Advertisement

Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden "Anayasa Değişikliği" referandumu nihayet oldu. Bu satırlar yazılırken Yüksek Seçim Kurulu henüz kesin sonuçları vermiş olmasa da (Referandum, oy kullanımı ile ilgili bütün iptal başvurusunu reddetti) eldeki verilerle Türkiye'nin yüzde 51.4 oy oranıyla Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçiş için onay verdiği anlaşılıyor.

Seçim hangi partiye ne mesaj veriyor? Bu kadar küçük farkla bu kadar önemli bir anayasa değişikliği kararı alınır mı? Referandum adil şartlarda yapıldı mı? gibi kamuoyunda birçok sorunun dolaştığını biliyorum. Bu ve buna benzer soruların her biri üzerine günlerce konuşulabilecek konular. Ancak ben bu yazımda referandum sonuçlarını ekonomi düzleminde işleyip gelir düzeyine göre hane halklarının ya da gelişmişlik seviyelerine göre şehirlerin ve en nihayetinde sektörel kümelenmeye göre bölgelerin farklı oy tercihlerine gittiklerini işlemek istiyorum.

Yoksulluk kavramı ve tercihler

TÜİK “yoksul” kavramını şu şekilde açıklıyor; “Toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelire sahip olanlar”. En son açıklanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 14.7. Bölgeler bazında bu hesap yapıldığında ise “her bölgenin kendi eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si" dikkate alınarak yapılıyor. Yani bölgeler kendi ekonomik şartlarına göre yeniden değerlendiriliyor. Bu çerçevede “göreli yoksulluk” oranının en yüksek olduğu bölgeler TÜİK kodlama sistemine göre yüzde 14.1 ile TR61 kodlu Antalya, Isparta, Burdur şehir kümesi. Sonra  ile Ağrı, Iğdır,Kars, Ardahan (TRA2) şehir kümesi ve yüzde 12.8 ile İzmir (TR31) geliyor. Bu şehirlerin referandumda kullandıkları oyun ağırlıklı ortalaması “Hayır”.

Diğer yandan aynı değerlendirmede “göreli yoksulluk” oranın düşük olduğu bölgelerin başında yüzde 5.3 ile TRB2 kodlu Van, Muş, Bitlis ve Hakkari şehirlerinden oluşan TRB2 bölgesi geliyor. Bu bölge referandumda karışık oy kullanmış. Muş ve Bitlis referandumda “evet” derken, Van ve Hakkari “ hayır” demiş. Bu bölge özelinde dini hassasiyetler ve Kürt seçmen özelinde kendine has bir farklılığı olduğunu düşünüyorum. Ancak göreli yoksul nüfusun az olduğu diğer bölgelerde; yüzde 7.3 ile Afyon, Kütahya, Uşak ve yüzde 8.6 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde şehir kümelerinde referandumda “evet” oylarının ağırlıklı olarak çıktığını görülüyor.

Bu resim bize bölgelerdeki yoksulluk oranlarının seçimlere tercih farklılığı olarak etki ettiğini gösteriyor

Şehirlerin çoğu 'Evet' sermayenin biriktiği yerler 'Hayır' diyor

Türkiye'de şehirlerin sadece yüzde 33'ü referandumda " Hayır" oyu kullanmış. Ancak gayri safi milli hasıla bakımından bakıldığında toplamın yüzde 64'ünü oluşturan şehirler "Hayır" demiş gözüküyor. Bloomberg International'ın yaptığı hesaplamaya göre " Hayır " oyu kullanan şehirlerdeki ortalama kişi başına gayri safi milli hasıla 59,700 TL (25,600 $) seviyesindeyken , "Evet" oyu kullanan seçmenlerde bu rakamın 1/4'ü kadar olduğu belirtilmiş.

Buna benzer birkaç saptama daha yapabiliriz. Ancak sanırım tablo biraz olsun ortaya çıkmış vaziyette.

Her oy eşittir

Demokrasilerde her oy eşittir ve aynı değerdedir. Bu sebeple evet/hayır referandumunda sonucu yüzde 50'nin üzerindeki sonuç belirler. Konu bu kadar nettir.

Benim yukarıdaki analizim ise;

- Seçmenlerin çalışıp çalışmama durumuna
- Bölgelerin hangi sektörlere yöneldiği ve buna bağlı istihdam oranlarında farklılığa
- Hane halklarının ciddi değişiklik gösteren yıllık kazanç miktarlarına göre

Anayasa değişikliği referandumunda çok belirgin " Evet/Hayır" oylarında değişiklikler olduğunu göstermek amaçlı.

Bu çıkarımlar mutlaka sağlaması yapılması gereken bulgular fakat diğer yandan saptamalar yapmak için yeterli olduğunu düşünüyorum.

Büyümenin istihdama dönmemesi, sınırlı yaratılabilen iş gücünün hizmet ve inşaat sektörleri ile sınırlı olması, eğitim seviyesi yükseldikçe iş imkanlarının göreceli sınırlı olması, son yıllarda yapılan kişisel servetlerin yakın zamanda yaşanan gelişmelerden negatif etkilenebileceği endişesi referandumda tercihleri oldukça ciddi etkilemiş görünüyor.

Bu mesajların okunup okunmayacağı sanırım ilerideki seçimlerde bu etkilerin artıp artmayacağını gösterecek.