Advertisement

Yukarıdaki başlık Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında İzmit’te Türk Halkına seslenirken kullandığı "Denilebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye ihtiyacımız var: Çalışkan olmak" cümlesinden esinlenerek yazdım. O zamanki konjonktürde Atatürk’ün Türk halkının moral motivasyonun artırmak için kullandığı bu sözler 2013 yılının başında bana, Türk ekonomisinin gidişatı konusunda bir uyarıda bulunma konusunda ilham verdi.

-Son 3 yılın analizi

Türk ekonomisi son 3 yıl içinde önemi virajlardan döndü. Hem global ölçüde yaşanan ekonomik kriz ile boğuştu hem de aynaya bakarak kendi özeleştirisini yaptı. Artıları ile eksileri ile şu son üç yılı bir defa daha gözden geçirelim.

- Dünya borç batağındayken Türkiye kamu borç stoğunu % 40’lara düşürdü

- Gelişmiş ülkeler resesyona girerken Türk ekonomisi hızlı büyümenin ardından % 3’leri hedefleyebiliyor

- En büyük ticari pazar olan Avrupa Birliği, tarihinin en kötü krizini yaşarken Türkiye ülke çeşitlendirmesi yaparak ihracatını artırabildi

- ABD ve Avrupa’da finans kurumlarının kurtarılmasına kadar giden bir bankacılık krizi yaşanırken Türk Bankaları en güvenilir kurumlar oldu

- En büyük yumuşak karınlarından biri olan cari açığı bir sene içinde 30 milyar$ azaltmaya başardı

 

Görüldüğü gibi Türk ekonomisi son derece zor bir  dönemde iyi iş çıkarmış görünüyor. Ancak bir de madalyonun diğer tarafı var...

 - Dünyada rekor düşük seviyeye gerileyen global faiz ortamına ve son derece düşük talep baskısına rağmen enflasyon oranımızı göreceli olarak hala yüksek

-  Cari açığımızı bir sene içinde ciddi miktarda azaltmış olmamıza rağmen enerji ile alakalı ticaret açığı sorunumuzu çözemedik. %9 büyürken de % 3 büyürken de kabaca 50 -55 milyar $’lık bir enerji faturası ödemekteyiz. Dolayısı ile Türkiye’nin enerji ile kaygıları devam etmektedir. Bunlar da işin diğer yüzü.

2013 çok önemli...

Bu sene bizim için çok önemli. Sene başında yaptığımız açıklamalarda göreceli olarak düşük büyümeyi kabul ettiğimiz bu arada da enflasyon ve cari açık konusunda da yapısal  reformlar yaparak seneyi geçireceğimiz algısını yarattık. Bu sene piyasalara ve yatırımcılara bazı mesajlar vermek istiyoruz.

İlk vermek istediğimiz mesaj Türkiye’nin iki sene üst üste %6- 6,5 civarında cari açık ile gidebileceği. Eğer bunu başarabilirsek ikinci bir derecelendirme kurumundan da not artışı alabileceğimizi hesaplıyoruz.

Diğer bir mesajımız da enflasyon konusunda olacak. % 5 olarak son 3 senedir açıkladığımız ama bir türlü o seviyeye indiremediğimiz enflasyonumuzu bu sene % 5’e çekmeyi hedefliyoruz.

Piyasalar bu mesajları aldığı için %7 seviyesinde seyreden enflasyona rağmen tahvil piyasasının % 5,75’lerde seyretmesi de  yurt dışında ciddi volatilite olmasına rağmen TL’nin stabil  kalması da makul karşılanıyor.

Bu sebeple başlıkta belirttiğim üzere...

Tek ihtiyacımız olan kulaklarımızı her türlü gürültüye tıkamak ve  konsantre olmak.