdan sağlayan Türkiye için bu başka bir bağımlılık yaratacak mı?
Bu arada son olarak bir not daha ekleyeyim. Elektrikli motorlu arabaların en önemli tamamlayıcıları bataryaları olacak. Bu bataryaların da en önemli ham maddesi kobalt ve lityum. Maalesef her iki maden de ülkemizde yoğun bulunan elementler değil. (Kobalt üretiminin yüzde 65’i Çin’in yakın ilişkiler içinde olduğu Afrika’da, Kongo’da, lityumda zengin olan ülkelerin başında yine Çin geliyor) Bu iki elemente alternatif olarak gösterilen çinko ise ülkemizde var. Ancak bu madende üretimimiz tatmin edici noktada değil.
Otomotiv endüstrisi inanılmaz bir hızla gelişiyor. Sektördeki gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.