Advertisement

2013 yılı başından beri piyasalarda gördüğümüz trendler bize bazı mesajlar veriyordu. Hafızalarımızı tazelemek adına bu mesajların üzerinden bir geçelim,

 İlk mesaj; gelişen ülkelere giden fon akışı azalıyor

Önce 2012’yi hatırlayalım. Fon akımını takip eden EPFR’ın verilerine göre 2012 yılı boyunca Gelişmekte Olan Ülkelerin (EM) yabancı para üzerinden çıkarttıkları tahvillere olan toplam para girişi 250 milyar $’ı buldu. Bu ülkelerin yerli para birimi cinsinden ihraç ettikleri stoğa ise geçen yıl toplam 85 milyar $ girdi. Bu paranın 55 milyar $’ı Türkiye’nin de içinde bulunduğu CEEMA'ya, yani Orta ve Doğu Avrupa ile Orta Doğu ülkelerine giden para, kalanı ise Brezilya ve Meksika’nın yerel para biriminden çıkartmış olduğu tahvillere girmiş görünüyor. Bir not daha; 2012 ‘de yerel para biriminden toplam havuzdan Meksika’nın ardından en fazla para Türk Tahvillerine girdi.

 2013 Mart ’da aynı rapor farklı şeyler söylüyordu

EPFR’ın verilerine göre  bu yıl Mart sonu  itibari ile 2013 başından itibaren  EM lokal para cindinden tahvillere olan giriş yaklaşık 10 milyar $. Yani geçen sene ortalama haftalık 1 milyar $’nın üzerinde para girişinin yaşandığı lokal para biriminden çıkan EM tahvillerine bu senenin ilk 3 ayı sonunda giren ortalama para haftalık 800 milyon $’a geriledi. Yani bu senenin llk 3 ayı sonunda ortaya çıkan tablo şuydu; geçen sene gelişmekte olan ülkelere olan fon akışı devam etmekle beraber ciddi bir azalma söz konusu. 

 BOJ’un kararı dengeleri değiştirebilir mi?

Yukarıda anlattığımız EM tahvillerine giriş  geçen sene faizlerde de ciddi ralliler yaşanmasına yol açtı. JP Morgan’ın takip ettiği EM ülkelerinin yabancı para biriminden çıkartmış oldukları tahvil sepetinin ortalama faizini veren EMBI+ Endeksi 2012 yılına % 4,5’lardan başlarken, yılı % 2,5’larda  bitirdi. Benzer bir durum lokal bonolarda da var. Türkiye başta olmak üzere bir çok EM ülkesinin tahvil faizlerinde ciddi ralli yaşandı. Ancak bu hikaye yıl başından beri terse dönmüştü. Bir çok EM lokal tahvil faizinde azalan flow ile birlikte, Nisan başına kadar olan dönemde yükseliş gördük. Özellikle Rusya, Brezilya gibi ülkelerin tahvil faizlerinde yükseliş dikkat çekiciydi.

Ancak geçen hafta itibari ile BOJ’un kararı bu gelişmelerin yeniden gözden geçirilmesine yol açtı.

Japon Merkez Bankası BOJ'un piyasaya 2 yıl içinde süreceği paranın büyüklüğü tabii ki ihmal edilemez. Ancak ben yılın ilk 3 ayında görülen paranın gelişen ülkelerden başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelere gidiş trendinin değişeceğini düşünmüyorum. Hatta bir adım öne geçip BOJ kararının coşkusu geçtikten sonra “bu kadar likidite ne olacak?” korkusu ile başta güvenli limanlar olmak şartı ile paranın hızla  kaçabileceğinden endişe ediyorum