Geçen yıl sonunda özellikle Avrupa'da işler ilk kez rayından çıkıyor görüntüsü verdiği dönemde global piyasalarda resesyon kaygıları başlamıştı. Hızlı faiz indirimleri, hatta ' 0' yada negatif faiz verme, kamu harcamalarını artırma ve piyasalara daha fazla likidite vermek gibi bazı 'klasik' uygulamaların hemen hepsi son 6 ayda denendi.
Şimdi gelinen noktaya bir bakalım...
Önce Asya ile başlıyalım. Asya'nın 3 önemli ülkesi; Çin, Japonya ve Hindistan.
Çin geçen yıl % 8,9 büyüdü. Bu sene Mart 2012 itibari ile büyüme % 8,1 oldu. Yıl sonu resmi büyüem tahmini % 7,8. Ancak bir çok kurum Çin'in % 7,5'un altına düşebileceğini belirityor. Çin bu sebeple son bir ay içinde 2. kez faiz indirerek 1 yıllık borç verme faiz oranını % 6'ya düşürdü.
Hindistan da ekonomik soğumayı ciddi hisseden ülkelereden bir diğeri. Geçen sene %6,1 büyüyen Hindistan ekonomisi ilk çeyrek de %5,3 büyüdü. Sene sonu büyüme beklentisi ise %5'in altında. Özellikle son çeyrekteki ekonomik daralmayı gören Hindistan faizleri % 7'ye çekti.
Japonya'da da durum farklı değil. Yıllardır nerede ise 0 faiz veren Japonya'da resesyon korkularından kurtulamıyor. Son 20 yılın en düşük cari fazlasını veren Japonya'da, üretim rakamları pek parlak değil.
-Avrupa resesyonu derinden hissediyor
Bu hafta bir kez daha toplanan AB Maliye Bakanları, Avrupa'yı kurtarmaya çalışıyorlar. Ancak sorunlar o kadar fazla ki hangi birine nasıl yetişecekler belli değil. Borç sarmalındaki ülkelerin borçlarının nasıl yapılandırılacağından tutun da bankaların hangi fonla sermayelendirieceğine kadar birçok sorun aynı anda 'çözülmesi gereken sorunlar' olarak aynı anda masanın üzerinde duruyor.
Ancak bunların üzerinde AB'nin belki de en büyük sorunu resesyona giden ekonomiler. Euro Zone Bölgesinin 2012 büyüme beklentisi -%1. Yani daralma. Ülke bazında durumda daha vahim. İspanya'da -%2, İtalya'da -%1,8, Portekiz'de % 3,4, Yunanistan'da ise %5,2 daralma bekleniyor.
-ABD'de işler sonradan tekrar bozuldu
Yılın ilk çeyreğinde 'kötünün iyisi' olarak öne çıkan ABD ekonomisi Mayıs ve Haziran ayında tekrar ivme kaybetti. Zayıf gelen tarım dışı istihdam verisi, öncesinde düşük gelen ISM ve Sanayi üretim verileri Amerikan ekonomisinde ki düşüşün diğer habercileriydi. 2011 yılında %1,7 büyüyen Amerikan ekonomisi için bir resesyon tehditinden bahsetmek doğru değil. Ancak en iyi ihtimalle %2 büyüme beklenen ABD'de bu rakamların ne istihdam ne de konut sektöründe ki sorunları çözmeyeceği aşıkar.
Sonuç?
Dünya yeniden resesyonu konuşuyor. Üstelik Merkez Bankaları bütün kurşunlarını kullanmış, faizleri '0' a düşürmüş, likiditeyi basmış ve bilançolarını 2'ye katlamışken.
Yani tünelin ucunda gözüken ışık maalesef kamyon farıymış.