Advertisement

Geçen haftadan beri enteresan fiyatlamalar görüyoruz. Bütün piyasaların gözü kulağı Jackson Hole ve arkasından  gelecek olan ECB toplantılarında. İşlem hacimleri düştü, bir miktar satış geldi ve şimdi piyasa bekliyor.

Bu resime uymayan bir fiyatlama var. Dünya global FX piyasalarında EUR/USD paritesinin 1,25'in üzerine çıkması ve orada tutunması sonrasında EURO bir çok para birimine karşı son 1 ayda değer kazandı.

EURO'nun Gelişmiş Ülke Kurlarına Karşı Performansı

1-29 Ağustos

Avustralya Doları      - % 3,45

Yeni Zellanda Doları   - % 3,20

Japon Yeni                -% 2,30

ABD Doları                 -%2,00

Kanada Doları            -%0,75

Euro'nun Gelişmekte olan Ülke Kurlarına Karşı Performansı

1-29 Ağustos

Kolombiya Pesosu      - %4,20

Güney Afrika Randı     -%4,00

Filipin Pesosu            -% 3,30

Türk Lirası                -% 3,20

Endonezya Ruppisi     -% 3,00

Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi EURO dünyada ki bir çok kura karşı Ağustos ayının tartışmasız en iyi getiren para birimi. EURO'daki bu yükselişin bir çok nedeni var. Yunanistan'ın EURO dışında kalma ihtimalinin azalıyor olması, İspanya'nın kurtarma paketine başvurma ihtimali, ECB'nin aktif bir oyuncu olarak ikinci piyasaya girmeye hazırlanması sebeplerden bazıları.

Ancak yukarıda ki tabloda dikkat çeken bir başka konu EURO'nun bir çok paraya karşı değer kazanmış fakat en fazla değer kazandığı kurlardan birinin de Türk Lirası olması. Son 15 gün içinde Sepet kurda ki değer kaybı % 3,5'u buldu. Demek ki olay sadece EUR/USD paritesinin değişimi sonucu içeride EUR/TL'nin yükselmesi değil. USD/TRY'da aynı anda yükselmiş.

TCMB'nin son açıklamaları Türk Lirası'nın kısa vadede cazibesini azalttı.

TCMB ay başından beri piyasaya verdiği fonlama miktarını 18 milyar TL'den 30 Milyar TL'ye kadar çıkartmıştı. Bu arada fonlama oranını da % 6,5'lara kadar düşürdü. Tabii bunu izleyen ve içeride sıcak para yatırımcılarının parayı park ettiği haftalık ya da 1 aylık swap faizleri de ay başında bulunduğu % 6,5 bandından hızla % 5,5'lara kadar geriledi.

TCMB'nin likiditeyi artırması, üstüne de faiz koridorunu kademeli indireceğini açıklaması 'sıcak parayı' bir miktar rahatsız etmişe benzer. Haziran başından beri içeride 'sıkı para politikası' uygulanırken içeriye giren, özellikle de EURO satıp TL alarak giren kısa vadeli yatırımcı çıkmaya başladı.

Niye?

Çünkü içeride kısa vadeli TL faizleri artık onları cezbetmiyor. Onlar da uzun vadeye geçsin diyebilirsiniz. Ancak bu o kadar kolay değil. Bu tür yatırım yapan fonların vadeleri bir kaç aydan öteye geçmiyor. Dünyanın her yerinde böyle çalışıyorlar. Bazen Türkiye'ye geliyorlar bazen Brezilya'ya bazen de Güney Afrika'ya.

Sonuç?

Dışarıda hava biraz puslandı, içeride TL 'ye yatırım yapan bazı yatırımcıların uzaklaştığını görüyoruz.

Türkiye ödevini iyi yaptığı, cari açığını düşürdüğü ve bütçesini kontrol ettiği sürece bu tür yükselişler panik oluşmasına mahal bırakmayacak yerlerde dengelenir. Dolayısı ile ekstra heyecanlanmaya gerek yok.

Ancak,

TL'de faizi nereye kadar indirebiliriz? Uçuşa müsait olmayan hava şartları bize karayolu yolculuğu yaptırırken, Türk Lirasının aşırı değer kaybına müsade etmeden fonlama maliyetini ne kadar indirmemize izin verir?

İşte bu soruların cevaplarını bugünlerde alıyor gibiyiz.